Helalleşmenin sonrası

Abone Ol
Sıkılı yumrukların tokalaşamayacağını herkesten daha iyi biliyor ve durumu değiştirmek için adım atıyordu. Ben bu çağrının samimi olduğunu düşünmekle beraber strateji olmadığına katılmıyorum. Böylesi zor bir işin ifası ancak uzun erimli bir stratejiyle mümkündür Yakın zamanda benimde kaleme aldığım ve toplumsal barışın tesisine dönük ihtiyaca işaret ettiğim konunun politik sahneye izdüşümü olarak bir kavram çıktı, helalleşmek. Kemal Kılıçdaroğlu evinde çektiği videolara bir yenisini ekleyerek seslendi. İktidara yürüdüğünün bilinciyle ve bunun yarattığı gözle görünür bir özgüvenle helalleşeceğiz dedi. Bu videoda kimin, kiminle ve hangi koşullarda helalleşeceği net anlaşılamadığı için olsa gerek 16 Kasım tarihli grup toplantısında daha detaylı bir helalleşme rotası çizdi. Toplumun dönem dönemde olsa tüm dışlanan kesimlerinin duygusal kırılmalarının ancak konuşarak ve bir daha bu acıların yaşanmaması yönünde irade ortaya koyarak iyileşeceğinin farkında olduğunu gösterdi. Helalleşmek, genel kullanım itibariyle kişilerin ya da toplulukların birbirlerini karşılıklı olarak affetmeleri ve birbirlerinde bir hakkı hukuku var ise manevi açıdan razı olmaları haline karşılık gelen deyiş. Esasen bir nesnenin, fiilin ya da düşüncenin helal olması manasına gelen dinsel bir kavramın çok daha ötesinde toplumsal ve örfi hukuka denk düşen bir kavramdır. Fakat ötedünyasal bir yanı olan bu kavramı gündelik hayatta çeşitli inanma-inanmama biçimlerine mensup insanlarda kullanagelmişlerdir.
Elbette mağduriyetler üzerinden siyaset yapılsın demiyorum ama en azından CHPye bütün kötülüklerin anası muamelesi yapılmasının önüne geçilebilirdi. Böylelikle toplumun bir kesiminde çok güçlü şekilde var olan önyargı oluşmayabilirdi.
Türkiye’nin hem stratejik konumu hem de imparatorluk ardılı olan bir ülke olması hasebiyle kurulmasının öncesinden; sosyolojik yapısı, toplumsal olayları ve devletin reflekslerindan ötürü de genç cumhuriyetin ömrü boyunca biriktirdiği irili ufaklı mağduriyetler vardır. Bu mağduriyetlerin çok önemli bir bölümü her ne kadar iktidarda olmasa da kurucu parti olmasından kaynaklı CHP’ye izafe edilmektedir. Örneğin askeri darbelerin, kitle katliamlarının, aydın suikastlarının, toplumsal olayların ve terör saldırılarının birçoğunda mağdur olan CHP’nin kendisi ya da objektif tabanı olmasına rağmen bu durum topluma ikna edici biçimde anlatılamadı. Elbette mağduriyetler üzerinden siyaset yapılsın demiyorum ama en azından CHP’ye bütün kötülüklerin anası muamelesi yapılmasının önüne geçilebilirdi. Böylelikle toplumun bir kesiminde çok güçlü şekilde var olan önyargı oluşmayabilirdi. Yapılan bu çağrının ardından çok enteresan bir şey oldu. Toplumun çeşitli kesimlerinden insanlar bu çağrıya destek verdiğini ve çok değerli bulduğunu açıkladı. Öte yandan başta Kılıçdaroğlu’nun partisinin içinden olmakla beraber yine toplumun çeşitli kesimlerinden, eleştiri ve karşı duruşlar gündeme geldi. Gerekçeler farklı olmakla beraber; böyle bir hamlenin tüm defterleri açacağını, alışılan bazı koşulların baştan ele alınarak dengenin (belki bir daha kurulmamak üzere) bozulacağını dile getirdiler. En büyük sorun kimlerle helalleşileceğiydi? Grup toplantısında köşeleri çizilen hat en azından endişeli muhalifleri belli ölçüde teskin etti. Her yerinde yaraları olan bir koca beden toplumumuz ve yaraları sağaltmayı başarmadan ayağa kaldırmak mümkün görünmüyor. Esasen büyük ve güçlü Türkiye vizyonunun bir parçasıdır helalleşme.
Birbirlerine karşı ajandası olanların kucaklaşması birbirlerine güvenerek arkalarını dönmesi mümkün değildir. Kılavuza gerek duyulmayacak şekilde ortada olan bir sonraki köyün adı: Kucaklaşmadır.
Hali hazırda Kemal Bey, kanaat önderleriyle toplanarak, ülkücü kökenli danışmanlarıyla istişare ederek, muhafazakar ve mütedeyyin kesimlerle görüşerek, Kürt meselesinde duyarlı insanlarla değerlendirmeler yaparak, yani sadece bunları yaparak bile bir helalleşme sürecine girmişti. Çünkü sıkılı yumrukların tokalaşamayacağını herkesten daha iyi biliyor ve durumu değiştirmek için adım atıyordu. Ben bu çağrının samimi olduğunu düşünmekle beraber strateji olmadığına katılmıyorum. Böylesi zor bir işin ifası ancak uzun erimli bir stratejiyle mümkündür. Kılıçdaroğlu göreve geldiği günden beri bunun taşlarını döşeyerek çok samimi bir insan ve çok iyi bir stratejist olduğunu kanıtlamıştır. Yukarda bahsedildiği gibi helalleşme CHP’yi yakından takip edenler için şaşırtıcı bir kavram değildir. Bu söylem, yıllara yayılan politik maceranın doğal bir uzantısıdır. Uzantı denmesinin sebebi ise bir sonuç değil sürecin parçası olduğunu ifade etmektir. Çünkü süreç devam ediyor. Helalleşmenin devamı mutlaka gelecektir. Bu sürecin de doğal uzantısının adı kucaklaşmadır. Toplumsal barışı sağladıktan sonra cumhuriyetin ikinci yüzyılına omuz omuza gitmenin ön koşulu; geçmişin bize yüklediklerinden ve yapay sorunlardan arınarak kucaklaşarak ilerlemektir. Birbirlerine karşı ajandası olanların kucaklaşması birbirlerine güvenerek arkalarını dönmesi mümkün değildir. Kılavuza gerek duyulmayacak şekilde ortada olan bir sonraki köyün adı: Kucaklaşmadır.