Dünyada sosyal devlet ve yardımlar denildiğinde akla Hollanda gelir. 2021'de 430 bin kişi sosyal yardım aldı. Ülkedeki vergi sistemi eşitlik yerine adalet sistemi üzerine kurulmuştur. Yani çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınır. Dünyada sosyal devlet ve sosyal yardımlar denildiği zaman Avrupa ülkeleri, onların başında ise Hollanda gelir. Hollanda’nın gerçek bir sosyal devlet olması, kiliselerin fakir fonlarından başlayarak ilk kadın bakanın büyük çabasıyla oluşmuştu. Ülkedeki sosyal yardım sisteminin kökeni 19.yy’ın ikinci yarısına dayanıyor. Yoksullara destek sunmak amacıyla kurulan kilise fonları, dönemin içişleri bakanı Thorbecke tarafından yazılan ilk anayasada da belirtilmesine rağmen gerekli kanuni düzenlenme 1854 yılında sınırlı bir şekilde yapıldı. Yoksullara yardım konusunda ilk ve en aktif yerel yönetim Haarlemmerliede ve Spaarnwoude'deki Genel Sivil Yoksullar İdaresi oldu. Yerel yönetimler sınırlı düzeydeki sosyal yardım çalışmalarına devam ederken II. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkisinden başta ABD olmak üzere, Kanada ve İngiltere’nin yardımıyla hızlı bir şekilde düze çıkıldı. Savaş sonrası dönemde ekonomik kalkınma için başta Türkiye ve Fas olmak üzere birkaç farklı ülkeden misafir işçi getirildi. Ekonomik büyümeye paralel olarak sosyal hayattaki yeni düzenlemeler de beraberinde geldi. Fakat Hollanda halkı için dönüm noktası Katolik Halk Partisi’nden (KVP) Marga Klompe’nin Sosyal Hizmetler Bakanı olmasıdır. Kendisi doktoralı bir kimya öğretmenidir ve Hollanda’nın ilk kadın bakanı olmuştur. Klompe’nin yasa çalışmaları neticesinde sosyal yardımlar hayırseverlik boyutundan profesyonelliğe geçmiş ve bugünkü modern sosyal yardım sistemi oluşturulmuştur. Hollanda istatistik bürosu kayıtlarına göre 2021 yılında aylık bazda değişmeler gösterse de ortalama 430 bin kişi sosyal yardım aldı. 2020 yılı kamu harcamaları 332 milyar euro olup bunun % 31’i sosyal yardımlar, % 26’sı sağlık, % 12’si eğitim, kültürel ve bilimsel çalışmalara, %11’i belediye fonlarına, %20’si ise diğer harcamalara gitmiştir. Görüldüğü üzere kamu harcamalarından en büyük payı sosyal yardımlar almaktadır. Hollanda vergi sistemi eşitlik yerine adalet sistemi üzerine kurulmuştur. Yani çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınır. Vergi kaçırmanın büyük suç olduğu ülkede büyük veya siyasi otoriteye yakın şirketlerin vergi borçları silinmemektedir. Vergilerin adil ve düzenli şekilde toplanması ve toplanan vergilerin halka eşit değil ama adil şekilde dağıtılmasıyla sosyal adalet sağlanmaktadır. Peki başta Hollanda olmak üzere Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri bu sistemi nasıl neredeyse kusursuz şekilde yürütüyorlar? Şüphesiz burada kanunların herkese ve tam uygulanmasının yanında rüşvetçi ve yolsuzluk yapan idareci/memurların neredeyse hiç olmamasıdır. Halktan toplanan vergiler belirli kişilere ve zümrelere akmadığı sürece bütün bir toplumu refah içinde yaşatmanın mümkün olduğunu görüyoruz. Bunun yanında önemli bir soru da bu sistemin devamlılığı var mıdır? Teknolojinin hızlı ilerlemesiyle birlikte üretimde insan faktörü gittikçe azalmaktadır. Fabrikalarda insan yerine neredeyse tamamen makina/robotlar almakta. Kısıtlı bir insan kaynağı dışında yakın gelecekte üretim için artık yüksek sayıda insana ihtiyaç duyulmayacaktır. Bu durumda milyonlarca insan işsiz kalacaktır. İşte bu noktada hükumetler vatandaşların yaşamlarının idame etmeleri için kaynak üretmek zorunda kalacaklardır. Mevcut sistemler içinde bu soruna en uygun çözüm bu sosyal yardım sistemi olacaktır. Başta Hollanda olmak üzere gelecekteki bu sorunsalın çözümü için daha hazır görünüyorlar.