Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Hürriyet Gazetesi'nde bugün yazdığı yazısında üniversite sınavlarının ilk kademesinde kaldırılmasına tepki gösterdi.  Ortaylı, "Bütün liselere Osmanlıca koyacağız, konulması şarttır diye bağıranlar, vazgeçtik Osmanlıcadan, neredeyse tarih dersini bile kaldıracak." dedi. Ortaylı'nın "Topkapı Sarayı nasıl kurtulur" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle: "Yakın zamanda YÖK Başkanımızın açıklamasıyla tarih sorularının üniversite sınavlarında ilk sınav kademesinde kaldırıldığı açıklandı ama imtihan stratejisine göz attığımız zaman bu soruların bu kademeden kaldırılması bilhassa sosyal bilim eğitimi için büyük mahzur teşkil ediyor.  Bu kararın ilk etkisi şu oldu: Özel dershanelerdeki tarih öğretmenleri hemen kapı önüne kondu. Bu dala yakınlık duyan öğretmen ve öğrenciler üzüntülü bir şekilde bana da müracaat ettiler. Onlara “Bana göre tarih derslerini mekteplerde okutmasalar daha iyi olur, ta ki doğru dürüst kitabını yazanlar ortaya çıkana kadar” dedim. Fakat latifenin ötesinde ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Ortama “Çözemediğin veya düzeltemediğin şeyi kaldırırsın olur biter” tavrı hâkim.  Doğrusu eğitim alanında, bilhassa sosyal bilimlerde eğitimin iyi verildiğini söyleyemiyoruz. Matematik ve doğa bilimlerinde yetersizlik uzun zamandır var ve biliniyor. Bu müfredatla devlet liselerinin, geleceğin bilim adamlarını hazırlaması mümkün değil. Özel liseler ise zaten başka bir dünyaya göre hazırlanıyor. Öyle özel liseler var ki mezunların yüzde 90 küsuru, diplomayı alınca aileleriyle birlikte ABD’ye göçüyor.  ORTAÇAĞLARDAN BERİ TARİH ÖĞRETİLİR Vaziyet vahim; iki-üç yıl önce “Bütün liselere Osmanlıca koyacağız, konulması şarttır” diye bağıranlar, vazgeçtik Osmanlıcadan, neredeyse tarih dersini bile kaldıracak. Kıymet ve niyet fayda etmiyor. “Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz” misali, öğreteceğim şeyi öğret de görelim. Ta ortaçağlardan beri hem Şark’ta hem Garp’ta matematik, mantık, kelam ve tarih retoriği insanoğlunun temel öğrenimini teşkil eder. Bu hiçbir zaman değişmedi. Tarih öğrenimiyle tebaanın ve vatandaşların siyaset şuuru şekillendi; dünyaya bakışları şekillendi. 20’nci yüzyılda bu alanda çalkantılar olduğu açık. Bu çalkantılardan Batılılar vazgeçerek veya laf üreterek çıkmaya çalışmıyor. Hatalar değerlendiriliyor, müfredat tespit ediliyor, müfredatın düzelmesi için milli düzeyde hatta milletlerarası planda toplantılar yapılıyor."