HÜDAPAR’ın merkezleştirilmesi
HÜDA PAR, giderek “merkezleştiriliyor”. Bu radikal partinin merkezleşmesi de, Türkiye’de siyasetin merkezinin de radikalliğe kaymasından başka bir şey değil…
15 Mayıs 2023 seçimlerinin şimdiden bir kazananı var: Hür Dava Partisi (HÜDA PAR). Giderek “merkezleştiriliyor” bu radikal parti. HÜDA PAR’ın merkezleşmesi de, Türkiye’de siyasetin merkezinin de radikalliğe kaymasından başka bir şey değil...
11 Mart 2023’de, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı aldık” dediğinden bu yana, parti hızlı bir yükseliş yaşadı. “Hızlı yükselişle” kastim; oy oranlarına veya partiye olan kamuoyuna desteğinde bir çıkış ivmesi değil.
Kastım; HÜDA PAR’ın hızla normalleştirilmesi ve “merkez parti” muamalesi görmesi...
Bir aylık süreç içinde, iktidara yakın medya ve merkez medyada HÜDA PAR, “herhangi bir partiymiş” gibi yansıtıldı. Partinin, ilintili olduğu Hizbullah’ın geçmişteki terör eylemleri sorgulandığı ve gündeme getirildiğinde de, HÜDA PAR’a son derece müsamahalı davranıldı. Hatta, parti adeta kendisini “aklamaya” teşvik edildi. Sosyal medyada da, HÜDA PAR’ın kadınlarla ilgili görüşlerinin “şekerle kaplanarak” yansıtılmaya çalışıldığı paylaşımlar son günlerde yayıldıkça yayılıyor. Twitter’da 9-10 Nisan haftasonu, “HÜDAPARveKadın” hashtag’i Türkiye gündeminin tepesinde yer aldı.
Öte yandan, yine bir aylık zaman zarfında, HÜDA PAR’ın siyasetin de “merkezine” oturtulduğuna tanık olduk. 13 Mart’ta AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş ve Genel Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un, HÜDA PAR Genel Merkezi’ni ziyaretinden sonra, iki partinin “kaynaştıkça kaynaştı”.
8 Nisan’a gelindiğinde HÜDA PAR lideri Zekeriya Yapıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “maiyetinde”, Başakşehir-Kayaşehir Metrosu açılışına katıldı. Basbayağı protokole girdi HÜDA PAR.
10 Nisan’da Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edilen AK Parti seçim listelerinde, İstanbul 3. Bölge 4. sıradan milletvekili adayı oldu. 11 Nisan’da da, kendisini Türk Silahlı Kuvvetleri protokolünde gördük:
“Türkiye’nin büyük savaş gemisi” TCG Anadolu'nun, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edileceği programında, yeni Milgem Fırkateynleri sac kesim töreninde (bilfiil kesim de yapan) Yapıcıoğlu da vardı.
Gazeteci Ezo Özer’in YouTube kanalında mülakat yaptığı, geçmişte Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Yardımcılığı görevinde bulunan Cevat Öneş, günümüzdeki Hizbullah yapısı ile ilgili şöyle diyordu:
"Evet, 125-150 bin civarında işte Batman'da, Diyarbakır'da, Adana'da, İstanbul'da, İzmir'de belirli yerlerde dağılmış kadrolara mensup bir yapı böylesine.”
Sadece Türkiye’nin Güneydoğu Anadolusunda değil; metropollerinde de varlığını sürdüren bir yapıdan bahsediyoruz.
Dahası, BirGün’de Özgür Cebe’nin 10 Nisan’da yayınlanan haberine göre, “Diyarbakır, Mardin ve Batman’da 183 cinayetin faili olmaktan yargılanıp ömür boyu hapisle cezalandırılan ve bu cezaları Yargıtay tarafından onanarak kesin hükme bağlanan 58 Hizbullah tetikçisinin daha “Yeniden yargılama” adı altında sesiz sedasız tahliye edildikleri ortaya çıktı.”
Özgür Cebe, 26 Aralık 2022’de Sözcü’deki haberinde de, günümüze kadar yankıları süren Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 koruma polisinin katlediğildiği suikastın faillerinden tutuklu kalan kimse olmadığına dikkat çekmişti.
Cebe’nin haberinden alıntılarsak:
“31 Mart 2019'daki yerel seçimler öncesi hakkındaki mahkûmiyet kararı yüksek yargı kararıyla kesinleşen ve hükümlü olarak cezasını çeken sanık Suat Çetin de diğer Hizbullah militanları gibi yargılandığı mahkemeye başvuru yaparak yeniden yargılanma talebinde bulundu. Mahkeme ise CMK'ya göre yeni bir delil ortaya çıkmadığı taktirde yeniden yargılama yapmanın mümkün olamayacağına dair yasaya göre kesin hüküm bulunmasına rağmen sanığın talebini kabul etti. Sanığın kapatılan özel yetkili mahkemelerde uzun yargılama ve uzun gözaltı süreleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yerel seçimlere iki ay kala 28 Ocak 2019 günü tahliye edildiği ortaya çıktı. Suat Çetin'in de tahliye edilmesiyle birlikte Ali Gaffar Okkan suikastı faillerinden tek bir tutuklu bile kalmadığı öğrenildi.”
Cebe’nin 10 Nisan’daki yeni haberinde şu satırlar da yer alıyor:
“Hizbullah hükümlülerinin tahliyelerinin bundan önceki tahliyelerde olduğu gibi HÜDA PAR'ın 24 Haziran 2018'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı ile 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde aday çıkarmayıp Güneydoğu'da AKP’li adayları destekleyeceğini deklere ettiği tarihe denk gelmesi de dikkatlerden kaçmadı.”
Gaffar Okan suikasti, mezar evler, en az onlarca Kürt aydın ve sivilin vahşice öldürülmesine yönelik haberler, çocukluk hatıralarım olarak hafızama kazınmışken; HÜDA PAR’ın “normalleştirilmesi” bana çok düşündürücü geliyor.
AK Parti’nin, 2018 genel seçimlerinde 157 bin 437 oy; yani yüzde 0,31’lik oy alan HÜDA PAR’ı kanatları altına alarak hızla merkezleştirilmesinin nedenleri elbette tartışılır. Bunun üzerinde ayrıca dururuz.
Ancak, önce bu parti siyasetin merkezine oturtulmasının öyle gelgeç bir durum olmadığının bir ayırtına varalım.
AK Parti listelerinde HÜDA PAR’ın 4 milletvekili adayı var.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ise İstanbul 3. Bölge'de 4. sıradan aday gösterildi. Parti Sözcüsü Serkan Ramanlı, Batman'da 2. sıradan, Genel Sekreter Şehzade Demir Gaziantep'te 6. sıradan, Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç de Mersin'de 4. sıradan aday oldu.
Bu dört isim de, 2018 seçim sonuçları esas alınırsa, seçilebilecek yerden aday...
Bir kez seçildikten sonra AK Parti milletvekilleri olarak, diğerleriyle eşit haklara ve şansına sahipler; bakanlık ve diğer önemli görevlere gelme, komisyonlarda yer almak gibi.
Başta dediğim gibi; HÜDA PAR’ın merkezleşmesi de, Türkiye’de siyasetin merkezinin de radikalliğe kaymasından başka bir şey değil...