Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği iktisat kongresi zaten nasıl olabilirdi ki? Sanıyor muyduk ki, Francis Fukuyama ‘‘hayır, tarihin sonuna gelmemişiz ben yanıldım’’ diyecekti?Zaten her ne kadar anayasal bir kurum da olsa Devlet Planlama Teşkilatı’nın da memleketin siyaset ve ekonomik dünyasındaki yeri politikacılar tarafından bilinçli olarak törpülenirken, bu kurumun yaptığı planlar gibi düzenlediği kongre de beş yıldızlı otellerde katılanların güzel yemekler yediği ve keyifli zaman geçirdiği bürokratik bir etkinlik olmaktan öteye geçememiştir. İçinde bulunduğumuz 2023 yılına geldiğimizde ise yine ülke olarak hem siyasi hem ekonomik olarak önemli bir dönemecin, iktidara göre ‘‘yeni yüzyılın’’ ya da ‘’Türkiye yüzyılının’’, muhalefete göre ise ‘’ikinci yüzyılın’’ eşiğinde; esasen cumhuriyetimiz için önemli bir dönüm noktasının arifesindeyiz. Bu noktada gerçekten de belki de geçmiş kongrelerden farklı bir iktisat kongresini de hak ediyorduk. Ancak tuhaflık zaten sene başında ortada iki iktisat kongresinin söz konusu olmasıyla başlamıştı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ikinci yüzyılın iktisat kongresini gerçekleştireceğini duyururken, kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurumsal mirasını devralan Strateji ve Bütçe Başkanlığı yerine Hazine ve Maliye Bakanlığı ise yeni yüzyılın iktisat kongresinin hazırlıklarına başlamıştı. Ancak 6 Şubat 2023 günü gerçekleşen deprem felaketi nedeniyle ikinci yüzyılın iktisat kongresi ertelenirken, yeni yüzyılın iktisat kongresi sanırım tamamen iptal edildi. Bu şekilde, en azından ortaya çıkan bu abuk ikilik ortadan kalksa da maalesef İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ikinci yüzyılın iktisat kongresi de ne kişi ve kurum bazında ne de çeşitlilik gösteren iktisadi düşünce okullarını düşünecek olduğumuzda kapsayıcı bir şekilde organize edilebildi. Programa baktığımızda da maalesef bu kapsayıcılığı, çeşitliliği ve çok sesliliği göremiyoruz. Zaten nasıl olabilirdi ki? Sanıyor muyduk ki, Francis Fukuyama ‘‘hayır, tarihin sonuna gelmemişiz ben yanıldım’’ diyecekti? Ya da sıklıkla çeşitli popüler haber kanallarında izlediğimiz ve girişimcilik endekslerini ya da piyasa beklentilerini öne çıkaran iktisatçılarımız 2002-2010 arasındaki döneme dönmeyi önermeyip bu dönemi de eleştiren bambaşka şeyler mi söyleyeceklerdi? Ya da ‘‘uzman buluşmalarının’’ birinde kendine bu organizasyonu yapan belediyenin başındaki başkanın hemen sağında oturacak yer bulan, vaktiyle bir meslektaşını çalışmaya başlayacağı üniversite yönetimine ihbar ederek işini kaybetmesine neden olmuş bir iktisatçı bu buluşmada özgürlükten ve çok seslilikten mi bahsedecekti? Hiçbir üniversitenin iktisat bölümüne herhangi bir davet yazısının gitmediği, İzmir’den herhangi bir üniversiteden bir iktisatçının kongre programında gözükmediği bir iktisat kongresinden ne bekleyebilirdik ki? Artık umutlarımız seçimin sonrasında. Adına her ne diyeceksek, ikinci ya da yeni (ya da belki de 1950’lerin meşhur edebi akımından esinlenerek ‘‘ikinci yeni yüzyıl’’ da olabilir) yüzyılımızın hem siyaseten hem iktisaden kapsayıcı, çok sesli ve demokratik bir dönem olması umudunu taşıyoruz. Kim bilir, belki bu yeni kongreyi 2024 yılında yeni bir yönetimin altında yeniden kurulacak olan bir Devlet Planlama Teşkilatı gerçekleştirir.
İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin düşündürdükleri
Artık umutlarımız seçimin sonrasında. Adına her ne diyeceksek, ikinci ya da yeni (ya da belki de 1950’lerin meşhur edebi akımından esinlenerek ‘‘ikinci yeni yüzyıl’’ da olabilir) yüzyılımızın hem siyaseten hem iktisaden kapsayıcı, çok sesli ve demokratik bir dönem olması umudunu taşıyoruz.
1923 yılında Kurtuluş Savaşı’nın hemen ertesinde, Lozan’da yapılan barış görüşmelerinde ilk turun kesintiye uğradığı günlerde 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de yeni dönemin iktisat politikasını belirlemek üzere toplanmıştı ülkemizin ilk iktisat kongresi. Askeri bir savaştan çıkmış memleket, bu kez topla ve tüfekle yapılmayan yeni bir savaşa, iktisadi bir savaşa hazırlanıyordu. Kapitülasyonların kaldırılması talebi Lozan’daki ilk tur görüşmelerde karşı tarafa kabul ettirilmemişti; bu kongre biraz da bu talebin daha güçlü bir şekilde duyurulması ve belki de ikinci tur görüşmeler öncesinde Lozan’a gidecek ekibin elini güçlendirmek için yapılmıştı.
Ancak maalesef, tüccar ve sanayi sınıfı temsilcileri yanında, küçük çiftçinin ve varlığı ile yokluğu henüz bir olan ‘‘amele’’ sınıfının sesi pek duyulamamıştı. Yine de tek tük de olsa bazı kararlarda muhalif sesler ortaya çıkabilmişti, zira alınan kararların çoğu oybirliği ile de alınmış olsa bazı kararlar tüccar ve sanayi gruplarının oyları ile oy çoğunluğu ile kabul edilmişti; çiftçi ve işçi grupları kararlara muhalif kalmıştı.
Kongre de esasen bir ‘‘iktisat’’ kongresi miydi o da pek belli değildi, zira kongrenin başkanı dahi muvazzaf bir asker olan Kazım Karabekir Paşa idi. Zaten bu nedenle de 1923 İzmir İktisat Kongresi’nden bahsederken Şevket Süreyya Aydemir ‘’Ben İzmir Kongresi’ne, arkadaşlarımın verdiği değeri vermiyorum. Kitaplarımda da vermemişimdir’’ diyebilmiştir.
Sonraki yıllarda da bu tür kongreler genelde hep belirli açıdan paradigma değişikliği olarak adlandırılabilecek yıllarda organize edildi. Ancak toplanma zamanı iktisaden ve siyaseten belirli kırılma yıllarına denk gelse de içerik olarak hiçbir zaman kapsayıcı ve çok sesli olamamış, muhalif görüşler ne kongre programında ne de adet olduğu üzere yayınlanan sonuç bildirgelerinde kendine yer bulabilmişti. 1948’de İstanbul’da toplanan bir kongre, IMF ve Dünya Bankası kurucu üyesi olan Türkiye’nin 2. Dünya savaşı sonrasında kurulan Bretton Woods sisteminin asli bir unsuru olduğunu göstermiş ve Türkiye’nin kapitalist ekonomik düzenin yanında yer aldığının altını çizmişti adeta.
İzmir’de düzenlenen kongrelerden İkinci İzmir İktisat Kongresi’nin 1981’in Kasım ayında, üçüncü kongrenin Haziran 1992’de, dördüncü kongrenin Mayıs 2004’te ve son olarak da beşinci kongrenin Ekim-Kasım 2013’te toplandığına şahit olduk. 1981, 1992 ve 2004’teki kongreleri artık var olmayan Devlet Planlama Teşkilatı organize ederken, bu kurum 2011 yılında Kalkınma Bakanlığı’na dönüştürüldüğü için 2013’teki kongrenin ise bu bakanlık tarafından organize edildiğini de eklememiz gerekir.
1981’deki kongre 12 Eylül askeri rejimi altında yapılmış ve esasen Mustafa Kemal Atatürk’ün 100. doğum yılında olunmasından hareketle yalnız Atatürk’ün hatırasına saygı için yapılmış bir kongre olduğu dönemin devlet başkanı Kenan Evren tarafından da dile getirilmiş, iktisadi açıdan pek de anlamlı bir içeriğe rastlanmamıştır. 1992 kongresi, Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı, SHP-DYP koalisyon hükümetinin başında yer alan Süleyman Demirel’in başbakan olduğu dönemde yapılmış ve bu iki lider birbirlerinin konuşmasını dahi dinlemekten imtina etmişlerdir.