Kısa süre içince CHP kadroları partilerine sahip çıkacak iradeyi ortaya koyacaktır. Üç-beş devşirme danışmanla 100 yıllık partinin idare edilemeyeceğini bütün ülke tanıklık edecektir. Burada asıl mesele Sayın Kılıçdaroğlu’nun saygın bir biçimde siyaseti bırakıp, bırakmayacağıdır.Selahattin Demirtaş’ın tasfiye çabası, NATO Zirvesi’nde iktidarın ortaya koyduğu tavır, batıya yönelme gayreti birbirini bütünleyen adımlardır. İç cephede muhalefet odaklarını sindirmek, dışarıdan gelecek eleştiri, yaptırım vb. uygulamalara karşı önlem alma böylece içeride istediği rejimi tümüyle oturtma çabasının taktik adımlarıdır. İçeride ve dışarıda bu yeni oyun kuruculuğuna karşın CHP yönetimi sadece sosyal medya paylaşımları ile süreci normalleştirmeye katkı sunmaktadır. Bunun dışında bir mücadele deneyimi ve pratiği olmayan ekipten toplumun bir beklentisi kalmaması son derece kaygı vericidir daha da vahim olan bu ekibin bunu önemseyecek sol ve politik bir duyarlılığa sahip olmayışıdır. Ancak; Kısa süre içince CHP kadroları partilerine sahip çıkacak iradeyi ortaya koyacaktır. Üç-beş devşirme danışmanla 100 yıllık partinin idare edilemeyeceğini bütün ülke tanıklık edecektir. Burada asıl mesele Sayın Kılıçdaroğlu’nun saygın bir biçimde siyaseti bırakıp, bırakmayacağıdır. Eğer bu tercihte bulunmazsa her kesimden insanın tepkisini çekecek bir lider imajına kavuşacaktır. Bu nedenle CHP’de program ve tüzük ile bir yenilenmenin arzu edilen büyük değişimi karşılaması mümkün değildir. Ne CHP tabanı ve örgütü ne de geniş toplum kesimleri böylesi küçük hesaplara prim vermeyecektir. Tarihin devrimci dinamiği işliyor ve bu, çoğu zaman buna karşı direnebileceklerinin yanılgılarını param parça ederek… Küçük hesaplarla, küçük saltanatlarını koruyacaklarını sananlar bu dinamiğin kendilerini nasıl tasfiye ettiğini çok yakında göreceklerdir. Herkes büyük değişime hazır olsun…
Herkes büyük değişime hazır olsun…
Tarihin devrimci dinamiği işliyor ve bu, çoğu zaman buna karşı direnebileceklerinin yanılgılarını param parça ederek… Küçük hesaplarla, küçük saltanatlarını koruyacaklarını sananlar bu dinamiğin kendilerini nasıl tasfiye ettiğini çok yakında göreceklerdir. Herkes büyük değişime hazır olsun…
Tarihimizin en büyük yönetim, iktisadi, soysal ve siyasal krizlerden birini yaşıyoruz. Mevcut iktidar seçimler üzerinden 2 ayı geçmemesine rağmen mevcut sorunları çözecek kapasitesi olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur.
Tarihin en ağır zamlarıyla insanlarımız artık açlık ve yoksulluk sınırının altında, sadece hayatını sürdürme ve ayakta kalma mücadelesinde bir yaşama mahkum edilmiştir.
Mevcut durum sürdürülebilir bir nitelik taşımamaktadır. Toplumsal çöküntü yaşamın her alanında ve de gündelik hayatın ayrılmaz pratiğine dönüşmüştür.
Tarihimizde ilk defa geniş toplum kesimleri ülkenin geleceğinden umudunu kesmiş, başka bir ülkeye gitme mücadelesine girmiş ve yoğun bir göç etme çabası ortaya çıkmıştır.
Bu koşullar altında başta ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere bütün muhalefet, mevcut süreci kavrayacak, dönüştürecek, çözüm üretecek kudret, kadro, kapasite ve örgütlülükten yoksundur.
Ülkede inşa edilen rejim tabuta son çiviyi yerel seçimde çakmak isterken, siyasal rejimi yerel yönetimlerle toplumsal hayatı biçimlendirmek isterken “küçük olsun benim olsun anlayışı” CHP’nin devrimci ruhuna, tarihsel sorumluluğuna, gelecek tasavvuruna uymamaktadır.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı bırakmayacağını net bir biçimde ortaya koyan tavrı, o tavrı besleyen sağcı, milliyetçi, siyasal İslam kökenli danışman ve ekibi parti ruhundan kopmuş ve parti tabanıyla ayrışmıştır.
İktidarın ortaya koyduğu ve koyacağı stratejileri görmeyen, çözümlenmeyen bir parti yönetiminin yerel seçimlerde başarı elde etmesi mümkün değildir.
Özelikle muhalefete oy veren geniş kesimler sandığa gitmeme ve boykot yönünde bir duygunun içindedirler. Muhalefetin, çözüm üretmek yerine AK Parti üzerinden korku yaratarak seçmeni sandığa götürme stratejisi artık işlemeyecektir. Çünkü çok ciddi bir güven bunalımı söz konusudur ve Sayın Kılıçdaroğlu ile ekibinin istifa etmemesi durumunda tarihin ve toplumun asla affetmeyeceği bir negatif siyasal kategoriye gireceği kesinleşmiştir.