Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeni bir cumhuriyetin inşası; 1923’ün politik, iktisadi ruhunu çağırmakla inşa edilemez. Yeni bir cumhuriyet, düzen değişikliği ihtiyacına yanıt üretmeyi gerektirir.
Türkiye deprem ve sel felaketlerinin yaralarını sarmaya çalışırken, İzmir Büyükşehir Belediyesi 15-21 Mart 2023 tarihlerinde
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi düzenledi.
Cumhuriyetin kurucu kadrolarının, yüz yıl önce 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de gerçekleştirdiği Birinci İktisat Kongresi’nden esinlenilmiş. Bilindiği gibi dünyanın belirsizliklerle çalkalandığı bir dönemde gerçekleştirilen Birinci İktisat Kongresi sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik temellerini atmakla kalmamış, ulus devletin yaratılmasının önemli referans kaynağı olmuştur.
Dünyada ve ülkemizde ekonomik ve toplumsal risklerin, eşitsizliğin her gün daha da artığı, insanın doğayla savaşının geliştiği ve ekolojik döngünün alt üst olduğu bir dönemde, yeni bir ‘
iktisat tasarımı ve felsefesi geliştirmek’ hedefiyle düzenlenen
İkinci Yüzyıl İktisat Kongresi’ni yedi gün izleme ve gözleme şansına sahip oldum.
Kongre iki aşamalı olarak gerçekleştirildi. İlk aşaması Ağustos 2022’de başladı ve sekiz aydan fazla sürdü. 180 sendika, meslek odası, işveren, sanayici, tüccar, esnaf, çiftçi örgütlerinin üst düzey yöneticileri ve uzmanlardan oluşan 500’e yakın delege, akademisyen ve toplumsal kanaat önderinin oluşturduğu
Yüksek İstişare Kurulu’nun ortak üretimi olan 54 ilke ve 192 karar alındı.
Kongre sonuç bildirgesine şu adresten ulaşılabilir:
https://iktisatkongresi.org/sayfa/sonuc-bildirgesi
Bildirge, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yönettiği son gününün, son oturumunda madde madde oylandı, ezici çoğunluğu delegelerin ve paydaşların oybirliğiyle kabul edildi.
Kararların ve muhtemel sonuçlarının analizinin, konuların uzmanları tarafından yapılması ihtiyacı var. İşçiler grubunun hazırlanan, ağır ve yüksek riskli iş kollarında haftalık çalışmanın 25 saate indirilmesi önerisi gibi birkaç maddenin, sanayici, çitçi paydaş grupların ret oylarıyla düşürülmesi dikkat çekici oldu.
Keza aynı paydaş gruplardan kadın ve erkeklerin verdiği “8 Mart’ta çalışan kadınların ücretli izinli sayılması” önerisi, 75’e 85 oyla anlaşılmadan reddedilmesi izaha fazlasıyla muhtaç bir oylama oldu.
Bildirgenin Sanayici, Tüccar ve Esnaf Buluşması Deklarasyonu, yeni dönemin iktisat politikalarının da 1980’lerden itibaren uygulanan neo-liberal politikaların restorasyonu ile sınırlı bir çerçevede hazırlandığı görülüyor.
Diğer yandan aynı paydaşların eğitim ara başlıklı bölümde “Eğitim ülkede yaşayan herkes için temel bir haktır. Herkesi kapsayacak şekilde eşit, nitelikli ve kendi dilinde eğitim imkânı sunmak kamunun önceliği kabul edilecektir” önerisinin bir sanayici, tüccar ve esnaf grubu delegesinin şerhiyle kabul edilmiş olması da pozitif anlamda kayda geçirilmesi gereken bir konudur.
İşçiler grubunun hazırlanan, ağır ve yüksek riskli iş kollarında haftalık çalışmanın 25 saate indirilmesi önerisi gibi birkaç maddenin, sanayici, çitçi paydaş grupların ret oylarıyla düşürülmesi dikkat çekici oldu.
İKİNCİ YÜZYIL MI, YENİ BİR İKİNCİ YÜZYIL MI?
15-21 Mart 2023 tarihleri arasında Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Büyük Salonu’nda yedi gün süren Kongrenin ikinci aşaması; Yeniliğe Davet, Vicdana Davet, Yürüyüşe Davet, Doğamıza Davet, Değişime Davet, Sadakate Davet, Çokluğa ve Birliğe Davet başlığı altında yapıldı. Kongrede 10’nu kadın, aralarında Prof. Michio Kaku’nun da bulunduğu 7’si yabancı 75 kişi konuşma yaptı. Kongreye ilgi büyüktü. Yedi gün boyunca farklı zamanlarda 2500’e yakın akademisyen, düşünür, yazar, aktivist, siyasetçi, çiftçi, işçi, sanayici, esnaf ve tüccar izledi. Teknik olarak oldukça düzenli bir toplantı oldu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer açılış konuşması sonrasında Yeniliğe Davet başlığı altında CHP Genel Sekreteri Doç. Dr. Selin Sayek Böke ve araştırmacı yazar Bekir Ağırdır konuşma yaptı. Bu üç konuşmacının ortaya koydukları oldukça anlamlı, ufuk açıcı ve geniş vizyonlu önemli politik çerçeve ile diğer iktisatçı, siyaset bilimci, sanayici konuşmacıların büyük bir bölümünün ortaya koyduğu çerçeve oldukça farklıydı.
Açılış konuşmalarının ortak buluşma noktaları, radikal demokratik değişim, eşitlik, sosyal adet ve doğayla barışık yeni bir hikâyeye vurgu yapmalarıydı.
Sunumların büyük çoğunluğu ise “
cumhuriyeti ikinci yüzyılında demokrasi ile taçlandıracağız, sosyal devleti inşa edeceğiz” iddialarıyla çelişen, çatışan konuşmalardı.
Cumhuriyetin birinci yüzyılına dair yüzleşme gereği duymadan, birinci iktisat kongresinin Türk ulusunun inşa sürecinde sermayenin el değiştirme/birikim sürecinin neden ve sonuçlarına değinmeden, cumhuriyetin ikinci yüzyılına projeksiyon tutabilmek mümkün değildir. Böylesi toplantılar bir tür ruh çağırma kongreleri olabilir.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeni bir cumhuriyetin inşası; 1923’ün politik, iktisadi ruhunu çağırmakla inşa edilemez. Yeni bir cumhuriyet, düzen değişikliği ihtiyacına yanıt üretmeyi gerektirir.
Yeni bir yüzyıla ve cumhuriyete yürüyüş kolunda sivil toplum, sendika, siyaset, akademi ve farklı cinsel, inançsal tercihler ile uzmanlıklar alanlarında doğayla barışık paydaşların çoğaltılması, zenginleştirilmesi zorunludur.
Bu nedenle bugün dünyanın değişim dinamikleri dikkate alınarak, öncelikle “cumhuriyetin ikinci yüzyılı mı, yeni bir yüzyılın inşası mı” sorusuna yanıt vermek gerekiyor.
Kongredeki sunumların çerçevesi, kamunun, piyasacı neoliberal politikalarının hayata geçirilmesinde yol temizliği yapmak ve arkasını toplamak sınırında kaldı.
Bugün muhalefet, 1923’ün ruhunu çağırmakla ve 21 yıldır AK Parti politikalarıyla hesaplaşmakla yetinen, restorasyon için mücadele eden cumhuriyetçiler ve yeni bir yüzyıl için her alanda 1923 model cumhuriyetin muhasebesinin yapılmasının ve düzen değişikliğinin gerekli olduğunu iddia edenler olarak ikiye ayrılmakta.
İkincilerin tartışmalara ve kongreye davet edilmemesi, söz hakkı verilmemesi çoğulculuk, değişim, yenilenme çağrılarını zayıflatmıştır. Türkiye sekiz aydır büyük emekle, özveriyle adım adım örülen kongre bileşimine sığmaz.
Yeni bir yüzyıla ve cumhuriyete yürüyüş kolunda sivil toplum, sendika, siyaset, akademi ve farklı cinsel, inançsal tercihler ile uzmanlıklar alanlarında doğayla barışık paydaşların çoğaltılması, zenginleştirilmesi zorunludur.
Yıldırım Koç’un konuşmacı olduğu yerde, Türk-İş, Hak-İş; liberal iktisatçıların, siyaset analizcilerinin tur attığı kongrede toplumcu iktisatçılar; üretici kooperatiflerin olduğu kongrede Çiftçi Sen, Köy Sen; Rumların, Yunanlıların denize dökülmesinden, Ermenilerin Ruslarla işbirliği yaptığından söz eden ırkçı zihniyet sahiplerinin kürsü aldığı yerde sosyalistler, azınlıklar etkili oranda yoksa, Türkiye eksik kalır. Yolunu bulamaz.
Osmanlının çöküş döneminde sanayi devrimini kaçıran Türkiye, yeniden şekillenen dünyada da kendine yer edinmekte fazlasıyla zorlanır.