Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Belçika Dışişleri, Avrupa İşleri, Dış Ticaret ve Federal Kültürel Kurumlar Bakanı Quintin ile Bakanlık’ta bir araya geldi. Baş başa görüşmenin ardından iki Bakan ortak basın toplantısı düzenledi.
Fidan, şöyle konuştu:
* Türkiye ve Belçika NATO üyesi, iki komşuluk ilişkisi iyi olan ülke. Dostluk ilişkileri var, uzun zamandır var. Aramızdaki ticari ilişkileri giderek daha da ilerliyor. Özellikle Türk yatırımcıların giderek daha fazla Belçika’ya yatırım yapıyor olmaları ikili ilişkilerimizde önemli bir adım. Diğer taraftan savunma sanayi ilişkilerinde de Belçika ile giderek daha fazla adım atmayı, Belçikalı firmalar ile Türk firmalar arasındaki ilişki pratiğini daha da artırmayı düşünüyoruz. Diğer taraftan Belçika’daki Türk toplumu Belçika toplumuna iyi entegre olmuş durumda. Ciddi katkı veren, iki ülke arasında köprü rolü oynayan bir toplum. Oradaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın durumu iyi durumda.
* Terörle mücadele konusunu da konuştuk. Özellikle PKK’nın, DHKP-C’nin ve FETÖ’nün Belçika’da kendilerine zemin bulması ve oradaki yerel hukuktan, politik sistemden istifade ederek bir suistimal alanı genişletmesi ve bu alanı Türkiye aleyhine kullanmasının önlenmesi konusundaki görüşlerimiz kendisine aktardım.
* Belçika’nın Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği destek, diğer taraftan özellikle Gümrük Birliği meselesi, vize serbestisi konusunda atılması gereken adımlar, AB’nin şu an içerisinde bulunduğu birtakım sorunlar, karar alma mekanizmaları, Türkiye ile olan üyelik ilişkisinin tarihi problemlerini de masaya yatırdık.
* Ukrayna’da bir ateşkesi, bir barışı hemen istiyoruz. 21’inci yüzyılda Avrupa’nın ortasında yüz binlerce insanın hayatına mal olan ve koskoca bir ülkeyi yerle bir eden bu savaşın bir an önce durmasını, bu savaşın yol açtığı göç, ekonomik krizler ve diğer krizlerin bir an önce Avrupa ve dünya genelinde sona ermesine ilgili düşüncelerimizi gündeme getirdik.
'Elimizden geleni yapmaya hazırız'
* Suriye konusunda aynı yerde duruyoruz. 50 yıllık Esad rejiminin, zulüm rejiminin bitmiş olması Suriye halkı için, bölgemiz için büyük bir mutluluk kaynağı. Umuyoruz, diliyoruz, bir an önce Suriye halkı kendi geleceğini büyük bir hızla inşa edecek. Bunun için uluslararası toplumun nitelikli desteğine ihtiyacı var. Türkiye gerek kendi imkanlarını gerek uluslararası toplumun imkanlarını mobilize etmede, seferber etmede elinden geleni yapmakta.
* Özellikle Suriye hükümetinin bu aşamada iç bütünlüğünü sağlarken, güvenliğini sağlarken, toprak bütünlüğünü, siyasal egemenliğini sağlarken aynı zamanda ülkenin yeniden inşası için gerekli olan ekonomik ve finansal araçların bir an önce sağlanması konusunda da görüş birliği içerisinde olduk. Bu konuda elimizden gelen her şeyi yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ettik.
Gazze’de devam eden soykırım, insanlığa karşı işlenen suçların sadece Gazze’deki Filistinlileri tehdit etmekle kalmadığı, aynı zamanda uluslararası sistemi AB başta olmak üzere inanılmaz derecede zor duruma düşürdüğü, bunun bir an önce son bulması gerektiği konusunda görüşlerimizi kendisine de ilettik.
Quintin: AB’nin genişlemesi liyakata dayalı bir süreç
Belçika Dışişleri Bakanı Quintin ise şunları kaydetti:
* Türkiye Belçika’nın önemli ortaklarından biri. Önemli bir Türk nüfusa ev sahipliği yapıyoruz. Türkiye ile Belçika arasındaki anlaşmanın 60’ıncı yılını kutladık.
* Türk toplumu çok kısa bir süre içerisinde Belçika sistemine çok iyi bir entegrasyon sağladı ve çok önemli pozisyonlarda bulunuyorlar. İşte bu nedenle diyaloğu korumak son derece önemli. İki ülke arasındaki diyaloğu her seviyede korumak çok önemli.
* İkili ticaretimiz 12 milyar euroya ulaştı. Türkiye, AB dışında bizim dördüncü ticari ortağımız, bu da son derece önemli. Ama ben bunu çok daha ileri seviyeye taşıyabileceğimize inanıyorum.
* Gümrük Birliği’nin güncellenmesi açısından Belçika’ya güvenebileceğinizden bahsettik. Aday ülke olarak bize güvenebilirsiniz. Bunun kolay olmadığını biliyoruz ve AB müktesebatı her gün gelişiyor. Ancak en başından bu yana Belçika’nın politikası son derece net oldu. AB’nin genişlemesinin liyakate dayalı bir süreç olduğunu biliyorum ve bu süreç bizim için son derece önemli.
'Dostlarınızı değiştirebilirsiniz ama komşularınızı değiştiremiyorsunuz'
* Suriyeliler için son derece önemli ve ümitli bir an. 50 yıllık bir süreç sona erdi ve en kötü günlerinin sona erdiğini düşünüyoruz. Buradaki cezaevlerini, toplu mezarları gördük. Suriye halkı için tarihi bir an ve bu görevin onlar için son derece önemli olduğunu görüyoruz, yeni hükümeti desteklemek istiyoruz. Geçtiğimiz hafta Orta Doğu Özel Temsilcimizi oraya yeni idareyle görüşmek için gönderdiğimde yeni hükümeti desteklemek istediğimizi onlara da ifade ettik.
* Onları desteklemeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Toprak bütünlüğünü, uluslararası hukuku desteklemeye hazır olduğumuzu, azınlıkları desteklemeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Her Suriyelinin yeni Suriye içinde kendisini güvende hissetmesini desteklemeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Türkiye’nin de bunu desteklediğini biliyoruz. Siz onları daha iyi biliyorsunuz, komşuları olarak onları daha iyi tanıyorsunuz. Dostlarınızı değiştirebilirsiniz ama komşularınızı değiştiremiyorsunuz. Onlara destek olmanızı biz de desteklemek isteriz.
* Türkiye’nin uzun yıllar boyunca çok fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yaptığını biliyoruz. Sizin mültecilerin geri dönüşünü desteklediğinizi de biliyoruz. Onların gönüllü olarak dönüşlerini de desteklemek istiyoruz. Suriye’nin yeniden inşası için de size destek vermeye devam edeceğiz.
* İsrail-Filistin konusunda pozisyonumuz en başından beri çok netti. Şiddetin sona ermesi, esirlerin serbest bırakılması, insani yardımların kesintisiz bir biçimde sunulması ve Gazze’deki şiddetin sona ermesi gerekiyor. Ondan sonra İsrail ile Filistin’in bir masada oturması ve iki devletli bir çözüm için konuşmasını sağlamamız gerekiyor. Bu kolay olmayacak ama son derece önemli olacak.
'Bu kamplar sonsuza kadar burada kalamaz'
Açıklamanın ardından iki Bakan, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Quintin, “Belçika Suriye’deki yabancı savaşçılarla ilgili Türkiye’nin nasıl bir rol oynamasını bekliyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:
* Suriye’nin kuzeydoğusundaki kamplardaki yabancı terörist savaşçılarla ilgili bir sorun bizim için milli güvenlik sorunu. Kampların güvenliğiyle ilgili güvence var ancak burada birlikte çalışmamız ve bu kamplarla ilgili bir çözüm bulunması gerekiyor. Bu kamplar sonsuza kadar burada kalamaz, birlikte çalışmamız gerekiyor. Nihayetinde Suriye hükümetinin bu konuya bir çözüm getirmesi gerekiyor ama aynı zamanda kapsayıcı bir hükümet olması gerekiyor.
'DEAŞ tutukluları ait oldukları ülkeler tarafından geri alınmalılar'
Bakan Fidan aynı soruya şu yanıtı verdi:
* Kamplarda ve hapishanelerde bulunan DEAŞ tutukluları konusunda Türkiye uzun yıllardır net bir pozisyon ortaya koymakta. Kamplarda ve hapishanelerde tutulan DEAŞ tutukluları ait oldukları ülkeler tarafından geri alınmalılar. Bunların belirsiz bir süre için tutulması, herhangi yargılama prosedürüne tabi tutulmaması ve geleceklerinin ne olduğuna dair herhangi bir planın olmaması bölgede büyük bir kriz kaynağına dönmüş durumda.
* Özellikle de DEAŞ tutuklularını orada tutmak için başka bir terör örgütünü getirip bu işte memur etmek uluslararası sistemin baş başa kaldığı büyük bir açmaz ve kriz. Türkiye olarak hem uluslararası sistemin baş başa kaldığı bu krizi en iyi şekilde çözmek hem Türkiye’nin güvenlik endişelerini ortadan kaldırmak hem de Suriye’deki ulusal bütünlüğü, toprak bütünlüğünü sağlamak, başta Kürtler olmak üzere yakın coğrafyada bulunanların güvenliğini sağlamak için tekliflerimiz hazır. Bir an önce Suriye hükümetinin kampların ve hapishanelerin güvenliğini devralıp, olmazsa Türkiye’nin de bu konuda elinden gelen desteği vermeye hazırdır.
* Özellikle PKK saflarında bulunan ülkenin birliğine, bütünlüğüne karşı duran, sadece Suriye’nin birliğine ve bütünlüğüne karşı durmakla kalmayıp Türkiye’nin ve çevre ülkelerin de birliğini bütünlüğünü tehdit altına alan unsurların da bir an önce ülkeyi terk etmelerini istiyoruz.
'Türkiye diğerlerinin de olduğu gibi bunların da hamisidir, koruyucusudur'
Bakan Fidan Suriye’de azınlıkların hedef alındığına dair haberlerle ilgili soruya şöyle yanıt verdi:
* Bir konuyu kimin yaptığına ve kime yapıldığına değil, ne yapıldığına ve nasıl yapıldığına bakıyoruz. Nasıl Esad rejiminin zulmü esnasında milyonlarca Sünni, Arap yerlerinden terk edildiler, bunların içinde Kürtler de var, başka ülkelere gitmek zorunda kaldılar, Türkiye bu zulüm karşısında kendisine sığınan mültecileri kabul etmekte tereddüt göstermedi, onların derdiyle dertlenmekte, Suriye’nin geleceğinde onların da huzur içinde yaşayacağı bir ortam bulmasında adım atmada nasıl tereddüt etmediyse bu yeni dönemde kendisini sıkıntıda ve endişede hisseden Suriye’de çoğunluk veya azınlık varsa, kim olursa olsun, Nusayriler olur, Aleviler olur, Yezidiler olur, Hristiyanlar olur kimler olursa olsun Türkiye diğerlerinin de olduğu gibi bunların da hamisidir, koruyucusudur.
* Bunların Suriye’de başına bela gelmemesi için her türlü girişimde bulunuyoruz. Suriye’nin yeni yönetimi de fevkalade hassas. İnşallah hiçbir şey olmaz. Ama olması durumunda Cumhurbaşkanımız bu konuda son derece hassas, prensipleri belli, kim zulme uğrarsa biz zulme uğrayan ile gerekli dayanışma içerisinde bulunuruz.
'Uluslararası Adalet Divanı’nın kararına uyacağız'
Belçika Dışişleri Bakanı Quintin ise, Gazze’de yaşanan soykırım konusunda Belçika’nın değerlendirmesi ve “Uluslararası Adalet Divanı’ındaki (UAD) davaya taraf olmayı planlıyor musunuz? Netanyahu hakkındaki yakalama kararının gereğini yerine getirecek misiniz? Filistin devletini tanımanız ihtimali söz konusuydu. Bu hususta bir adım atılacak mı” sorularını şöyle yanıtladı:
* Uluslararası hukuk Belçika için son derece önemli. Öncelikle ilkesel olarak önemli ama aynı zamanda orta ölçekli bir ülkeyiz. Biz bir süper güç veya nükleer güç değiliz. Dolayısıyla uluslararası düzene ihtiyacımız var ve uluslararası düzen bizim için güvenli olmamız açısından önemli. Biz uluslararası hukukun ve UAD’nin kararlarına uymak durumundayız. UAD’nin kararlarına uyuyoruz. UAD’nin ne olduğunu bekliyoruz ve karar verildikten sonra uyacağız.
* Filistin devletini öncelikle koşulların yerine geldiğinden emin olduğumuz zaman ve bunun bir etkisi olduğunu düşündüğümüz zaman tanıyacağız.