İl sayısındaki olası artışlar ve sandığa yansımaları

Abone Ol
Dünyada bu tür hilelerin geçmişi yaklaşık 200 yıl öncesine uzanır. İlk örneği ABD’de 1812 seçimi öncesi Massachusetts seçim çevresini eyalet başkanı Gerry’nin partisi Demokratik Cumhuriyetçilerin yararına düzenleyen yasayı onaylamasıdır.

Loading...

Hafta sonu AKP genel başkan yardımcısının yaptığı il sayısının 100’e çıkarılacağına ilişkin açıklama gündeme, bu olası artış partilerin parlamentodaki sandalye gücüne nasıl yansıyabilir şeklindeki soruyu dahil etti. AKP’li yetkili daha sonra bu artışın Cumhur İttifakı bileşeni partilerin genel başkanlarının kararının netleşmesiyle gerçekleşebileceğini belirtti.  Görünen o ki bu konudaki hazırlıklar sürüyor ve muhtemelen seçim öncesinde Türkiye’de il sayısı belirtilen düzeye ulaşabilir. Mülki idare taksimatının yeniden belirlenmesinde geçmiş örnekler göstermektedir ki ilçeler il statüsüne dönüştürülürken, mahalli müşterek ihtiyaçlardan çok, iktidarların populist tercihleri ve politik beklentileri daha fazla belirleyici olmaktadır. Hatta zaman zaman yapılan düzenlemeler açıkça konuya ilişkin başlıca saikin politik olduğunu gösterir nitelikte. 1954 seçimi sonrasında DP’nin yeterli destek göremediği düşüncesiyle Kırşehir’i ilçe, ödüllendirme anlamında Nevşehir’i, Adıyaman’ı il yaparak Malatya’dan ayırması, 1953’te Abana kaza merkezinin Bozkurt Pazaryeri kasabasına Bozkurt kazası adı ile yerleştirilmesi bilinen örnekler arasındadır ki son örnekte hükümetin idari tasarrufu  Anayasa Mahkemesi tarafından seçim haritasının değiştirilmesine yönelik bir karar şeklinde görülerek iptal edilmiştir. Sözkonusu uygulamalar dönemin DP iktidarının seçmenlerin tercihleri nedeniyle cezalandırmasına yönelik seçim hileleri olarak kabul edilmektedir ki dünyada bu tür hilelerin geçmişi yaklaşık 200 yıl öncesine uzanır. SEÇİMDE SINIRLARI DEĞİŞTİREREK KAZANMAK: GERRYMANDERING Siyaset bilimi ve Anayasa hukuku literatüründe Gerrymandering olarak bilinen ve seçim çevrelerinin sınırlarının iktidar partilerinin lehine sonuç üretmesi, elde edilen oyun maksimum sandalye kazanmaya uygun şekilde düzenlenmesi olarak bilinen bu yöntemin ilk örneği ABD’de 1812 seçimi öncesi Massachusetts eyaleti seçim çevresini eyalet başkanı Elbridge Thomas Gerry’nin partisi Demokratik Cumhuriyetçilerin yararına düzenleyen yasayı onaylamasıdır. Kavram, düzenlenen seçim çevresinin kuşbakışı bakıldığında semender hayvanına, kertentele sırtına benzemesi dolayısıyla literatüre iki ismin birleşimiyle Gerrymandering şeklinde geçmiştir. Bu düzenlemenin temel amacı muhalefet karşısında oluşturulan seçim çevrelerinde taraftarların sayısal çokluğuna bağlı olarak oylarını, sonuçta sandalyelerini, yani Kongredeki temsilcilerini arttırmak, muhalefeti ise temsil açısından güçsüzleştirmekti. Dünyadaki uygulamalarına bakıldığında, öne çıkan 2 çeşit Gerrymandering mevcut: Etnik/Irksal gerrymandering bir seçim coğrafyasındaki etnik/ırksal azınlığın parlamentolarda daha fazla temsil edilmesi amacıyla pozitif ayrımcılık yöntemi olarak kurgulanırken, Giovanni Sartori’nin “hilekarlık” şeklinde değerlendirdiği Partizan Gerrymandering ise iktidarların yasal düzenlemeyle rakiplerin oy gücü ve  sandalye ile temsilini azaltmak, buna karşılık kendileri için hak edilmemiş çoğunluklar yaratmaya amaçlayan Partizan Gerrymandering yöntemidir. Bu yöntemin siyasete en önemli etkileri kutuplaşmayı arttırma, seçmenlerin değişimin gerçekleşmeyeceği düşüncesiyle katılımını azaltma, temsil adaletsizliğine yol açma gibi olumsuz sonuçlar üretmesidir. TÜRKİYE’DEKİ GERYMANDERING ÖRNEKLERİNDEN BAZILARI Türkiye’nin yakın dönem siyasal hayatında gerrymandering uygulamaları özellikle yerel seçimlere yönelik tasarlanmış, Büyükşehir Belediyesi Kanunlarında yapılan değişiklikler ve yeni çıkarılan kanunlarla (3030 ve 6360 sayılı kanunlar ) bir yandan yeni büyükşehir belediyeleri oluşturulurken, aynı zamanda ilçelerin idari ve coğrafi sınırları değiştirilerek yeni ilçeler oluşturulmuştur. Bu düzenlemelerin amacı hizmetlerde etkinlik ve verimliliği arttırmak şeklinde ifade edilse de, itiraf edilmeyen amaçlardan biri özellikle ilçe bazında adeta cetvelle yapılan düzenlemelerle iktidarın daha fazla ilçe kazanmasına yönelik sınırlar oluşturularak maksimum seçim başarısına ulaşmaktı. Dolayısıyla arka planda gerrymandering planı da olduğuna şüphe yok.
Adana Büyükşehir Belediyesi, İzmir Bayraklı ve Karabağlar örnekleri ‘gerrymandering’ düzenlemelerinin mutlaka iktidar partisine yaramadığına, seçim mühendisliğinin seçmen tercihlerinde tayin edici olmadığına işaret etmektedir.
Fakat gerek ilçe, gerekse Büyükşehir sınırlarının seçmen tercihlerinin iktidar partisine oy getiri sağlaması amacıyla düzenlenmesi iktidara beklediği ölçüde yarar sağlamamıştır. Özellikle kırsal seçmenin AKP’ye destek verdiği düşüncesinden hareketle, kırsal seçmenin yoğun olduğu idari birimlerin oy dengelerini değiştireceği düşüncesiyle büyükşehir sınırlarına dahil edilmesinin ne gibi sonuçlar ürettiğine ilişkin 2009, 2014 yerel, 2011 genel seçim sonuçları  bazı illerde ilginçtir. Örneğin; Adana Büyükşehir belediye başkanlığını 2009’da MHP kazanırken, seçim çevresinin tüm il yapılması sonucunda 2011 genel seçimlerinde AKP 1.parti olmuştur. Burada düzenleme AKP lehine işlerken, 2014 büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde sonuç AKP’nin beklentisine uygun gerçekleşmemiş, MHP seçimi kazanmıştır. Balıkesir’de ise gerrymandering AKP’ye yaramıştır. MHP 2009’da Balıkesir merkez seçim çevresinde AKP’den 7.000   civarında fazla oy alırken, 2011 genel seçiminde seçim çevresi tüm ili kapsadığı için, AKP MHP’den yaklaşık 250.000 fazla oy elde etmiş, bu eğilim 2014 büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde de sürmüştür. AKP bu kez MHP’den yaklaşık 60.000 oy fazlasıyla başkanlığı kazanmıştır. Antalya’da 2009 Büyükşehir belediye başkanlığında CHP 1.parti olurken, düzenlemeyle 2011’de AKP 70.000 oy farkla ilde 1.parti oldu. 2014’te ise yine AKP ilde 23.000 oy farkıyla Büyükşehir belediye başkanlığını kazanan partiydi[1]. İzmir’de Bornova’dan Bayraklı, Konak’tan Karabağlar ilçelerinin oluşturulması şeklindeki düzenleme yerel seçimlerde AKP’ye yeni ilçelerde belediye başkanlığı kazandıramamıştır. Bu örnekler gerrymandering düzenlemelerinin mutlaka ve her zaman düzenlemeyi yapan iktidar partisine yaramadığını, seçim mühendisliği olarak değerlendirilebilecek bu arayışların seçmen tercihlerinde tayin edici olmadığına işaret etmektedir. Buna karşılık, ekonomik oy verme, kimlik, parti aidiyeti gibi faktörlerin daha belirleyici olduğunu düşündürtmektedir. İl sayısı 100’e çıkarılırsa, bunun politik sonuçları öncelikle seçim çevrelerinin niteliğinde hissedilecektir. Parlamentodaki milletvekili sayısı arttırılmadığı takdirde, seçim çevrelerinin küçülmesi gibi bir sonuç ortaya çıkacak, seçim çevreleri küçüldükçe büyük partilerin lehine, küçük partilerin aleyhine olacak şekilde temsil adaletsizliğine yol açacaktır.
İl yapılacak ilçelerin temsil adaletsizliği daha da arttırma ihtimali vardır. Örneğin İzmir 2. Bölge’de 1 milletvekili 121 bin 794 oy ile seçilirken, Bayburt’ta bu oy miktarı 26 bin 349’dur.
İl yapılacak ilçelerin dahil olacağı seçim çevrelerinde yapılacak yeni düzenlemeler, illerin çıkardığı milletvekili sayısı bakımından temsil adaletsizliğinin boyutları dikkate alındığında, adaletsizliği daha da arttırma ihtimali vardır. Nitekim 24 Haziran 2018 seçiminde AKP 72.334, CHP 77.768, HDP 87.571, İYİ Parti 116.127, MHP 113.578 oyla bir milletvekili çıkarırken, partiler arasındaki bu adaletsizlik seçim çevreleri temelinde daha da belirgindir. Örneğin, İzmir 2.Bölgede 1 milletvekili 121.794 oy ile seçilirken, Bayburt’ta bu oy miktarı 26.349’dur[2]. İl sayısının parlamentodaki toplam sandalye sayısının sabit kaldığı koşulda arttırılması bir yandan varolan temsil adaletsizliğini daha da arttıracak, diğer yandan yeni illerin coğrafi sınırları belirlenirken, iktidar bileşenlerinin oy gücünün daha fazla olduğu ilçeler özellikle aynı seçim çevresinde toplanıp seçim çevresi oluşturulursa, muhalefetin vekillik sayısı iktidar karşısında eski duruma göre daha az olacaktır. Kanımızca iktidar bileşenleri seçim öncesinde il sayısını 100’e çıkaracak yasal düzenlemeye giderlerse, bunun anlamı seçim kanununda yapılan son düzenlemeyle beklediği oy-sandalye maksimizasyonunu daha da arttırmayı hedeflemelerindendir. Bir başka ifadeyle, il yapılacak ilçelerin belirli bölgelerde yoğunlaşması durumunda, iktidar bileşenlerinin bu düzenlemeyle yasama çoğunluğunu elde etme amacı netleşecektir. Güneydoğu’da il yapılacak ilçelerin HDP seçmenini, Orta Anadolu’da İYİ Parti , Büyükşehirlerde ise CHP seçmeninin seçim coğrafyası anlamında partilerine yönelik seçmen desteklerinin  bölünmesi suretiyle yasama çoğunluğu garantilenmek istenecektir. Fakat, mevcut ekonomik kriz koşulları ve muhalefet partilerine yönelen seçmen desteğinin artması karşısında, seçim mühendisliğinden güç alarak yasama çoğunluğunu muhalefete kaptırmama amacı gerçekleşebilir mi? Bu koşullarda seçim mühendisliği yerine, ekonomik krizi yönetmeye, azaltmaya yönelik mühendislik projeleri üzerinde mesai harcanırsa, çok düşük de olsa bir ihtimalden bahsedilebilir. [1] İsmail Safi, Talip Kurşuncu; “Siyasal Partizanlığın Bir Göstergesi Olarak Seçim Hileleri ve Türkiye’deki Bazı Uygulamalar”, İktisadi, İdari ve Siyasal Araştırmalar Dergisi, Yıl:2019, 4(8)46-71, s.65-66. [2] Bkz. Tanju Tosun; Türkiye’de Seçim Sistemleri: Sorunlar ve Reform Önerileri, Özgürlük Araştırmaları Liberal Perspektif Rapor S:24, Mart 2022.