Loading...
Çin, Tayvan’ı ilerleyen yıllarda mutlaka kendi yönetimi altına alacak hamleleri yapacaktır. Öte yandan toplumsal araştırmalar Tayvan halkının Çin’le birleşmeye sıcak bakmadığını ortaya koyuyor.Çin, kendi iradesi dışında Tayvan ile ABD arasında herhangi bir ilişki gelişmesini istemiyor. Çin’in “tek Çin politikası” var. Tayvan da “tek Çin politikasının” bir parçası olarak görülüyor. Hong Kong da 1997’de aynı politikanın bir parçası olarak Çin yönetimine geçmişti. Ancak, "tek ülke, iki sistem” prensibi geçerli olacaktı. Yani Hong Kong, Çin’in yönetiminde olacak ama Hong Kong’un İngiliz yönetimi altında alıştığı yaşam koşullarına müdahale edilmeyecekti. Tayvan için de zaman zaman "tek ülke, iki sistem” prensibi gündeme getirilse de, Tayvan’ın ABD açısından da, Çin açısından da yumuşak bir geçişle Çin yönetimine bağlanması hiç olası değil. Çin’in lideri Xi Xinping, Komünist Parti’nin 20. Milli Kongresi’nde üçüncü kez lider seçilmenin planlarını yapıyor. Kongrenin sonbahar aylarında gerçekleşmesi bekleniyor. Pelosi’nin ziyaretinin Xi Xinping’in kongre hazırlığı dönemine denk gelmiş olması tesadüf olmasa gerek. Çin’in başına geçtiğinden bu yana adeta bir Xi Xinping doktrini yaratan devlet başkanı, ABD’ye karşı yumuşamayan politikalarıyla tanınıyor. Çin Halkı’nın “yeniden gençleşmesi” projesi ile ülke gündemini yönlendiriyor. Pelosi’nin ziyaretinin denk geldiği bir başka tarih de var: 1 Ağustos 1927. Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun 95. Kuruluş yıldönümü. Xi Xinping döneminde Çin’in milliyetçi yüzü sertleşti. Dış politikada sertlik taraftarı olan bazı Çin yorumcuları Pelosi’nin uçağının indirilmesini dahi istemişler. Çin, Tayvan’ın kendisine dahil edilmesinden kesinlikle vazgeçmeyecek. Xi Xinping, Tayvan’ın Çin’e dahil edilmesini Çin Halkı’nın yeniden gençleşmesi projesinin bir parçası olarak görüyor. Çin, Tayvan’ı ilerleyen yıllarda mutlaka kendi yönetimi altına alacak hamleleri yapacaktır. Tayvan’a ekonomik olarak önem katan iki nokta var. Tayvan Boğazı, dünyanın en önemli ticari taşımacılık hatlarından birini oluşturuyor. Boğaz, sadece Tayvan değil, Çin ve Güney Kore için de önemli. Boğazdaki gemi trafiği füze atışları nedeniyle sekteye uğramış durumda. Tayvan’ın diğer önemli bir ekonomik gücü, dünyanın en iyi çip üreticisi olmasından kaynaklanıyor. Bir yanda Çin, diğer yanda ABD dururken, Tayvan ne yapıyor? Başkan Tsai Ing-wen, Tayvan’ın özerk olduğunu ve ülkesinin demokrasiyi savunacağını dile getiriyor. Yani, ABD yanlısı bir tavır içinde. Toplumsal araştırmalar Tayvan halkının Çin ile birleşmeye sıcak bakmadığını ortaya koyuyor.
Rusya-Ukrayna savaşının başladığı günlerde, ABD’nin odağını dağıtmak için Çin’in Tayvan üzerinden karşı bir cephe açacağı konuşuluyordu. Ancak bu cephenin ABD tarafından açılacağı akıllarda yoktu.Rusya-Ukrayna savaşının başladığı günlerde, Çin ve Rusya arasındaki yakınlaşma dikkat çekiyordu. Hatta, ABD’nin odağını dağıtmak için Çin’in Tayvan üzerinden ABD’ye karşı bir cephe açma olasılığı da konuşuluyordu. Ancak, bu cephenin ABD tarafından açılacağı akıllarda yoktu. Bu cepheyi açan bir Amerikalı oldu: Nancy Pelosi. Çin, Xi Jinping yönetiminde giderek otokratikleşen duruşu ile ABD tarafından eleştiri bombardımanı altında. Peki ya ABD? Irak’ta nükleer silah olduğu gerekçesi ile Irak’ı işgal eden ABD idi. Obama döneminde Tayvan’a silah satan ABD idi. Trump döneminde diyalog ile sorun çözmek yerine Çin’e karşı ticaret savaşları açan ABD idi. 6 Ocak 2021’de, halkı Amerikan Kongre Binası’nı basmaya yönlendiren bir başkanın olduğu ülke ABD idi. Aynı başkan, bugünlerde Beyaz Saray’dan belge çalmakla suçlanıyor. Kısaca, Amerikan demokrasisi de yaralı. İç politikada giderek tırmanan bir kutuplaşma ortamı var. ABD, iktidarlardan bağımsız dış politika duruşunda erozyona uğradı. Sürekli zikzak çizmekte.
Çin ABD ile her türlü işbirliğini kestiğini açıkladı. ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası çerçevesinde önemli adımlar atarken Çin’le işbirliğine ihtiyacı var. Peloisi’nin ziyareti derin yaralar bıraktı. Buna gerek var mıydı?Çin, Pelosi’nin Tayvan’ı ziyareti sonrasında tüm alanlarda ABD ile işbirliğini kestiğini açıkladı. ABD, Enflasyonu Düşürme Yasası çerçevesinde küresel iklim krizine yönelik önemli sayılabilecek adımlar atarken Çin ile işbirliğine ihtiyacı var. İklim krizine yönelik çözümler konusunda dünyanın en büyük iki ekonomisi işbirliği içinde olmaz ve diğer ülkelere liderlik yapmazsa, konuşacak hiçbir konu yok. Amerikan iç politikasında tutarlılıkla kararı alınmamış bir ziyaret gelecekte etkileri ekonomik, siyasi ve askeri açıdan sert olarak hissedilebilecek derin yaralar bıraktı. Gerek var mıydı?