Neredeyse hiç kimse bir kadın neden bu kadar zayıf olmak zorunda hissediyor, üzerindeki baskı neden kaynaklanıyor, yanlış olan aslında bu kısım diye düşünmedi.Ancak bunca yıldır kadınların üzerindeki “ideal” görüntü baskısından hiç kimse ruhsal sorunlar ya da yeme bozukluğu yaşamamış, hatta hayatını kaybetmemiş gibi, haber dilinde Samsonova’nın bitkisel beslenmesi öne çıkarıldı. Esasında Samsonova son birkaç yıldır sadece belli meyveleri yiyormuş. Veganlığın bu olmadığını zaten biliyoruz. Ayrıca et yiyen bir birey de yeme bozukluğu yaşayabilir. Yedikleri yine sadece et olursa bu yemek bozukluğu bağımsız sağlıksız bir diyettir. Sadece çiğ sebze meyve diyeti uygulayanların sağlıksız olacağını pek düşünmesem de habere konu olan kişi ne yediğinden bağımsız çok az ve yetersiz yiyormuş. Maalesef ölüm nedeni de bu. Ama bir türcü topluluk var. Seslerini duyurma imkanları çok. Hayvanların yaşam hakkını savunan, inanan herkesi, hayvansever olsun, vejeteryan ya da vegan olsun, platformlarında ayrımcı bir dille sunuyorlar. Bu haberde neredeyse her mecrada Samsonova’nın sağlıksız beslendiğine değil vegan beslenmenin sağlıksız olduğuna dair algı oluşturacak cümlelerle yer aldı. İnanın çok fazla sayıda kişi vegan beslenirsen işte böyle sağlıksız olursun, ölüme kadar yolu var bunun mesajını aldı o haberlerden. Neredeyse hiç kimse bir kadın neden bu kadar zayıf olmak zorunda hissediyor, üzerindeki baskı neden kaynaklanıyor, yanlış olan aslında bu kısım diye düşünmedi. Aslında sürekli maruz kaldığımız, belki gözümüzden kaçabilen bu ayrıntılarla zihinlerde algılar inşa edilmeye çalışılıyor. Haber ve haberi yapılanın saf gerçeği her zaman birbiriyle örtüşmüyor. Chomsky de medyayı gerçeği manipüle eden bir araç olarak tanımlamış zaten. Herkese farkındalık dilerim.
Haber dili
Aslında sürekli maruz kaldığımız, belki gözümüzden kaçabilen bu ayrıntılarla zihinlerde algılar inşa edilmeye çalışılıyor. Haber ve haberi yapılanın saf gerçeği her zaman birbiriyle örtüşmüyor. Chomsky de medyayı gerçeği manipüle eden bir araç olarak tanımlamış zaten.
Medyanın ne kadar büyük bir gücü olduğunu hepimiz biliyoruz. Teknolojik olarak geldiğimiz noktada her saniye iletişim araçlarına erişir durumdayız ve her saniye bir propagandanın hedefi olabiliyoruz. Bunu sadece doğrudan pazarlama faaliyetlerine maruz kalmak olarak düşünmeyin ama. Bir ürün için satın alma kararınızı manipüle etmek belki de en masum olanıdır.
Ben haber diline dikkat çekmek istiyorum aslında. Kelimelerin gücüne. Zaman içinde maruz kaldıkça biriken, oluşan, şekillendirilmek istenen yargılar var.
Örneğin bir haber sunulurken konu olan kişilerin neden cinsiyeti belirtilir? Bazen bu haber değeri taşıyabilir elbet. Çoğu durumda ise aslında haberin içeriğinde mağdur, suçlu her kimse algımızı değiştirmemesi gereken bir bilgi değil midir?
Daha da netleşmesi için yakın zamanda gerçekleşmiş bir olayla açıklamaya çalışayım. Ankara’da bir veteriner saldırıya uğradı. Kedisi tedavi görürken hayatını kaybetmiş bir şahıs hekimin muayenehanesini arkadaşları ile adeta bastı ve tedaviyi yapan hekimi darp etti. Doktorlara, veterinerlere karşı olan saldırı haberlerinden biri daha. Bu zaten başlı başına kanayan bir yarası ülkenin. Eskiden önünde saygıdan neredeyse ceket iliklenirmiş hekimlerin. Ancak vurgulamak istediğim yine başka bir acı taraf. Birkaç haber sitesi hariç tüm yayınlarda bu saldırıyı gerçekleştiren kişinin bir trans birey olduğu üzerine basa basa belirtildi. Hatta yaptığı eylemi kınamak yerine cinsel kimliği üzerinden yazı diliyle bu kişi de bir nevi darp edildi. Olaylarda tarafları cinsel kimliğinden bağımsız olarak suçlu, cinsel kimliğinden bağımsız olarak mağdur olarak tanımlayamadıkça ulaşmak istediğimiz medeniyet anca bir hayal. Olayı, saldırıyı yapan kişinin kim olduğundan bağımsız olarak kınamalıyız. Yani yapan kişi “cis” bir kadın olsa daha mı az suçlu olacaktı bu haber metinlerini yazanların ya da okuyanların gözünde?
Bir başka örnek yine benim de çok hassasiyetle yaklaştığım bir konu hakkında olacak. Türcülük üzerinden dallanıp budaklanan, veganlığın, bitkisel beslenmenin, dünyaya ve insan dışındaki hayata da saygısı olanların anti propagandalarını yapanlar ve bunlara bilerek bilmeyerek alet olanlara bir örnek. Birkaç gün öncesine kadar adını hiç duymadığım, maalesef hayatını kaybettikten sonra tanıdığım Zhanna Samsonova hakkında yapılan haberlere de denk gelmişsinizdir. Çocukluğum ve gençliğim boyunca kilo problemi hiç yaşamamıştım. Ama kadınlar üzerinde olan güzel, fit, her daim genç ve enerjik olma baskısı benim zamanımda bile çocuk yaşlardaki hemcinslerimi dahi etkiliyordu. Çevremde bu sebeple yeme bozukluğu yaşayan arkadaşlarım da olmuştu. Yemek yedikten sonra yediklerini kendi isteği ile çıkarmak çok yaygındı. Anoreksiya da anne babaların korkulu rüyası idi. Yemek yemeyi reddetmek ya da çok az yemek, ne kadar zayıf olsa dahi görüntüsünden memnun olmamak, sürekli daha da zayıflamak. Hem fiziksel hem ruh sağlığının çığ gibi tepetaklak yuvarlandığı çok zor bir hastalık. İşte Samsonova anoreksiyadan öldü.