Bu yazıda Türkiye’nin önemli gördüğüm bir sorununa değinmek istiyorum: Kütüphaneler. Zaman zaman sizler de kitap toplama kampanyaları ile karşılaşmış, hatta kitap bağışında bulunmuşsunuzdur. Gönüllü faaliyetleri önemsemekle birlikte, kitap bağışları ile ne Türkiye’deki kütüphane açığının kapatılabileceğini ne de okuma sevgisi / alışkanlığının geliştirilebileceğini düşünüyorum. Kütüphanelerin varlık nedenleri ve oluşturulma biçimleri üzerine düşünmemiz gerekiyor. Önce kütüphanelerin öneminin altını çizelim. Kütüphaneler, eğitim sisteminin bir parçası olarak düşünülmelidir. Kütüphaneler, yerel yönetimlerin görev alanında olmalıdır (yetkide yakınlık ilkesi). Eğitim, sadece bilgi yükleme işi değildir. Eğitim, bilgiye ulaşma azmi ve yönteminin de kazandırılması üzerine kurgulanmalıdır. Kendisi de bilgiye ulaşmayı başarabilen kişi araştırmacı olur, kendisini geliştirebilir. Bu özellik, eğitim kurumlarından ayrıldıktan sonra bireylerin kendilerini geliştirmelerine olanak tanır. Aksi durumda, okuldan ayrıldıktan sonra, öğrenme de durur. Bireyin kendisini geliştirecek özelliklerin kazandırılması da eğitimin temel amaçları arasında alınmalıdır. Okuma alışkanlığı / sevgisi, araştırmacı / yaratıcı olmanın önkoşuludur. Okuma alışkanlığının kazanılmasının kurumsal yapısı da, kütüphanelerdir. Kitap okuma alışkanlığı, insanın birçok alışkanlığı gibi küçük yaşta kazanılması gerekir. Kütüphaneler kurulurken ve oluşturulurken, yani mekan ve kitapların seçilmesinde, özellikle çocukların sevecekleri özellikler göz önüne alınmalıdır. Diğer bir ifade ile, özellikle çocuklar olmak üzere herkese sevecekleri kitaplara ulaşma olanağı tanınmalıdır. Her çocuk kitap okumayı sever; yeterki ilgi alanlarına giren kitaplarla buluşturulsunlar. Araştırmacı-kendisi de bilgiye ulaşan insanlar yetiştirmenin ön koşullarından bir tanesi, yaygın ve geniş yelpazede zevklere hitap eden kitapların bulunduğu kütüphanelerdir. Kütüphanelerde bu bağlamda çocukların – gençlerin sevdiği kitaplar yer almalıdır. Bu yüzden de, kütüphaneler bağışlarla değil, kamunun / devletin kaynak ayırarak satın aldığı kitaplarla oluşturulmalıdır. Bağışlanan kitap, bağışlayanın zevkini yansıtır, okuyacak olanın değil. Kütüphane oluşturulurken, okuyucuların ilgi alanı göz önüne alınmalıdır. Kütüphanelerin kamu kaynaklarıyla finanse edilmesi gerekir. İkinci olarak kütüphane kurarken, ulaşılabilir mesafede olması özenle göz önüne alınmalıdır. Ulaşılabilir ile kast edilen, çocukların kendilerinin veya (büyük) anne/baba ile yürüyebilecekleri mesafeler olmasıdır; ulaşım maliyeti sıfır olmalıdır. Ulaşımın / erişimin kolaylığı, kütüphanelere gitmeyi teşvik edici olacaktır. Kütüphanelerin, kamu kaynaklarıyla kurulması, oluşturulması ve sürdürülmesi gerekliliğini diğer bir nedeni de, Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir ve genel ücretler düzeyinin düşük olmasıdır. İnsanların gelirleri, yaşamlarını sürdürmeye dahi yetmediğinden, kitap satın almak lüks harcamalara dönüşmektedir. Bu çerçevede kütüphaneler, kitap giderlerini karşılamaya dönük sosyal adalet politikası olacaktır. Diğer bir noktada, mevcut yetişkin nüfusta kitap okuma alışkanlığı olmadığı için, ilkokul 1-3 sınıfları haricinde çocuklarına kitap satın alma gereği de pek duymuyorlar; belki farkında dahi olmayanlar vardır. İşte kütüphaneler aracılığıyla, mevcut kuşağın bu yönü bay pas edilerek, gelecek kuşaklar kitaplarla buluşturulabilir, okuma alışkanlığı kazandırılabilir. Kütüphanelerle ilgili son nokta, dağınık ve küçük olan okul kütüphanelerinin yetersizliğini gözden kaçırmamak gerek. Özellikle kent merkezlerinde okul kütüphaneleri bence gereksizdir. Küçücük odalar yerine her zevke / ilgiye hitap eden çok sayıda kitapların olduğu, mesai saatleri dışında gidilebilen, gidilmek istenen mekanlar olarak kütüphaneler oluşturulmalıdır. Tekrar altını çizerek, bitirelim: Kütüphaneler, araştırmacı kuşaklar yetiştirmek için eğitim sisteminin önemli bir parçası olarak ele alınmalıdır. Kütüphaneler, bağışlarla değil, kamu kaynakları ile finanse edilmelidir. Özellikle çocukların sevecekleri kitaplar olmalı ve kendilerini mutlu hissedecekleri bir ortam oluşturulmalıdır. Son olarak, yetkide yakınlık ilkesi çerçevesinde, kütüphanelerin kurulması ve oluşumu yerel yönetimlere bırakılmalıdır.