4.5 yıldır hayatımızda olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkında halk ne düşünüyor ve olası sistem değişikliğine nasıl bakıyor? Ankara Enstitüsü’nun araştırması siyasi partiler için ilginç veriler içeriyor.
Loading...
Resim adıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ama pek çok kişinin Türk Tipi Başkanlık olarak tanımladığı sistem, 4.5 yıldır hayatımızda.
Bu sistem, iddia edilenin aksine Meclis’i işlevsizleştirirken, ekonomiyi de buhrana soktu. Bağımsız kurumlar hızla partileşirken, Türkiye daha da yönetilmez hâle geldi. Özetle 4.5 yıldır her açıdan Türkiye’ye maliyeti ağır olan bir sistemle yönetiliyoruz.
Bu gerçekler ortadayken acaba toplum bu sistem hakkında ne düşünüyor?
Sistemin geleceğine ilişkin beklentisi ne?
Bu sistemi mi, parlamenter sistemi istiyor?
Sistemin değişip değişmeyeceğine nasıl bakıyor?
En önemlisi bu ve benzer soruları partililerin tepkisi nasıl?
Bu ve pek çok soruya
Ankara Enstitüsü yaptığı
“Toplumsal Algı ve Beklentiler” araştırmasıyla cevap aramış. Araştırma 22-26 Ağustos 2022'de 2.144 kişi yapılmış.
Raporun sonuçları geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteci ile paylaşıldı. Vahap Coşkun ve Ankara Enstitüsü’nden Hatem Ete’nin raporun sonuçlarını veriler üzerinden yorumlarken; Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu da, sonuçlara ve sisteme yönelik algıları ‘siyaset bilimi’ açısından değerlendirdi.
Araştırmanın sonuçları özellikle muhalefet açısından çok öğretici.
Seçmenlerin büyük çoğunluğu var olan sistemden memnun olmasa da ilk seçimde sistem değişikliği konusunda ikna edilmeye ihtiyacı var…
SİSTEMDEN MENUNİYETSİZLİK HAYLİ YÜKSEK
Araştırma, seçmenlerin sistem hakkındaki görüşleri ile başlıyor. Seçmenlerin yeni sistemden memnuniyet ortalaması 10 üzerinden 3,8. Araştırmaya katılanlarına yüzde 44,8’i sisteme 0 puan verirken, 10 puan verenlerin oranı yüzde 19,8.
Buradan yapılacak ilk tespit sisteme yönelik memnuniyetsizliğin hayli yüksek olduğu. Başkanlık sistemine AKP’lilerin yüzde 55’i 10 üzerinden 10 puan verirken; MHP’lilerin sadece yüzde 34,4’ü 10 puan vermiş. CHP’lilerin yüzde 79,4’ü, İyi Parti’lilerin yüzde 74,3’ü ve HDP’lilerin yüzde 81,4’ü ise sisteme 0 puan vermiş.
AKP’liler içerisinden Cumhurbaşkanı yetkilerinden memnun olan hatta artırılmasını isteyen de var. Buna karşın muhalefet partisi seçmenleri yetkilerin azaltılmasını istiyor. Burada en çarpıcı sonuç, MHP seçmeni ile AKP seçmeninin ayrılması. MHP seçmeninin yüzde 26,4’ü yetkiler azaltılmalı derken yüzde 14,7’si fikrim yok demiş.
Bunu sistemden memnuniyet sorusu ile birlikte okuduğumuzda MHP seçmenin sistemden rahatsızlığı AKP’li seçmenin açık ara önünde.
İki parti seçmenlerinde önemli bir farklılaşma da, yeni sistemle birlikte Meclis’in etkisinin ölçüldüğü soruda. MHP’lilerde Meclis'in etkisinin azaldığını düşünenlerin oranı yüzde 30,7 iken, fikrim yok diyenler yüzde 17,5.
Yine katılımcıların yüzde 60,8’i Meclisin etkisinin azaldığını düşünürken, etkisi arttı diyenlerin oranı sadece yüzde 8,1.
Ersin Kalaycıoğlu bu sisteme ‘başkanlık’ denmesinin siyaset bilimi açıdan yanlışlığını ifade ederek; Türkiye’de uygulanan sistemin ‘neo-patrimonyal sultanizm’ olarak adlandırılabileceğini ifade etti. Nedenini de; başkanlık sisteminde en azından ‘hesap verme’ vardır. Türkiye’deki sistemde şu anda bu yok diyerek açıkladı
EKONOMİK KRİZ BU SİSTEMİN DOĞAL SONUCU
Araştırmada sorulardan birisi de Başkanlık Sistemi ile ekonomik kriz arasında ilişkinin olup olmadığı konusunda. Bu soruya katılımcıların yüzde 53,7’si ekonomik krizin sistem kaynaklı olduğunu düşünürken; etkisi yok diyenlerin oranı yüzde 37,6, fikrim yok diyenlerin oranı yüzde 8,7.
AKP ve MHP seçmenleri arasındaki fark burada da ortaya çıkıyor. AKP seçmenlerinin yüzde 78,5’i ekonomik krizin sistemle ilgili olmadığını düşünürken; bu oran MHP seçmeninde yüzde 62,9. MHP seçmenlerinin 29,7’si yaşanan ekonomik krizi yeni sisteme bağlıyor.
Araştırmada ekonominin parlamenter sistemde daha iyi diyenlerin oranı yüzde 59,4 iken; başkanlık sisteminde daha iyi diyenlerin oranı yüzde 28,5. Burada da MHP seçmeninin yüzde 57,3'ü başkan sistemiyle daha iyi yönetildiğini söylerken; yüzde 24,8’ise parlamenter sistemde daha iyi olduğunu söylemiş.
AKP seçmenlerinin yüzde 78.5’i, ekonomik krizin sistemle ilgili olmadığını düşünürken; Bu oran MHP seçmeninde yüzde 62.9. MHP seçmenlerinin 29.7’si ekonomik krizi sisteme bağlıyor.
HALK SEÇME YETKİSİNİ DEVRETMEK İSTEMİYOR
Araştırmanın ilginç sonuçlarından birisi cumhurbaşkanının kim tarafından seçilmesi gerektiği sorusunda. Seçmenlerin yüzde 79,8’i cumhurbaşkanını halk tarafından seçilmesi görüşünde. Yine araştırmada seçmenlerin yüzde 60’ı partili cumhurbaşkanlığını yanlış buluyor. Bu oran MHP'de yüzde 35,6 ile zirvede. Yüzde 15'i fikir beyan etmiyor. Bu noktada da MHP seçmeni AKP seçmeninden ayrılıyor.
Seçmenler bir taraftan partili cumhurbaşkanlığına karşı iken (yüzde 60; cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin diyenler yüzde 79,8. Bu çelişkili durum önümüzdeki dönemde siyasetin çözmesi gereken en önemli sorunlarından biri olacak görünüyor.
Burada şu notu da düşelim; Altılı Masa’nın 28 Şubat’ta açıkladığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ mutabakat metninde cumhurbaşkanının nasıl seçileceği cevapsız bırakıldığı.
HANGİ SİSTEM?
Araştırmanın sonuçlarından birisi de “hangi sistem” sorusuna verilen cevap.
Katılımcıların yüzde 59,2’si demokrasi, yargı, hak özgürlükler açısından bakıldığında parlamenter sistem ile yönetilen dönemlerde Türkiye'nin daha demokrat olduğunu ifade ederken; yüzde 59,4 ile yargının daha bağımsız, yüzde 58,2 ile hak ve özgürlüklerin daha iyi korunduğunu düşünüyor.
Peki araştırmaya katılanların büyük bir kısmı mevcut sisteme mesafeli iken seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçilip geçilemeyeceği konusunda ne düşünüyorlar? Katılımcıların yüzde 44,1’ü parlamenter sisteme geçilir derken; yüzde 41’i başkanlık sistemi sürer diye düşünüyor.
Raporu siyaset bilimi teorisi açısında yorumlayan Ersin Kalaycıoğlu'nun tespitleri de aynı şekilde bizim kadar siyasetçiler için önemliydi.
Kalaycıoğlu açık biçimde var olan sisteme 'başkanlık' denmesinin siyaset bilimi açıdan yanlışlığını ifade ederek; Türkiye’de uygulanan sistemin '
neo-patrimonyal sultanizm' olarak adlandırılabileceğini ifade etti. Bunun en temel nedenlerinden birinin başkanlık sisteminde 'hesap verme', özerk kurumların varlığı olduğunu ifade etti.
Yine Kalaycıoğlu, bu sisteme geçildiğinde ekonominin bozulacağının kaçınılmaz son olduğunu referandum sürecinde söylediğini de ifade etti. Sonuçta tüm kararların tek kişide toplandığı ve hesap verilmeyen bir sistemde ekonominin iyi olmasını beklemenin eşyanın tabiatına aykırı olduğunu ekledi.
SİYASETE DÜŞEN GÖREV
Araştırmanın tamamı, kuşkusuz tüm siyaset yapıcıları ve parti elitleri açısından önemli verileri ihtiva ettiği açık.
Parti farkı gözetmeksizin seçmenlerin yeni sistemden rahatsızlığı açık. Yine MHP seçmeni sistem konusunda partisinin genel görüşünden ayrılsa da, seçmenlerin çoğunluğu parlamenter sistemi tercih etse de ilk seçimde sistem değişikliği konusunda umutlu değil.
Bu açıdan muhalefetin bu konuda da seçmeni güven vermesinin önemi bir kez daha gündeme geliyor.
Seçmenlerin çoğunluğunun sistemden rahatsızlığı bu açıdan pekala seçim sürecinde muhalefetin seçim propagandalarından biri olabilir.