Loading...
Adana Büyükşehir Belediyesi, İzmir Bayraklı ve Karabağlar örnekleri ‘gerrymandering’ düzenlemelerinin mutlaka iktidar partisine yaramadığına, seçim mühendisliğinin seçmen tercihlerinde tayin edici olmadığına işaret etmektedir.Fakat gerek ilçe, gerekse Büyükşehir sınırlarının seçmen tercihlerinin iktidar partisine oy getiri sağlaması amacıyla düzenlenmesi iktidara beklediği ölçüde yarar sağlamamıştır. Özellikle kırsal seçmenin AKP’ye destek verdiği düşüncesinden hareketle, kırsal seçmenin yoğun olduğu idari birimlerin oy dengelerini değiştireceği düşüncesiyle büyükşehir sınırlarına dahil edilmesinin ne gibi sonuçlar ürettiğine ilişkin 2009, 2014 yerel, 2011 genel seçim sonuçları bazı illerde ilginçtir. Örneğin; Adana Büyükşehir belediye başkanlığını 2009’da MHP kazanırken, seçim çevresinin tüm il yapılması sonucunda 2011 genel seçimlerinde AKP 1.parti olmuştur. Burada düzenleme AKP lehine işlerken, 2014 büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde sonuç AKP’nin beklentisine uygun gerçekleşmemiş, MHP seçimi kazanmıştır. Balıkesir’de ise gerrymandering AKP’ye yaramıştır. MHP 2009’da Balıkesir merkez seçim çevresinde AKP’den 7.000 civarında fazla oy alırken, 2011 genel seçiminde seçim çevresi tüm ili kapsadığı için, AKP MHP’den yaklaşık 250.000 fazla oy elde etmiş, bu eğilim 2014 büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde de sürmüştür. AKP bu kez MHP’den yaklaşık 60.000 oy fazlasıyla başkanlığı kazanmıştır. Antalya’da 2009 Büyükşehir belediye başkanlığında CHP 1.parti olurken, düzenlemeyle 2011’de AKP 70.000 oy farkla ilde 1.parti oldu. 2014’te ise yine AKP ilde 23.000 oy farkıyla Büyükşehir belediye başkanlığını kazanan partiydi[1]. İzmir’de Bornova’dan Bayraklı, Konak’tan Karabağlar ilçelerinin oluşturulması şeklindeki düzenleme yerel seçimlerde AKP’ye yeni ilçelerde belediye başkanlığı kazandıramamıştır. Bu örnekler gerrymandering düzenlemelerinin mutlaka ve her zaman düzenlemeyi yapan iktidar partisine yaramadığını, seçim mühendisliği olarak değerlendirilebilecek bu arayışların seçmen tercihlerinde tayin edici olmadığına işaret etmektedir. Buna karşılık, ekonomik oy verme, kimlik, parti aidiyeti gibi faktörlerin daha belirleyici olduğunu düşündürtmektedir. İl sayısı 100’e çıkarılırsa, bunun politik sonuçları öncelikle seçim çevrelerinin niteliğinde hissedilecektir. Parlamentodaki milletvekili sayısı arttırılmadığı takdirde, seçim çevrelerinin küçülmesi gibi bir sonuç ortaya çıkacak, seçim çevreleri küçüldükçe büyük partilerin lehine, küçük partilerin aleyhine olacak şekilde temsil adaletsizliğine yol açacaktır.
İl yapılacak ilçelerin temsil adaletsizliği daha da arttırma ihtimali vardır. Örneğin İzmir 2. Bölge’de 1 milletvekili 121 bin 794 oy ile seçilirken, Bayburt’ta bu oy miktarı 26 bin 349’dur.İl yapılacak ilçelerin dahil olacağı seçim çevrelerinde yapılacak yeni düzenlemeler, illerin çıkardığı milletvekili sayısı bakımından temsil adaletsizliğinin boyutları dikkate alındığında, adaletsizliği daha da arttırma ihtimali vardır. Nitekim 24 Haziran 2018 seçiminde AKP 72.334, CHP 77.768, HDP 87.571, İYİ Parti 116.127, MHP 113.578 oyla bir milletvekili çıkarırken, partiler arasındaki bu adaletsizlik seçim çevreleri temelinde daha da belirgindir. Örneğin, İzmir 2.Bölgede 1 milletvekili 121.794 oy ile seçilirken, Bayburt’ta bu oy miktarı 26.349’dur[2]. İl sayısının parlamentodaki toplam sandalye sayısının sabit kaldığı koşulda arttırılması bir yandan varolan temsil adaletsizliğini daha da arttıracak, diğer yandan yeni illerin coğrafi sınırları belirlenirken, iktidar bileşenlerinin oy gücünün daha fazla olduğu ilçeler özellikle aynı seçim çevresinde toplanıp seçim çevresi oluşturulursa, muhalefetin vekillik sayısı iktidar karşısında eski duruma göre daha az olacaktır. Kanımızca iktidar bileşenleri seçim öncesinde il sayısını 100’e çıkaracak yasal düzenlemeye giderlerse, bunun anlamı seçim kanununda yapılan son düzenlemeyle beklediği oy-sandalye maksimizasyonunu daha da arttırmayı hedeflemelerindendir. Bir başka ifadeyle, il yapılacak ilçelerin belirli bölgelerde yoğunlaşması durumunda, iktidar bileşenlerinin bu düzenlemeyle yasama çoğunluğunu elde etme amacı netleşecektir. Güneydoğu’da il yapılacak ilçelerin HDP seçmenini, Orta Anadolu’da İYİ Parti , Büyükşehirlerde ise CHP seçmeninin seçim coğrafyası anlamında partilerine yönelik seçmen desteklerinin bölünmesi suretiyle yasama çoğunluğu garantilenmek istenecektir. Fakat, mevcut ekonomik kriz koşulları ve muhalefet partilerine yönelen seçmen desteğinin artması karşısında, seçim mühendisliğinden güç alarak yasama çoğunluğunu muhalefete kaptırmama amacı gerçekleşebilir mi? Bu koşullarda seçim mühendisliği yerine, ekonomik krizi yönetmeye, azaltmaya yönelik mühendislik projeleri üzerinde mesai harcanırsa, çok düşük de olsa bir ihtimalden bahsedilebilir. [1] İsmail Safi, Talip Kurşuncu; “Siyasal Partizanlığın Bir Göstergesi Olarak Seçim Hileleri ve Türkiye’deki Bazı Uygulamalar”, İktisadi, İdari ve Siyasal Araştırmalar Dergisi, Yıl:2019, 4(8)46-71, s.65-66. [2] Bkz. Tanju Tosun; Türkiye’de Seçim Sistemleri: Sorunlar ve Reform Önerileri, Özgürlük Araştırmaları Liberal Perspektif Rapor S:24, Mart 2022.