Loading...
HDP son dönemde, merkez siyasetin bütün siyasal aktörlerinin kendisini siyasi rakip görmeme tutumlarını, seçimlerin kendisine sağladığı imkânları kullanarak, zorlayıcı bir stratejiyle aşmaya çalışıyor, muhataplığını merkeze alan seçim taktikleri geliştiriyor.Anlaşılan o ki, 2023 cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde Altılı Masa, HDP’nin çağrısına olumlu cevap vermeyi tercih etmekten siyaseten hala çok uzak. Altılı Masa’da yer alan partilerin bir kısmının lideri ve yöneticileri en azından şimdilik 2019 seçimlerindekine benzer bir modelin uygulanabileceğini düşünüyorlar. Bütün yığınağının buraya yapıldığına dair emareler var. Buradaki ilk sorun, 2019 seçimleri ile 2023 seçimleri arasındaki nitelik farkının pek hesaba katılmıyor olmasıdır. 2023 seçimleri yüzyılın kaderinin çizildiği seçimler olacak. Türkiye’nin yönünü belirleyecek seçim olacak. Kürt demokratik hareketi için Batıdaki yerel seçimlere taktiksel yaklaşmasıyla stratejik bir seçim olan 2023 seçimleri aynı mahiyette ve önemde olamaz. Bu süreçte Kürt demokratik hareketinin etkin bir konumda olmaları çok önemli olsa gerek. Aynı zamanda elli yıllık mücadelelerinin bir gereği ve sonucu olmaları anlamına gelecektir. Aksi durumda, son elli yıllık mücadelenin birikiminin heba edilmesi sürecinin başlangıcı olur. HDP son dönemde, merkez siyasetin bütün siyasal aktörlerinin kendisini siyasi rakip görmeme tutumlarını, seçimlerin kendisine sağladığı imkânları kullanarak, zorlayıcı bir stratejiyle aşmaya çalışıyor, muhataplığını merkeze alan seçim taktikleri geliştiriyor. Seçimler sonrası kurulması muhtemel yeni rejimin kurucu unsuru olma hedefiyle hareket ediyor. Altılı Masa’nın bu sürede göz ardı ettiği veya önemsemediği bir başka nokta ise şu: HDP her fırsatta, 2023 Cumhurbaşkanı seçimlerinde, 2019 yerel seçimlerine benzer bir şekilde destek vermeyeceğini, adayın kendileriyle istişare edilmesi gerektiğini ifade ediyor. 2019 yerel seçimlerinde süreç çift taraflı siyasal iradeyle yürütüldü. Ama seçim sonrası bu ilişki geliştirilemedi, hatta yerellerde korunamadı bile. Birçok yerde sorunlar çıktı. Bugün siyasal ortamın ağır baskısıyla, aynı durumun tek taraflı gerçekleşmesi bekleniyor. Bir anlamda HDP’nin iradesi test ediliyor. Tehlikeli bir oyun kuruluyor. Buna yol açan HDP’li Kürt seçmeninin değişim eğilimi ve dinamiklerinin ciddi analiz edilmiyor olmasıdır. HDP’li Kürt seçmenin yaşadığı siyasal değişim, siyasal tercihlerinde kimliksel var oluşunu ikincilleştiren bir aşamaya ulaşmış değil. HDP’yi dışlama tutumu, Kürt seçmende HDP’ye daha fazla sahip çıkma duygusunun ve iradesinin güçlenmesine yol açıyor. Bu bazen HDP yönetimine rağmen gelişebiliyor. HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın son günlerde cezaevinden yaptığı sosyal medya paylaşımları dikkatli bir gözle incelendiğinde, söylemek istediğim çok daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenle, HDP ile hiçbir ilişki geliştirmemek veya HDP’nin Cumhurbaşkanı adayına destek verebileceği aralıkta siyasal alan açmamak, ciddi yanlışa sürüklenmek olacaktır. ‘Türkiye’nin demokratikleşmesi mi, Saray rejimi mi’ gibi ikilemlerle, siyasal baskı altındaki HDP’li Kürt seçmeni mecburi tercihe zorlamak, iktidarın HDP’yi demokratik siyaset alanından çıkarma stratejisinin bir benzeridir. Demokratik siyaseti etkisizleştirmenin yolu, yarın bugünü aratacak bir yola dönüşebilir. Cumhuriyeti, ikinci yüzyılında ‘demokrasi ile taçlandırma’ fikri ve hedefi, bir hayal olmanın ötesine geçemeyebilir. Bu riski hafife almak Türkiye’ye kaybettirir.