İlk kez oy kullanacaklar iktidarı değiştirecek (mi?)

Abone Ol
TEAM Araştırma’nın 2020 verilerine göre 2018’de yaşı oy kullanmaya yetmeyen yeni seçmenin oranı %5,3[1]. Bu oranın TÜİK bazlı projeksiyonlara göre 2023’te en az %10,9’a ulaşması bekleniyor. Eğer seçimler 2023’te gerçekleşirse tahminlere göre 65 milyon kayıtlı seçmenin yaklaşık 7 milyonu ilk kez oy kullanacak. PARTİ TERCİHLERİ Farklı araştırmalarda yeni seçmenin önemli bir bölümünün kararsız olduğu ifade ediliyor[2]. Ancak TEAM Araştırma, kararsız olduğunu söyleyen katılımcılara bir kez daha hangi partiye yakın olduklarını sorarak tercihlerini öğrenmeyi amaçlıyor. Böylece yeni seçmenin %90’ının mevcut partilerden birini tercih ettiği bilgisine ulaşıyoruz[3]. Kararsız olduğunu belirten veya sandığa gitmeyeceğini söyleyen %10’luk kesim aritmetik dağıtıldığında, yeni seçmenlerde AKP’nin zirvedeki yerini kaybettiği görülüyor. %34’e ulaşan CHP, %27,1’de kalan AKP’ye 6,9 puan fark atıyor. MHP ve HDP seçmen geneline benzer oy oranları elde ediyor (%9,3 ve %10,9). İYİ Parti ise %6,4’e geriliyor. 2020’de hala etkisi hissedilen yerel seçim başarısının bir sonucu olarak muhalif oyların daha çok CHP’de toplanması İYİ Parti’nin oyunun düşük kalmasına neden olmuş görünüyor. Ancak 2021’de İYİ Parti’ye CHP’den ve oyu daha çok eriyen AKP ve MHP’den önemli miktarda geçişler olduğuna dair bulgular paylaşıldığını eklemekte fayda var. Diğer partilerin genele göre daha yüksek oy oranlarına erişmeleri dikkat çekiyor (DEVA %4, Gelecek %2,4, Saadet %2,7 ve diğer partiler %3,2). Bu partilerin 2018’de oy kullanabilen seçmenlerde toplamda %6,9 olan oy oranı, yeni seçmende %12,2’ye yükseliyor. Bu bulguya dayanarak yeni seçmenlerin diğer partilere şans vermeye daha yatkın olduğunu ifade etmek mümkün. İttifak oy oranları incelendiğinde, Cumhur İttifakı’nın yeni seçmenler arasında %46,5’ten %36,4’e gerilediğini, Millet İttifakı’nın DEVA, Gelecek ve Saadet ile %35,1’den %49,5’e yükseldiğini görüyoruz. 2018’de oy kullanabilen seçmenlerde Cumhur İttifakı 6,3 puan öndeyken, yeni seçmenlerde durum tersine dönüyor ve Millet İttifakı 13,1 puan öne geçiyor. CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ Cumhurbaşkanlığı tercih eğilimlerini değerlendirmek adına, katılımcılara “Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a mı yoksa rakibine mi yakınsınız?” sorusu yöneltiliyor. Kararsızların oranı 2018 seçmeninde sadece %4,5, yeni seçmende %7,4. Kararsızlar aritmetik dağıtıldığında, Erdoğan’a yakın olanların oranı 2018’de yaşı oy kullanmaya yeten seçmende %46,9 iken, yeni seçmende %39’a düşüyor. Erdoğan’ın rakibine oy vermeye meyilli olanlar 2018 seçmeninde %53,1 iken, yeni seçmende Erdoğan’a yakın olanlara 21 puan fark atarak %61 seviyesine ulaşıyor. 2020 VERİLERİYLE 2023 PROJEKSİYONLARI Tahminlere göre 2023’te 10 seçmenden biri ilk kez oy kullanacak (%10,9). Buna dayanarak TEAM Araştırma’nın 2020 oy verilerine göre hazırladığım oy projeksiyonlarını inceleyelim. Eğer 2020 oranlarıyla 2023 seçimlerine gidilseydi, AKP %35,3’e gerileyecekti. CHP oyunu %26,5’e taşıyacak, HDP %11,4 ile barajı aşabilecekti. Cumhur İttifakı %53,7’den %45,4’e gerileyecek, Millet İttifakı’nda bulunan CHP ile İYİP ve ittifaka dahil olması muhtemel DEVA, Gelecek ve Saadet’in oyu toplam %41,2 olacaktı. Eğer 2020 oranlarıyla 2023 seçimlerine gidilseydi, %46’da kalan Erdoğan, %54’e ulaşan rakibi karşısında 8 puan farkla kaybedecekti. 2021’de derinleşen ekonomik sorunlarla birlikte Erdoğan’ın desteğinin daha da azaldığı göz önünde bulundurulduğunda, bu farkın açılma ihtimali yüksek. Ekonomi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Hükümet performansı değerlendirmeleri 2018 ekonomik krizi sonrasında toparlanamayan ve buhrana sürüklenen Türkiye’de vatandaşlar arasında kronikleşen bir karamsarlık söz konusu. Bu karamsarlık genç seçmende daha da derin. Yeni seçmende karamsarlar %57’ye ulaşırken, iyimserler %16,8’e geriliyor. Muhalefet partileri acilen ortak ekonomik vaat ve programlarını açıklayıp ülke gündemini belirlemeli ve böylece karamsarlara hitap edebilmeli. Türkiye 2018’den beri sadece ekonomik değil, siyasi bunalım da yaşıyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, hesap verilebilirlik, şeffaflık, liyakat ve adalet tamamen aşınınca, aile, parti, devlet, mafya, medya ve iş insanları arasındaki karmaşık bağlar üzerine kurulan istikrarsız Cumhur rejimi ülkeyi türbülansa soktu. Bunun sonucunda başkanlık sisteminden memnuniyetsiz olanların hem 2018 seçmeninde hem de yeni seçmende ilk sırada geldiği görülüyor. İlk kez oy verecek seçmenler arasında başkanlık sisteminden yüksek derecede memnun olanların sadece %16,4’te kalması, yeni bir sistem vizyonunun muhalefet tarafından halkın anlayacağı dilde basit maddelerle örneklendirilip somutlaştırılması ihtiyacını gözler önüne seriyor. Bu bölümde farklı alanlarda hükümetin performansını olumsuz değerlendirenlerin 2018 seçmenleri ve yeni seçmende oranlarını kıyasladım. Eğitim, kadın, adalet, insan hakları, ifade özgürlüğü, demokrasi, medya, toplumsal huzur alanlarında yeni seçmenlerin çoğunluğu hükümeti çok daha başarısız buluyor. Fakat sağlık, afet yönetimi, kültür-sanat ve kentleşme alanlarında hükümeti başarılı bulanların oranı artıyor. Muhalefet bu alanlara daha çok eğilmeli ve büyükşehirlerdeki iktidarını değerlendirmeli. Pandemiyle beraber önemi artan sağlık konusunda güvence kapsamını genişleteceğini duyurmalı. Farklı alanlarda hangi partinin daha iyi yönetebileceğine dair yöneltilen soruda, yeni seçmenler arasında AKP ve MHP yanıtını verenler ile muhalefet partilerini belirtenleri inceledim. Önceki soruya benzer olarak kadın, ekonomi, eğitim, adalet gibi alanlarda muhalefet diyenler çoğunlukta. Fakat içişleri ve spor alanlarında fark azalırken, dışişleri, şehircilik, afet yönetimi, teknoloji ve ulaştırma alanlarında muhalefet iktidarın gerisinde kalıyor ve kırmızı alarm veriyor. Milli güvenlik konularında ve teknik beceri-organizasyon gerektiren alanlarda muhalefetin hala yetkin görülmediği anlaşılıyor. Muhalefetin sınır güvenliği ve şeffaf askeri sanayi gibi milli güvenliğe dayalı somut vaatler ve yetenekli isimlerle bu algıyı değiştirmesi şart. Ayrıca şehirleşme konusunda, Millet İttifakı belediyelerine ve Erdoğan’ın bile itiraf ettiği iktidar başarısızlığına rağmen muhalefetin Cumhur İttifakı’nın gerisinde kalması, üzerinde dikkatle durulması gereken bir bulgu. Belediye hizmetlerinin geliştirilmesi ve bu hizmetlerin kamuoyuna daha yoğun ve etkili bir şekilde duyurulması çok kritik bir öneme sahip. İDEOLOJİ VE DİNDARLIK Türkiye’de bugüne kadar ideoloji ve dindarlık çoğunlukla aileden gelen ve birbiriyle kesişen sosyal fenomenler olduğu için birlikte inceleniyor[4]. Seçmenlerin ailelerinin geçmişte oy verdiği partiler, mevcut tercihlerinde son derece etkili olageldi. ANAP ve DYP gibi merkez sağ partilerin 1990’larda zayıflayıp, 2000’lerde siyaset sahnesinden silinmesine paralel olarak, 2000-2005 arası doğumlu yeni seçmenler arasında ailesi merkez sağ seçmeni olanlar %15,5’te kalmış. Buna karşılık aynı dönemde merkez sağın yerini dolduran Refah ve MHP/BBP’ye oy veren ailelerden gelenlerin oranı yeni seçmende %45’i geçiyor. Ancak yeni seçmenlerin önemli bir kısmının ailelerinden farklı olarak daha merkezde konumlandığı görülüyor. Yeni seçmenlerin %39’unun ailesi 1990’larda sol partilere, %45,5’inin ailesi ülkücü/İslami partilere oy verirken, yeni seçmenler arasında solda konumlananların oranı %26, sağda konumlananlar ise sadece %23,3’te kalıyor. Merkez seçmen oranının %50,7’ye ulaşması, yeni seçmenlerin ideolojiden daha bağımsız ve vaat odaklı olduğuna işaret ediyor. Ayrıca merkez ve sol seçmenin toplamda %76,7’ye ulaşması, merkez ve sol unsurların ağırlıklı olduğu Millet İttifakı’na çok büyük bir alan açıyor. Yeni seçmenler arasında dindarlık seviyesi görünür biçimde daha düşük. Milliyetçilik de eski seçmenlere kıyasla daha az güçlü. Yeni seçmenin ideolojiden uzaklaşmasına paralel olarak sosyal demokratlığın da yaygınlığı azalırken, Atatürkçülük konusunda belirgin bir fark gözlemlenmiyor. Hayat Tarzı ve Sosyal Medya Yeni seçmenin eski seçmenlere kıyasla çok daha seküler olduğu iddia edilse de durum tam olarak böyle değil. İçki tüketimi seküler hayat biçiminin önemli bir göstergesi. Yeni seçmenler arasında içki içenlerin oranı eski seçmenlere kıyasla daha düşük ve sadece %27,4. Eskiden içerdim diyenlerle birlikte bu oran %35,9’da kalırken, içki içmeyen yeni seçmenlerin oranı %64,1’i buluyor. Bununla birlikte teknolojik gelişmelerin sonucunda yeni seçmende sosyal medya kullanımı daha yüksek. YouTube kullanımındaki bariz fark dikkat çekiyor. Twitter ve Instagram kullanım oranı da net bir şekilde daha yüksek. YouTube başta olmak üzere sosyal medya platformlarının muhalefet tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. ETNİSİTE VE BÖLGE İlk kez oy verecek dört seçmenden birinin anadili Kürtçe. Anadilde eğitim ve kamu hizmetlerinin yanı sıra Kürtçe kampanya da muhalefetin ajandasında yer almalı. Benzer şekilde yeni seçmenlerin, Kürt nüfusunun yüksek olduğu İstanbul, Doğu Anadolu ve Güneydoğu’da yoğunlaştığı görülüyor. Muhalefetin bu bölgelerdeki refah ve özgürlük ihtiyacına daha çok eğilmesi gerekiyor. [1]http://www.teamarastirma.com/wp-content/uploads/2021/04/TEAM-Se%C3%A7men-E%C4%9Filimleri-Ara%C5%9Ft%C4%B1rmalar%C4%B1-2020.pdf [2]https://www.gazeteduvar.com.tr/metropoll-arastirmasi-ilk-kez-oy-kullanacaklarin-yuzde-33u-chp-yuzde-24u-ak-partiyi-tercih-ediyor-haber-1521254 [3]http://www.teamarastirma.com/wp-content/uploads/2021/04/TEAM-Se%C3%A7men-E%C4%9Filimleri-Ara%C5%9Ft%C4%B1rmalar%C4%B1-2020.pdf [4] Çarkoğlu, Ali. “The nature of left–right ideological self‐placement in the Turkish context.” Turkish Studies 8.2 (2007): 253-271.