Hizbullah'ın Meclis'e katılması: İslamcı siyasetin yükselişi
Son yirmi yılda İslamcı siyasetin ülke üzerindeki olumsuz etkilerini görmüşken ve kadın cinayetleri artmışken, çocuk evliliğini savunan bir partinin meclise girmesi hem dış politika hem de insan hakları konusunda büyük sorunlar getirecek gibi duruyor.
“İnsanların çoğunluğu onu yapıyor diye, yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.”
Lev Tolstoy
Seçimin ikinci turuna sadece birkaç gün kaldı ve her seçim gibi bir kazanan ve kaybeden olacak. Şimdilik başkan belli olmasa bile belli olan şeyler var maalesef bunlardan biri de Hizbullah’ın siyasi ayağı olan HüdaPar’ın mecliste temsili.
Son yirmi yılda İslamcı siyasetin ülke üzerindeki olumsuz etkilerini görmüşken ve kadın cinayetleri artmışken çocuk evliliğini savunan bir partinin meclise girmesi hem dış politika hem de insan hakları konusunda büyük sorunlar getirecek gibi duruyor. Kendi adıma söylemem gerekirse uzun zamandır bu kadar endişelendiğim başka bir olay yaşamamıştım.
Hizbullah’ın kezzap timlerini hatırlayanlarınız olacaktır diye umuyorum. Bu timler 300’den fazla kadının yüzünü tanınmaz hâle getirmişlerdi hem de için? İslam dinine uygun giyinmedikleri için. Ya bu nasıl bir insanlıktır? Kim kimin dinine ya da dinsizliğine karışabilir? Dindarlık maskesi üzerinden tanrıcılık oynayarak bir yere varılmaz. Bunları söz sahibi yaparak varılan yerden de geri gidilir!
HİZBULLAH'IN KADIN HAKLARI POLİTİKALARI
Bana kalırsa Hizbullah'ın kadın hakları politikaları, Meclis'e katılmasının ardından yakından incelenmelidir. Partinin tutumları, kadınların siyasi katılımı, eğitimi, istihdamı ve aile içi ilişkiler gibi konularda nasıl bir politika izleyeceğini belirlemek açısından önemlidir. Kadın hakları savunucuları, bu politikaların demokratik değerlere ve evrensel kadın hakları standartlarına uygun olup olmadığını yakından takip edecektir diye düşünüyorum.
Yine de kadın ve çocukları koruyan kanunların ve karma eğitimin kaldırılması gibi talepler bizi İran’dan bile kötü duruma sürükleyebilir. Üstelik zina yasağı ve çocuk yaşta evlendirilme konularının gündeme bile gelmemesi gerekirken 2023 yılında yiyecek soğan bile alamayan bir halk olarak bunların olmaması için çabalıyoruz. İran’ın bunu karşılayabilecek ekonomik gücü olsa da Türkiye’de şeriat benzeri bir yönetimin olmasının mali olarak imkânsız olacağını umuyorum. Neticede içtiğim on biradan sekizini devlet içiyor ve o vergiler olmadan da ayakta kalması imkânsız. Ne olursa olsun hayat tarzına en ufak bir müdahalede herkes devreye girmeli ki ne vicdanen ne madden bir çökme yaşanmasın.
HİZBULLAH KİMİN DÜŞMANI?
Hizbullah terör örgütünün Vikipedi sayfasına şöyle bir göz attım ve ne göreyim? Düşmanlarının olduğu listede Türkiye yer alıyor. Sizden nefret eden birini düşünün. Size zarar vermek istiyor ve bunu sizden gizlemiyor. Bu kişiyi evinize alıp üstüne üstlük hayatınızı etkileyecek kararlar hakkında söz sahibi yapar mıydınız? Aklı başında olan kimse yakınından bile geçmezdi ama görünen o ki AK Parti hükümeti düşmanlarımızın bizim yerimize, bizim olan hayat için karar vermesini istiyor. Bunun nedeninin varın siz düşünün. İslamcı siyaseti yaşayan ülkelerin hâlini görüyoruz. İnsanlar sefil ve nefret dolu üstelik kendi vatanlarında tutsaklar çünkü hepsinin başında dindar bir diktatör var ve yanlış tercihlerinden dönemeyecek kadar uyuşmuş halklarını güdüyorlar. Önümüzde iki seçenek var. Ya batacağız ya çıkacağız…