TEAM Araştırma’nın 2020 anketlerinde 2018’de Erdoğan’a oy verdiğini söyleyen seçmenlerin %85.2’lik büyük çoğunluğu yine Erdoğan’a oy vermeye yakın olduğunu ifade ediyor. %9.3’ü Erdoğan’ın rakibine oy vermeye yakın. %5.6’lık kesim kararsız.
Tüm seçmenler arasında 2018’de Erdoğan ve 2020’de Erdoğan diyenlerin oranı %35.2. 2018’de Erdoğan, 2020’de Erdoğan’ın rakibi diyenlerin oranı %3.8. 2018’de Erdoğan’a oy verip 2020’de kararsız olanlar ise tüm seçmenin %2.3’ü. Erdoğan’dan uzaklaşan seçmenlerin seçmenlerin %6.1’ine ulaşması, başkanlık sisteminde iktidarı değiştirebilir.
ERDOĞAN’IN KAZANMA İHTİMALİ DEĞERLENDIRMELERİ
Partizan olmayan seçmen ve apolitikler, kazanamayacağını düşündükleri aday ve partiden uzaklaşmaya meyilli. Nitekim araştırmada “Erdoğan kazanamaz” diyen seçmenlerin sadece %26’sı Erdoğan diyor. Erdoğan’ın kazanacağını düşünüp kazanmasını istemeyenlerin %52’si Erdoğan’dan uzaklaşsa da paradoksal bir şekilde Erdoğan’a destek %48. Muhalefetin İBB tekrar seçiminde olduğu gibi kazanması beklenen popüler bir adayla yarışması, Erdoğan’ın kazanmasını istemeyen kitleleri muhalefet lehine oy vermeye cesaretlendirebilir.
SOL-SAĞ AYRIMI, İDEOLOJİ VE AİLE OY TERCİHİ
Koç Üniversitesi’nden değerli hocam ve doktora tez danışmanım siyaset bilimci Prof. Dr. Ali Çarkoğlu’na göre Türkiye’de seçmenler sol, orta ve sağ olmak üzere üç grupta kümeleniyor
[1].
Erdoğan’ın sağ-otoriter politikalarıyla birlikte, Erdoğan’ın en çok kendisine 2018’de oy veren sol ve merkez seçmende oy kaybettiğini görüyoruz. Sola yakın seçmende muhalefete yönelim barizken, merkez seçmende rakibine yönelenler ve kararsızlar eşit durumda. Sağa yakın seçmen ise büyük oranda konsolide olmuş durumda. Dolayısıyla, muhalefetin sağa açılma politikası yerine, inançlara saygılı, eşitlik ve tolerans odaklı kalmak koşuluyla, sol ve ortaya yakın seçmene hitap eden ilerici ve özgürlükçü bir söylem ve vaat programı geliştirmesi önem taşıyor. Unutulmamalı ki 2018’de Erdoğan’a oy veren sol ve merkez seçmenin halen %65’i Erdoğan diyor.
İdeolojik kimlik kırılımları da sol-sağ ayrışmasına paralel. Erdoğan’dan en büyük kopmalar sol ve merkez sol ideolojik kimlik gruplarında (sosyal demokrat, laik ve Atatürkçü). İslamcılar ve muhafazakarlarda kopma çok sınırlı. Atatürkçülerde kopanlar daha çok muhalefete yönelirken, sosyal demokrat ve laiklerde kararsızların oranı görece daha yüksek. Ayrıca özgürlükçülerde kararsızların yüksek olması da muhalefetin resmi ideolojiye uzak ancak evrensel ideolojilere yakın bu seçmen gruplarına da odaklanması gerektiğini ortaya koyuyor. Hak ve özgürlükleri esas alan kapsayıcı vatandaşlık anlayışının gündelik sorunlarla temasını izah eden ve seçmenle bağ kuran aday ve kabine profili bu seçmenleri ikna edebilir.
Siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’na göre Türkiye’de parti aidiyeti ve ailenin oy geçmişi kişilerin oy tercihleri üzerinde önemli bir etkiye sahip
[2]. Erdoğan’dan kopan seçmenlerin merkez sol ve Kürt partilerine oy veren ailelerden geldiği görülüyor. Merkez sağ, milliyetçi ve İslami partilere oy verenlerde Erdoğan desteği hala çok güçlü.
Merkez soldan gelenlerde muhalefete geçiş yüksek. Fakat Kürt partilerine oy veren aileler kopanlarda kararsızlar baskın. Muhalefetin ortak adayının seküler ve Kürt kimliklerine yaklaşımının güven vermesi muhalefete yönelimi artırabilir. Merkez sağ ve aşırı sağdan desteği artırmak kolay görünmüyor.
23 Haziran ve 31 Mart İBB seçimleri arasındaki oy değişimleri ideolojinin etkisi hakkında ilçe düzeyinde önemli ipuçları vermişti. CHP ve İYİ Parti oyu arttıkça Binali Yıldırım’ın oyu 31 Mart’a kıyasla daha yüksek oranda gerilemişti. Sol ve merkez seçmenin ağırlıkta olduğu ve 2018 CHP-İYİ Parti oylarının yüksek olduğu Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy gibi ilçelerde Yıldırım'ın oyu %15’e varan düzeyde düşüş göstermişti.
Buna karşılık Yıldırım’ın oy kaybı AK Parti ve MHP oyu arttıkça düşmüştü. Dindar-muhafazakar seçmenin baskın olduğu Sultanbeyli, Sultangazi, Başakşehir gibi ilçelerde Yıldırım seçmeni daha sadık kalmıştı. Bu ilçelerde oy kaybı %5’ten düşüktü.
Bölgelere göre oy kırılımları değerlendirildiğinde, seküler hayat tarzının güçlü olduğu Ege, Akdeniz ve Marmara öne çıkıyor. Güneydoğu’da Erdoğan’dan kopuş %20’ye yaklaşsa da kararsızlar daha fazla. Dindar ve muhafazakarların AK Parti seçmeninde ağırlığı oluşturduğu Doğu Anadolu, İç Anadolu ve İstanbul’da kopuş daha az.
Gelir Düzeyi ve Ekonomik Beklentiler
Ekonomik oy verme davranışında gelir düzeyinden çok, partizanlık ve ideolojiyle şekillenmeye açık olan ekonomik değerlendirmeler daha etkili. Nitekim gelir grupları arasında belirgin bir farklılaşma yok. Ayrıca iddiaların aksine, orta-üst sınıf Erdoğan seçmeninde kopuş az, aksine bu grupta Erdoğan’a destek en yüksek düzeyde.
Geleceğe dair ülke ekonomisi beklentileri kopuşları daha iyi yansıtıyor. Ülke ekonomisi gelecek yıl daha kötü olacak diyenlerin üçte biri artık Erdoğan’a oy vermeyeceğini söylüyor. Fakat bu grupta Erdoğan’ın %67’ye ulaşabilmesi, muhalefetin ekonomik sorunlar karşısında yeteri düzeyde ikna edici olamadığına işaret ediyor.
Cinsiyet
Erdoğan seçmenlerinde kopuş erkeklerde yüksek. Erkeklerin çalışma hayatına daha çok dahil olması ve krizden daha çok etkilenmesi buna zemin hazırlıyor. Ayrıca kadınlarda dindar yaşam tarzının daha görünür olması ve başörtüsü özgürlüğü konusunda Erdoğan’a duyulan minnettarlık kadınlarda desteğin daha güçlü olmasını beraberinde getiriyor. Muhalefetin dindar kadınların duyarlılıkları ve endişelerinin farkında olan ve bu grupla doğrudan temas kurabilen adaylarla sahneye çıkması, ülke genelinde %65’i başörtülü olan kadın seçmene ulaşmak için kilit bir öneme sahip.
Sonuç ve Öneriler
Erdoğan’dan uzaklaşan seçmenleri incelediğimizde; Erdoğan’ın artık kazanamayacağına ikna olanlar ve kazanmasını istemeyenler; sol ve merkez ideolojik pozisyonlarda konumlananlar, aileleri merkez sol ve Kürt siyasi hareketinin partilerine oy verenler, sosyal demokrat, laik, Atatürkçü ve özgürlükçü kimliğe sahip seçmenler, az dindarlar, ve ülke ekonomisi hakkında kötümser olanlar öne çıkıyor. Erkeklerde kopma daha fazla, bu durum kadınlarda hala dindar kimliğe dair endişelerin yaygın olduğuna işaret ediyor. Ek olarak gençlerde ve eğitimlilerde kopma birkaç puan yüksek olsa da belirgin bir fark yok. Hem ilerici hem de inançlara saygılı ve güven veren bir ortak aday profiliyle birlikte, halkın adalet, özgürlük ve ekonomik taleplerine eğilen ve gelecek vizyonu sunabilen ortak kampanya önem taşıyor.
Ayrıca ülke gündeminin mafya-siyaset ilişkisiyle sarsılmasına karşılık, muhalefetin mafyayı meşrulaştırmadan, iktidarı da mağdurlaştırmadan, hukuk devleti ve halkın refahını savunması şart. Son olarak Erdoğan seçmeninde güvenlik ve istikrar temasının hala önemli olduğunu, milli savunmaya dair projelerin sivil siyasetle uyumlu biçimde sürdürüleceğinin de altının çizilmesi gerekiyor.