Dışişleri Bakanı Fidan, Suriye’deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Şeybani ile Bakanlık’ta bir araya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Fidan şöyle konuştu:
* Kıymetli meslektaşım ve heyetiyle beraber Dışişleri Bakanlığımızda Milli Savunma Bakanımız sayın Yaşar Güler’in, MİT Başkanımız sayın İbrahim Kalın’ın katılımlarıyla bir uzun çalışma toplantısı yaptık. Suriye’deki güvenlik durumunu ele aldık. Ülkede istikrarın tam olarak tesisi için atılması gereken adımlar üzerinde durduk. Siyasi, ekonomik ve insani meseleleri değerlendirdik. Türkiye olarak Suriye’ye her alanda destek sağlamaya hazır olduğumuzu ifade ettik.
'Suriye bir işbirliği alanı'
* Esad rejiminin devrilmesinin üzerinden 1 ayı aşkın zaman geçti. Suriye’de yeni bir sayfa açıldı. Bu fırsatın Suriye’deki yeni yönetim ve uluslararası toplum tarafından doğru kullanılması gerekiyor. Bu kapsamda Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde kapsayıcı bir siyasi süreç tesis edilmesi büyük önem taşıyor. Suriye’deki tüm grupların artık kucaklaşma zamanı gelmiştir. Yeni yönetimin kapsayıcı bir anlayışla hareket etmesi memnuniyet vericidir. Türkiye olarak Ulusal Diyalog Konferansı’nın Suriye’deki tüm bileşenlerin iradesini yansıtmasına yönelik çabalarını destekliyoruz. Bu tarihi dönüm noktasında uluslararası topluma düşen görev Suriye’ye her türlü desteği sağlamaktır. Suriye halkının kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı olmalıyız. Suriye’yi bir rekabet alanı değil, bir işbirliği alanı olarak görmeliyiz.
'Türkiye tecrübelerini aktarmaya hazır'
* Yaptırımların kaldırılması için yoğun bir diplomatik çaba devam etmekte. Bunun neticesinde Amerika’nın yaptırımlara kısmi muafiyet getirilmesi mümkün oldu. AB’nin de yaptırımlara muafiyet sağlaması konusunda bir çalışma yürüttüğünü anlıyoruz. Temel kamu ve altyapı hizmetlerinin verilebilmesi için yaptırımların kaldırılması gerekiyor. Yaptırımların kalkması halinde ülkenin normalleşmesi hızlanacak, milyonlarca Suriyelinin ülkelerine geri dönmesini mümkün kılacak koşullar yaratılacaktır. Suriye’nin DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele kapasitesi artacaktır. Uluslararası toplum devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması ve kapasite inşası alanında da Suriye’ye destek olabilir. Biz Türkiye olarak bu konulardaki tecrübelerimizi aktarmaya hazırız.
'Halep Başkonsolosluğu 20 Ocak günü faaliyete geçecek'
* 12 yıllık aranın ardından geçen ay Şam Büyükelçiliğimizi açtık. Halep Başkonsolosluğumuz da 20 Ocak günü faaliyete geçecek. THY uçuşlarına da yakında başlanacağını göreceğiz.
IŞİD vurgusu
* Esad rejimi Suriye'de senelerce terör örgütlerine ev sahipliği yaptı, terör ihraç etti. Yeni Suriye'de PKK, YPG, DEAŞ gibi terör örgütlerine yer yok. Yeni yönetimin terörle mücadele konusundaki azminden memnuniyet duyuyoruz. Terör örgütleriyle mücadele alanında üçüncü ülkelerle iş birliği konusunda önemli bir tecrübemiz var. Yeni Suriye yönetimiyle de benzer bir iş birliği tesis etmek istiyoruz. İstihbarat paylaşımından askeri kabiliyet geliştirmeye bu alandaki imkanlarımızı kullanmaya hazırız. Aynı şekilde DEAŞ ile mücadele konusunda operasyonel destek sağlamaya hazır olduğumuzu kendilerine ve komşu ülkelere ifade ettik.
* DEAŞ kamplarının ve cezaevleri konusunda yeni yönetime gereken yardımı yapmaya hazırız. Bölgenin geleceğinde teröre yer yoktur. Suriye’nin parçalanmasına asla rıza göstermeyeceğiz. Bölge yeteri kadar savaşlardan çekti. Zaman artık terörden ve silahtan, şiddetten arınma zamanı. Zaman barış, dayanışma, kardeşlik, kalkınma ve refah zamanı. Bu konuda Türkiye imkan ve kabiliyetleriyle gerekli adımları süratle atmaya muktedirdir.
Şeybani: Suriye halkının birliğe ihtiyacı var
Suriye topraklarının bütünlüğüne dikkat çeken Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani ise şunları kaydetti:
* Suriye ve Türkiye kardeşlik üzerine yeni bir tarih yazdılar. Bölgedeki istikrarın korunması için bu tarihi kurdular. Bu ilişkileri her zaman desteklemeye devam edeceğiz. Suriye halkı diktatörlüğe karşı olduğunu ispat etti. Dolayısıyla biz de ülkeyi yeniden imar etmek için bir araya geldik. Bütün halklarının hakları ve bölgeyle ve dünyayla entegre bir ülke olacağını ve stratejik rolünü tekrar oynaması için var gücümüzle çalışacağız. Önceki durum Suriye halkının yararına değildi. Yeniden ülke kurmaya çalışıyoruz.
* Suriye halkının birliğe ihtiyacı var. Etnik veya toplumsal çatışmalardan uzak bir şekilde Suriye kimliğini bölgesiyle ve dünyaya ellerini açmaktadır ve herkesi kucaklamaya hazırdır. Suriye halkının yaralarını sarmaya çalışıyoruz. İstiyoruz ki herkesin onuru yerine gelsin, herkes özgürlüğüne kavuşsun. Toprak birliğimiz çok önemli. Bütün topraklarımızın aynı çatı altında merkezi hükümete bağlı olmasını istiyoruz.
* Ülkemizin toprak birliği çok önemli. Yeni yönetim Suriye topraklarının Türkiye’ye ve Türk halkına tehdit olmaktan çıkarılması gerektiğine inanmaktadır. Türkiye’ye şükranlarımızı takdim etmek istiyoruz. Çünkü yeni yönetime inanmaktadır. Türkiye özellikle Suriye’nin kuzeydoğu bölgelerine önem vermektedir ve bu bölgenin de merkezi hükümetin çatısı altında olmasını istemektedir.
'Her şey ilk etapta mükemmel olmayacak'
Ortak açıklamanın ardından iki Bakan gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye-Suriye arasındaki iş birliği ile terörle mücadeleye ilişkin soru üzerine Fidan şu yanıtı verdi:
* Savunmada, güvenlikte, terörle mücadelede, tarım, sağlık, enerji, ulaştırma gibi birçok alanda atılması gereken adımlar var. Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle oluşturulan bir koordinasyon mekanizması var. Kendi içimizde hazırlıklarımızı yaptık, uluslararası aktörlerle görüşüyoruz, değerli meslektaşımla görüşüyoruz. Şurada 1 aydan biraz fazla oldu. Suriye’nin yeni devletinin kendisini yeniden inşa etmesi, özellikle bürokratik organları ve uluslararası muhataplık düzeyine çıkması biraz zaman alacak.
* Her şey ilk etapta mükemmel olmayacak. Büyük bir yıkımla baş başa kalmış bir devlet var. Milyonlarca insan yerinden edilmiş durumda. Onların geri dönmesiyle başlayacak bir ekonomik ve sosyal hayat var. Zaman içinde hayata geçmesini umuyoruz.
* DEAŞ ile mücadele konusunda neler yapılması gerekiyor, o konuda kendileriyle görüş alışverişinde bulunduk. İstihbarat paylaşımına, operasyonel iş birliğine muhakkak ihtiyaç var. YPG konusu kendilerinin çok yakından ilgilendiği bir husus. O konuda da görüşlerimizi karşılıklı paylaştık.
'Kuzeydoğu tekrar merkezi hükümetin egemenliğine girmeli'
Şeybani, Suriye’deki terör örgütleri ile El Hol kampları ile ilgili soru üzerine, "14 yıl içerisinde gruplar vardı. Biz Şam’a geçtikten ve Suriye’yi kurtardıktan sonra bu varlıkların olmasına gerek yok artık. Biz her zaman olduğu gibi şunu taahhüt ediyoruz. Suriye hiçbir şekilde, hiçbir ülkeye özellikle komşu ülkemize tehdit teşkil etmemesi gerekmektedir. Demokratik Suriye Güçleri de Suriye’nin kuzeydoğusunda yer almaktadır. Biz istiyoruz ki bölgenin tekrar merkezi hükümetin egemenliğine girmesini ve Arap kimliğinin tekrar iade edilmesi için çalışmaktayız" ifadelerini kullandı.
Suriye’de yapılacak Ulusal Diyalog Konferansı’na dair soruyu Şeybani, "Suriye halkının geleceğinin belirlenmesi ve bir askeri gücün çıkıp da Şam’ı işgal etmesini istemedik. Dolayısıyla istiyoruz ki Suriye’nin bütün kesimlerinin uyum içerisinde kabul edebileceği bir diyalog yapılsın. Suriye halkından bin 200 temsilcinin Konferans’a katılması söz konusu olacak. Yeni bir deneyim olacak bizim için. İlk defa Suriyeliler kendi gelecekleri konusunda oturup konuşacaklar" ifadeleriyle yanıtladı.
'Ateşkesin yakın zamanda resmi ilanını duyacağız'
İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesteki son durum ve ateşkesin kalıcı olması için yapılması gerekenlere dair, "İnşallah yakın zamanda bunun resmi olarak ilanını duyacağız" diyen Fidan, şu değerlendirmeyi yaptı:
* Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince destek verdik. Çünkü oradaki soykırımın, zulmün, açlığın, sefaletin bir an önce durması gerekiyor. Bu sadece insanlık dramı, suçu değil aynı zamanda bölgemizin tamamını ateşe atan bir olay. Bunun durması tabii ki önemli bir adım. Bundan sonra yaraların sarılması gerekiyor. İnsani yardımların bir an önce başlaması, yerinden edilmiş ve şu anda köşelere sıkıştırılmış 2 milyona yakın insanı yıkılmış da olsa evlerine, arazilerine dönmesi gerekiyor. Katliamın durması gerekiyor. Bu konuda atılacak her türlü adımı Türkiye olarak biz destekliyoruz.
* 50 bine yakın insan, çoğunluğu kadın ve çocuk katledildi. İnsanlığın onuru çiğnendi. Batılıların yıllardır biriktirdikleri ne kadar meşruluk, ahlaki üstünlük, erdem gibi alanlar varsa hepsi yerle bir oldu. Dünya daha belirsiz, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hâle döndü. Sadece İsrail askeri hedeflerine ulaşabilsin diye. Buna karşı verilen her türlü mücadele erdemlidir. Türkiye’nin bu noktadaki duruşu insanlığın ortak değerleri adına yapılmış bir duruş oldu. Kendi ideolojik duruşumu değil, insanlığın ortak değerleri adına oldu.
* Bu duruşu sürdürmeye devam edeceğiz. Hedefimiz iki devletli bir çözümle bölgeye barış gelmesi. İsraillilerin, Arapların, bölge halkının barış içerisinde, huzur içerisinde yaşaması.