Hizbullah - İsrail imzası neden atıldı?

Abone Ol
Avrupa’nın “bütün şartların elvermesi halinde” Rus gazına olan bağımlılıktan kurtulması en iyimser tahmin ile 3 yıllık bir süreyi gerektiriyor. En uygun gaz partneri adaylarından biri Lübnan olabilir. ABD bu anlaşmanın yapılabilmesi için çok çaba sarf etti.

Loading...

Geçtiğimiz günlerde İsrail ile Lübnan arasında deniz yetki alanı ve gaz arama sahalarının paylaşımı ile ilgili ön anlaşma imzalandı. Tarihi bir adım gerçekten. Zira Arapların kendi aralarında anlaştıkları tek şey anlaşamamak, bu nedenle anlaşmaları şaşırtıcı oluyor her seferinde ama bir Arap ülkesi ile İsrail’in, daha da özele inecek olursak Lübnan’ın anlaşması gerçekten şaşırtıcı. Sadece Lübnan değil. İsrail açısından en büyük düşmanlardan biri olan Hizbullah Lübnan’da çünkü. Fakat ilginç bir durum olarak bizatihi Hizbullah’ın kendisi İsrail’in Lübnan ile anlaşma imzalamasını sağlamış olabilir. Orta Doğu’daki dengeleri ve bunları anlamak için sürekli teyakkuz halinde olmak gerekiyor. Peki ne oldu? Lübnan ile İsrail arasında yıllardır devam eden bir ihtilaf var. Deniz yetki alanının sınırlandırılması. Bugüne kadar anlaşmanın mümkün olmadığı bu sorunun üstüne bir de gaz sahaları eklenince iki ülke savaşın eşiğine geldi. Daha doğrusu Lübnanlı yetkilileri sert şekilde uyaran Hizbullah İsrail’i tehdit etti ve İsrail ordusu Hizbullah ile savaş ihtimalini ciddi şekilde değerlendirmeye aldı. Harita üzerinden gidersek durum daha iyi anlaşılabilir. Lübnan 29 numaralı hattın kuzeyinin kendisine ait olduğunu iddia ediyordu, buna karşılık İsrail 1 numaralı hattın güneyinin kendisine ait olduğunu savunuyordu. Ama daha önemlisi Kariş ve Qana gaz sahalarıydı. Lübnan ile, daha doğrusu Hizbullah ile İsrail arasındaki ihtilaf Kariş gaz sahası nedeniyle çıktı. Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah ağustos ayında yaptığı bir konuşmada “İsrail’in Lübnan’ın hakları sağlanmadan Kariş’ten gaz çıkartıp satmaya başlaması halinde tesisleri vuracağı tehdidinde bulundu, İsrail bölgeye askeri gemilerini gönderdi. Hizbullah’ın blöf yapmayan bir örgüt olduğu biliniyor. Elbette İsrail’in Lübnan ile anlaşma yapmasının tek sebebi Hizbullah’ın tehdidi değil. Çok daha önemli bir sebep Batı dünyasının İsrail’i ikna çabaları. Hizbullah’ı “terör örgütü” olarak gören Batı’nın İsrail’in Hizbullah’ın tehditlerini dikkate almama telkininde bulunması ve Lübnan ile anlaşma yapması için çaba sarfetmesi ortada bir çıkar durumunun olduğunu gösteriyor. Sahneyi değiştirip Avrupa - Asya’ya dönelim. Rusya ile Batı arasında amansız bir gaz savaşı yaşanıyor. Bu savaşta Avrupa’nın kaynak çeşitlendirmeye çalışması normal. Elbette işin teknik tarafları var ve gaz meselesinde he deyince sonuç alınmıyor. Yani Avrupa’nın “bütün şartların elvermesi halinde” Rus gazına olan bağımlılıktan kurtulması en iyimser tahmin ile 3 yıllık bir süreyi gerektiriyor. Avrupa vazgeçmiyor ve en uygun gaz partneri adaylarından biri Lübnan olabilir. Fransızların heyecanı elbette Total Energies’in Lübnan’da ihaleyi kapması ile ilgili ancak Avrupa bütününe baktığımız zaman Macron hala başrol kapma peşinde. Bu nedenle Lübnan cumhurbaşkanı Michel Aun’a gaz anlaşması için ilk tebrik telefonunu Macron açtı. Rusya’yı dize getirmek ve Avrupa’yı da kendisine bağlamak için elinden geleni ardına koymayan ABD ise bu anlaşmanın yapılabilmesi için çok çaba sarf etti. Amos Hochstein kimbilir kaç uçak yolculuğu yaptı Beyrut’ta ve Beyrut’tan. Sonunda başardı. Anlaşmaya göre Kariş gaz sahası tamamen İsrail’in olacak. 23 numaralı hat iki ülke deniz sınırı olarak kabul edilecek. Bu hattın az güneyine sarkan kuzeyinde geniş yer kaplayan Kana gaz sahası ise Lübnan’a ait olacak. İki ülke deniz sınırının güneyinde kalan bölüm için ise Total firması İsrail’e tazminat ödeyecek. Lübnan tarafı anlaşmadan memnun. Ses çıkarmadığına göre Hizbullah da memnun. Hatta Hizbullah’a yakın kimi isimler “bizim baskımız olmasaydı Lübnan hükümeti halkın faydasına olan bir anlaşma imzalamazdı, bu anlaşma sayemizde oldu” iddiasındalar. Gerçekten de Hizbullah daha önceki açıklamalarında “Lübnan’ı yönetenlerin basiretsiz olduklarını” savunuyor ve gaz konusunda Lübnan’ın haklarını koruyacaklarını ilan ediyorlardı. Şimdi Lübnan’ın istediği oldu, İsrail’in de istediğini aldığı söylenebilir. Masada Lübnan ve İsrail temsilcileri de vardı ancak Hizbullah da vardı. Bu nedenle anlaşma aslında İsrail ile Hizbullah arasında imzalandı sayılır. Hayata ne zaman geçer, Lübnan içinde pastanın paylaşımı için nasıl bir mücadele yaşanır bilinmez ama bu gaz anlaşması ekonomik kriz altında inleyen Lübnan’ın halihazırdaki yönetecilierini heyecanlandırmış görünüyor. İsrail’de ise Lapid anlaşmayı “tarihi adım” olarak nitelendirdi. Orta Doğu’da eşline az rastlanır bir şey anlaşma yapmak. Bu nedenle anlaşmanın içeriği kadar yapılmış olması da bir örnek olarak vurgulanmalı.