- [1] Çakır, Semih. “Polarized partisanship, over-stability and partisan bias in Turkey.” Turkish Studies 21.4 (2020): 497-523.
- [2] http://www.teamarastirma.com/wp-content/uploads/2021/04/TEAM-Se%C3%A7men-E%C4%9Filimleri-Ara%C5%9Ft%C4%B1rmalar%C4%B1-2020.pdf
- [3] https://www.politikyol.com/kararsiz-secmen-profilini-taniyalim/; https://www.politikyol.com/hangi-secmen-gruplari-erdogandan-uzaklasiyor/
- [4] Çarkoğlu, Ali. "The nature of left–right ideological self‐placement in the Turkish context." Turkish Studies 8.2 (2007): 253-271.
İktidarın zayıf bağlı seçmeni muhalefete yönelir mi?
[1]. Bazı araştırmalarda bu oran %80’in üzerine çıkabiliyor[2].
Bu yazıda TEAM Araştırma’nın Türkiye çapında gerçekleştirdiği araştırmalarda 7751 katılımcıya yöneltilen partiye bağlılık sorusu üzerinden ilerleyeceğim (zayıf, orta, güçlü bağlı seçenekleriyle birlikte).
Önceki haftalarda sırasıyla kararsız seçmenleri, 2018’de Erdoğan’a oy verdiğini söyleyip, şimdi Erdoğan’dan vazgeçenleri analiz etmiştim[3]. Bu hafta sıra partilerine zayıf bağlı olan AKP ve MHP’lilerde, yani Cumhur İttifakı seçmeninde.
AKP seçmeninin %25.5’i, MHP seçmeninin %27.4’ü ve toplamda Cumhur İttifakı’nın %25.9’u partilerine zayıf bağlı olduğunu söylüyor. Zayıf bağlı AKP seçmenleri tüm seçmenlerin %8’ini, MHP seçmenleri %2.6’sını oluşturuyor. Toplamda %10.6’ya ulaşan ve tek başına seçim barajını aşabilecek bu kitle 59 milyon olarak tahmin edilen yurtiçi kayıtlı seçmende 6 milyon 250 bin seçmene tekabül ediyor.
İDEOLOJİ VE DİNDARLIK
Türkiye’de ideoloji, parti aidiyeti ve dindarlık seviyesi kesişiyor ve büyük seçmen gruplarını birbirinden ayırıyor. Önceki yazılarda seçmenlerin sol, orta ve sağ olmak üzere üç grupta kümelendiğini belirtmiştim.
Cumhur İttifakı seçmenlerinde sağ seçmenin ağırlığı göze çarpıyor. Erdoğan yıllar içinde sağ-otoriter politikalarını yoğunlaştırdıkça AKP ve MHP’ye güçlü bir şekilde bağlı olan seçmenleri de çok büyük oranda sağda toplamış görünüyor (%85). Bunun aksine zayıf bağlı AKP ve MHP seçmenleri arasında, ortaya yakın konumlanan seçmenler ile sağ seçmenin oranı denk (%45). Bu bulgu halkın gündelik sorunlarına, somut vaatlere ve ortak gelecek hayaline odaklanan merkez siyasete alan açan bir nitelikte.
Öte yandan sağ seçmenin zayıf bağlılarda dahi %45’e ulaşması dikkate alınmalı. Muhalefet bu seçmenleri Erdoğan’ın kutuplaştırma ve konsolide etme stratejisinden uzak tutmanın yollarını aramalı. Erdoğan 2000’lerde sağ seçmeni daha çok din ve kültür çatışmaları üzerinden yanına çekerken, 2010’larda aktif dış politika, savaş, göç ve terör ile birlikte milliyetçilik ve milli güvenlik de bu stratejiye eklendi.
Muhalefetin yalnızca gündelik ekonomik ve toplumsal adalet sorunlarıyla yetinmemesi, milli hassasiyetleri rasyonel bir şekilde ele alan yeni iç ve dış politika stratejileri ile birlikte vatandaş odaklı yeni bir milli güvenlik ajandası sunması gerekiyor.
Milli savunma, terörle mücadele ve askeri sanayi projelerinin sivil siyaset ve hesap verilebilirlik çerçevesinde gerçekleştirilmesi, sınır güvenliğinin sağlanması, kaçak göçmenlerin ve uyuşturucu sevkiyatının engellenmesi gibi Cumhur İttifakı’nın zayıf olduğu belli başlı konulara mutlaka odaklanılmalı.
Türkiye’de dindarlık ve sağ ideoloji arasında yakın ilişki araştırmalar tarafından destekleniyor[4]. Bu araştırmada da hem az dindar seçmen, hem de sola yakın seçmen oranı Cumhur İttifakı seçmeninde benzer şekilde oldukça düşük seviyede. Ayrıca seçmen bağlılığı arttıkça bu grupların oranı azalıyor. Zayıf bağlı Cumhur İttifakı seçmeninde tıpkı ideolojide olduğu gibi orta düzeyde dindar olanlar ve çok dindarların oranı birbirine çok yakın ve %45 civarında.
Muhalefet hayat tarzı, dini inanç ve pratikler, başörtüsü, içki ve kültür çatışmaları üzerinden tetiklenebilecek tartışma tuzaklarına düşmemeli, vaatler ortak sorunlara odaklanmalı, ortak aday sağ cenahın ve dindarların değer dünyasından haberdar olmalı ve sahici temas kurmalı.
EKONOMİ VE MESLEK GRUPLARI
2015’ten beri sendeleyen Türkiye ekonomisi, 2018 krizi sonrasında bir türlü toparlanamıyor. Kamuoyunda karamsarlık hakim.
Cumhur İttifakı seçmenlerinde de bu karamsarlığın etkisi görünüyor. Ülke ekonomisinin gelecek yıl daha iyi olacağını düşünenler partilerine güçlü bir şekilde bağlı olan Cumhur İttifakı seçmenlerinde bile %50’yi göremiyor.
Erdoğan ekonomide seçmene umut vermekten uzaklaştıkça oy kaybetmeye açık. “Ekonomi daha kötü olacak” diyen Cumhur İttifakı seçmeninin toplamda tüm seçmenin %9.4’üne denk olması muhalefete büyük bir imkan sunuyor. Bu oranın üzerine, zayıf bağlı seçmenler arasında “ekonomi aynı kalacak” diyen 4.1 puanlık kitleyi de eklediğimizde bu oran %13.5’e ulaşıyor. Böylece 40.9 puanlık Cumhur İttifakı seçmen kitlesi arasında muhalefetin vaatlerine kulak kabartabilecek olanların oranı %33’ü buluyor.
Ekonomik krizle birlikte beklendiği gibi sabit geliri en kısıtlı gruplar olan öğrenci, işsiz ve emekli Cumhur İttifakı seçmenleri arasında partilerine zayıf bağlıların oranı daha fazla. Muhalefet bu gruplarda yer alan zayıf bağlı seçmeni daha kolay ikna edebilir.
Ancak unutulmamalı ki, oran olarak olmasa da sayı bakımından en çok zayıf bağlı seçmen ücretli çalışanlar ve ev kadınları gruplarında yer alıyor. Muhalefet tüm çalışanları etkileyen emek-zaman-ücret dengesizliğini ve ev kadınlarının taleplerini dikkate almak ve bu gruplarla temas kurmak zorunda.
YAŞ VE KUŞAK GRUPLARI
Gelecek seçimlere dair tartışmalara yeni seçmen ve Z kuşağı damga vuruyor.
16-29 yaş seçmen oranı zayıf bağlılarda en yüksek seviyede. Aday profili, seçim kampanyası ve vaatler bu grupta muhalefete ilgiyi canlandırabilir. Bununla birlikte genç ve orta yaşlı seçmen oranı birbirine denk. Dolayısıyla muhalefetin söylem ve politikalarını sadece genç seçmene sıkıştırmaması önem taşıyor.
Yaş gruplarına paralel olarak, Z kuşağına mensup seçmen oranının zayıf bağlılar arasında daha yüksek olduğu gözlemleniyor. Y ve Z kuşağında yer alan 1981 ve sonrası doğumlu seçmenler zayıf bağlıların %62.9’unu ve toplam seçmenin %6.7’sini oluşturuyor.
ETNİSİTE VE KÜRTÇE
Türkiye’de Kürt sorunu 2015’ten beri Çözüm sürecinin sona ermesi, Kobani olayları, terör eylemleri ve PKK, YPG ve PYD’ye yönelik operasyonlar ve HDP’ye uygulanan otoriter politikaların sonucunda yeniden güvenlikleştirildi. Erdoğan’ın MHP ile ittifak gibi Kürt seçmen konusunda riskli bir hamlede bulunmasıyla birlikte Cumhur İttifakı seçmenlerinin etnisite dağılımını ve Kürtlere yönelik haklara dair yaklaşımlarını incelemek büyük önem kazandı.
Cumhur İttifakı seçmeninde partiye bağlılık arttıkça Kürtlerin oranı azalıyor. Partilerine zayıf bağlı olan Kürt seçmenlerin toplam seçmende oranı %2.1’i buluyor (yaklaşık 1.2 milyon seçmen). Muhalefetin proaktif tutumuyla birlikte bu kitlenin Cumhur İttifakı’ndan uzaklaşması hem başkanlık hem de meclis seçimlerinde muhalefete kritik bir avantaj sağlayabilir.
Çözüm süreci sonrasında Kürtlere verilen haklar konusunda yaşanan geriye gidişin Cumhur İttifakı seçmenindeki yansımasını ölçmek için, katılımcıların belediyelerin Kürtçe yerel hizmet sağlayabilmesine dair tutumlarını inceledim. Zayıf bağlı seçmenlerde %51.9’luk çoğunluk bu konuda özgürlükçü. Muhalefet açısından Kürtlere dair haklar konusunda cesur bir tavır sergilemenin Cumhur İttifakı seçmeninde yaratabileceği muhtemel olumsuz etki beklenen büyüklükte gözükmüyor. Bu durum demokrasi ve hak temelli bir yaklaşım izlemek isteyen muhalif aktörlerin önünü açıyor.
BÖLGE
Bölgeye göre parti bağlılığını incelediğimizde, etnisite bulgusuna paralel olarak Kürt nüfusunun yoğun olduğu Doğu Anadolu ve Güneydoğu’da zayıf bağlıların çoğunlukta olduğu görünüyor. Muhalefetin bu bölgede görünürlüğünü artırması, reform odaklı söylem ve vaatleriyle halk arasındaki sohbetlere konu olması temel şart. AKP ve MHP’ye zayıf bağlı seçmenin tüm seçmende oranı incelendiğinde ise Karadeniz ve İstanbul’daki potansiyel ortaya çıkıyor. İstanbul’da 20 ilçe belediye başkanı ve büyükşehir başkanının Karadenizli olması bu noktada anlam kazanıyor. Bu seçmene yönelik vaatler ve hemşehri faktörü muhalefete beklenenin ötesinde kazanımlar sağlayabilir.