İki kadın, iki karar…
Ben herkes için eşit adalet istiyorum. Aksi hâlde tüm valiler başörtülü kadın olsa ne yazar? Ağlayanın adaleti gülene fayda etmez…Hapishanelere yakışan; kadınları, çocukları ve hayvanları öldürenlerdir.
Dün, Afyonkarahisar Valisi olarak başörtülü bir kadın olan Kübra Güran Yiğitbaşı’nın atanmasının mutluluğuna, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki tutuklama kararının onanması gölge düşürdü.
Farklı iki kadınla ilgili verilen birbirinden farklı iki önemli kararın aynı güne denk gelmesi tesadüf müdür? Bilemem ama benim üzerimde bıraktığı izlenim pek de tesadüf olmadığı yönünde.
Bir tarafta geçmişte yaşanan başörtü yasağına gönderme yaparak bugün başörtülü bir kadının vali olarak atanmasına, diğer tarafta geçmişte yaşanan bir tivit mesajına gönderme yaparak bugün bir siyasetçinin hapis cezası ve siyasi yasaklı olmasına tanık olmak bir doğa olayı olmasa gerek.
Canan Kaftancıoğlu ile ne siyasi görüşlerimiz ne de hayat tarzlarımız birbirine uyar… Bu yazıyı da Canan Hanım’ın tivitlerini vs. müdafaa etmek için değil, adaletsizliğe sessiz kalmamak adına kaleme alıyorum.
Çok açık ve net söylüyorum… Bir tivit sebebiyle hapis cezası verilen Canan Kaftancıoğlu ile yıllar önce okuduğu bir şiir sebebiyle hapis cezası verilen Recep Tayyip Erdoğan’ın yaşadıkları arasında zerre kadar fark yok.
Allah aşkına siz söyleyin, muhafazakâr bir insan olarak ne yapayım ben şimdi? Geçmişte haksızlığa uğrayan Tayyip Bey’in yanında olmayı insani bir sorumluluk olarak gören ben, bugün haksızlığa uğrayan Canan Hanım için “Aman canım, o da tivit atmasaydı” diyebilir miyim? Ya da yok sayabilir miyim?
Benim inandığım değerler, dünden bugüne değişmedi ki… Tüm “Her şey değişti” diyenlere inat, maalesef ki değişen tek şey sadece haksızlığa uğrayan kişilerin isimleri ve siyasi kimlikleri… Bunun aksini iddia edenler lütfen tarihe tekrar objektif olarak baksınlar.
Ben, Canan Hanım’ın şahsından ziyade, ülkemde hiçbir şeyin değişmemiş olduğuna üzülüyorum. Ve maalesef, yarın da aynı şeyleri farklı kimlikler üzerinden yaşayacağımızın endişesi taşıyorum. Kim olursa olsun, bir şekilde gücü eline alanın, mutlaka ama mutlaka diğerini susturması ya da susturmaya çalışması canımı çok yakıyor… Hakikaten aklım ve vicdanım almıyor yaşadıklarımızı…
Neden bir gıdım ilerleyemiyoruz biz? Neden birbirimizden korkuyoruz? Neden korku üzerine bir gelecek inşa etmeye çalışıyoruz? Dünya tarihinde korkunun huzur getirdiği bir dönem olmuş mu da bugün olsun?
Bu karar, dün olduğu gibi bugün de bir siyasi karardır… Lütfen, birileri çıkıp da bunun aksini söyleyerek veya ispatlamaya çalışarak diğerinin aklıyla dalga geçmesin.
Ya Allah rızası için, birazcık da bize kulak verin!
Bakın, İstanbul seçimlerinin iptal kararının yanlış olduğunu ve kaybettireceğini yazdık. Bizi o gün düşman bellediniz de ne oldu? Bugün de yarın da Canan Hanım’a veya muhalif herhangi bir isime verilecek cezalar yine bir şeyler kaybettirecek. Sadece siyasi kayıplardan bahsetmiyorum. Adalet ve güven de kaybolacak. Yazık değil mi? Ben ülkemin, siyasi rakiplerini susturan bir Ortadoğu ülkesi olmasını istemiyorum.
Ben herkes için eşit adalet istiyorum. Aksi hâlde tüm valiler başörtülü kadın olsa ne yazar?
Ağlayanın adaleti gülene fayda etmez…
Hapishanelere yakışan; kadınları, çocukları ve hayvanları öldürenlerdir.