İliç'teki maden ocağında çalışan işçiler ve göçük altındaki işçilerin yakınları, şirket yöneticilerinin yerine madende çalışan personellerin gözaltına alınmasına tepki gösterdi: "301 madenci öldü ne oldu? Adam tekme yedi. Böyle benim gibi konuşuyor diye tekme yedi, belki ben de şimdi tekme yiyeceğim."
Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler altın madeninde 13 Şubat’ta meydana gelen toprak kaymasında göçük altında kalan dokuz işçiyi arama çalışmaları halen devam ediyor.
İliç Hükümet Konağı'nın önünde bir araya gelen işçiler ve göçük altında işçilerin yakınları, şirket yöneticilerinin yerine madende çalışan personelerin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Madende çalışan işçiler, ANKA'ya konuştu.
9 canımıza ulaşalım sonrasını illa ki hesaplaşacağız
Göçük altında kalan ve 18-20 yıldır madende çalışan bir işçinin yakını şunları kaydetti: "Emekli olmuştu, tekrar çalışıyordu. Daha önce sorun varmış, durdurulmuş sabahleyin diye duyduk. Duyduğumuz o. Belki de onlar ilk fırsatta duruma bakmaya giden kişiler olabilir. O anda zaten kopuyor, yoksa diğer işçileri hep çıkarmışlar." Hüseyin Dursun isimli bir işçi yakını şöyle dedi: "Bizim içeride 9 canımız var. Önceliğimiz budur. Önce bunlara bir ulaşalım, sonrasını hesaplaşacağız illa ki. 5 tanesi akrabamız. Bilgilendirmeler var ama sizin de gördüğünüz gibi çok ciddi bir toprak kayması var. Ulaşılmakta zorluklar var. Yer tespiti çok zor."301 madenci öldü de ne oldu?
Uğur Yıldız isimli işçi yakını ise hükümetin önlem almadığını belirterek insanları bile bile ölüme gönderdiğini söyledi:
"Yetkililer bunun olduğunu bildiği halde bile bile yaptılar. Zaten bizim hükümetimizin her yaptığı aynıdır. Madende göçük olur, bilirler onun ne olduğunu ama bir şey yapmazlar. Son safhaya getirirler, orada nasıl olsa ölen olsun onların değil. Keşke onlar da yakınlarını kaybetseler de empati kursalar. Bu ne kadar acı bir şey biliyor musunuz? Şu an toprağın altından çıkıp çıkmayacağı bile belli değil. Kimyasal madde. İnsanları kandırıyorlar. Amcamın torunu, gencecik çocuk. Önlemini almayan bir hükümete bu soruların sorulması lazım. Bu madeni verdiyse önlemini de o alacak. 2 yıldır bu kaymanın olduğu söyleniyor. 2 ay önce profesörün biri uzaktan kamerayla çekmiş, 'Burada yarıklar var, buraya önlem alın' demiş, adamı kovalamışlar. Bile bile insanları ölüme gönderiyorlar. O toprağın oraya konulup da bir gün aşağı ineceği herkes tarafından bilinir. Şimdi amcamızın oğlunu geri getirsin bakalım. Ben inanıyorum ki onun ölüsünü bile bulamayacağız. Kimyasal madde bu, ölüm saçıyor. Çıkana kadar buradayız, çıkıp çıkmayacağı da belli değil. Kuşadası'ndan geliyorum, hepimiz perişanız. Bizim perişanlığımız önemli değil, onlardan bir haber alsak. Ölüyse en azından mezarını yaparız. Polis ve jandarmalar bırakmadılar. Neden? Görüntü alınmasın, bilinmesin diye. Bu hep böyle olmuştur. Önlem alınmaz, olay olur, ondan sonra kimseyi bırakmazlar, barikat çekerler. Gidemiyoruz, orada yatıyor ama ulaşamıyoruz. O alanı bir görebilsek yine içimiz soğuyacak, diyeceğiz 'Tamam burada.' Ama öyle bir şey de yok. Hukuki süreci başlatacağız. Başlatacağız da ne olacak? Bu ülkede hukuki süreçler hep olmuş, kime ne oldu? 301 madenci öldü ne oldu? Adam tekme yedi. Böyle benim gibi konuşuyor diye tekme yedi, belki ben de şimdi tekme yiyeceğim. Bu ülkede mağduru o hale getirenler yükseliyor."