Kimseye, hiçbir şeye “hayallerini yaşatacak” emeği vermemek: sadece kendi hırsını yaşamak ve başkalarının hayallerini, ideallerini engellemek. Yeter ki, o “prens(es) olmak. Önce hayallerimizi faili meçhul kıldılar; sonra gerisi geldi.
Loading...
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Haziran 2022’deki Ankara ziyareti, son dönemlerde Türkiye’de üzerine en çok konuşulan dış ilişkiler temaslarından biri olmuştu. Bu ziyaretin bu denli gündem olmasının ardında, sadece Ankara’nın arasının yıllardır bozuk olduğu bir ülke ile arasını düzeltmesi yatmıyordu. “MBS”, yani Prens Muhammed bin Selman’ın kendisinin de son derece tartışmalı bir lider olması, “gündem” yaratmasından çok daha etkiliydi.
Aynı “mesele”, ABD Başkanı Joe Biden’ın da başına geldi: seçilmeden önce, Suudi Arabistan’ı “parya ülke” haline dönüştüreceğini iddia eden Biden, MBS ile Cidde’deki kraliyet sarayı Selâm’da bir araya geldi. Yumruk tokuşturdu.
Washington Post yazarı, MBS muhalifi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın vahşice İstanbul’da öldürülmesi ile sorumlu tuttuğu Veliaht Prensin böylece ayağına gitmiş oldu ABD Başkanı…
Joe Biden’ın, Suudi Arabistan ziyareti herşeyden önce bir “iç politika” gezisi idi.
Her ne kadar Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, Kremlin’in canını yaksa da dünya ekonomisi geneli ve ABD de, böylesi kritik bir savaşın payına düşen bedelini ödüyor.
ABD’de, enflasyon verileri son 40 yılın en yüksek seviyesinde: Haziran 2022 için açıklanan %9 rakamı, Türkiye gibi yüksek enflasyonda dünya birinciliğine oynayan bir ülke için “minicik” gelebilir. Ama, Amerika’dan bakılınca gerçekten de “şoke edici”.
Dahası; Donald Trump’ın başkanlığı döneminde 1 dolar seviyesinde seyreden benzinin litre fiyatları, 4 doları aşıyor. Karayolları ve arabalar, yani işin esasında fosil yakıtlar bağımlılığı diyelim; ABD için benzin fiyatlarının böyle uçması gerçekten de ciddi bir bunalım. Doların yükselişinin Türkiye’de ekonominin “turnosol kâğıdı izlenmesi” misali; ABD için de benzin fiyatları gibi göstergeler kritik.
“Realiteler”, dış politika rotasında tamamen Çin’in dünyanın bir numaralı gücü olmasını engellemeye veya daha doğrusu; Washington’un yerini Pekin’in almasına odaklamaya çalışan ABD’nin, bir kez daha Ortadoğu’ya “dönmesine” neden oldu.
Diğer bir deyişle, ABD için; “hayaller Asya Pasifik, gerçekler Ortadoğu”.
Ve bu durumda, küresel iklim krizinin başlıca sorumlusu fosil yakıt tüketimine bağımlılığın büyük payı var.
“Yeşil dönüşüm”; siyasi kubbede bir hoş sada olarak kaldıkça da Ortadoğu-daha doğrusu, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan gibi ülkeler “oyun kurucu” rolünü üstlenmeye devam edecek.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Kremlin’i cezalandırmak için ekonomik yaptırımları öncelediyse de savaş sürüp gidiyor, Rus güçlerini durdurmak için yetecek derecede geniş çaplı askeri destek de Ukrayna’ya verilmiyor.
Yaz vakti Rusya’nın fosil yakıtlarına ihtiyaç azken ve daha başlangıcından 4 ay sonra az az acısı çıkmaya başlayan Ukrayna Savaşı’nın, dünyaya geçirdiği dişleri 2022-2023 sonbahar/kış kreasyonları olarak hissedeceğiz. Tüm dünya olarak. Ekonominin zaten savsak savsak, günü kurtarmak için; bir “devlet aklıyla” değil, iktidardakinin talanı biçiminde yönetildiği ülkelerde daha da derinden hissedeceğiz o dişleri.
Bilemiyorum; bunları yazarken, “hayallerinin tatilini yapabileceğin…” gibi bir reklam duydum arka planda…Çalışan insanların; o hayalleri gerçekleştirmek için emek verenlerin gözlerine bile bakamaz ve/veya o hayaller dışındaki herkesin gerçeğine gözleri çevirince, acı çekerken; ne hayali? Olsa olsa, kaçışlar olabilir anlık.
“Günümüz Prensi” Muhammed bin Selman, tek marifeti doğru yerde doğru zamanda olup da her türlü olası alternatifini ortadan kaldırmak için her yolu mübah görüp, bundan da “muzaffer çıkmak” olan bir “rol model”.
“Cinayet mi? En beterinin emrini verip sonra, eleştirenlere tükürdüğünü yalatırız.
Çünkü, yeterince para ve güç herşeyi çözer”.
Counter Strike oynayan ve eşine şiddet uyguladığı da iddia edilen neredeyse Z Kuşağı gencecik Veliaht Prens’in karşısında ABD Başkanı Joe Biden, Kaşıkçı cinayetini gündeme getirdiğini söyledi.
“Günümüz Prensi” Muhammed bin Selman, tek marifeti doğru yerde doğru zamanda olup da her türlü olası alternatifini ortadan kaldırmak için her yolu mübah görüp, bundan da “muzaffer çıkmak” olan bir “rol model”.
MBS de-yaklaşık 50 yıl; yarım asır yaş farkı olan Biden’a karşı sessiz kalmadı: “Irak’taki Ebu Gureyb Hapishanesi; İsrail tarafından öldürülen El Cezire kıdemli muhabiri Şirin Ebu Akile ne olacak” diye yanıt verdi.
ABD Başkanı olarak Biden, böyle “sakin” eleştirilere maruz kaldığı için memnun olmalıydı aslında: Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, daha haftalar önce Veliaht Prens MBS ile görüşmesinde “Kaşıkçı Cinayeti”ni telaffuz ettiği için, “yüksek ses ile müdahaleye”-yani basbayağı bağırılarak azarlanmanın muhattabı olmuştu.
“Demokrasi, karanlıkta ölür” sloganı ile yaşayan Washington Post, tabii ki; Biden’ın neden Suudi Arabistan’ı ziyareti ile ilgili kendi mantığı ve açıklamalarını içeren yazısına “özgür düşünce” gereği yer ayırdı. Biden’a eleştirilerini de her türlü kademesinde dillendirerek…
İronik ve çok da acı biçimde, Ortadoğu’nun fosil yakıt mirası lanetiyle batık kaderinde “günümüzün Makyavelist Prensi” MBS de kendi “One Minute” kaderine başladı.
Liyakatin üstünlüğü, emeğin karşılığı, adalet ve eşitliğin önceliği…
Ya da…
Tesadüfen “veliaht” doğup her yaptığının mübah görülmesi; günümüzün prens veya prensesi görülmek mi? Cinayetin tetikçisi olmak, eşine şiddet uygulamak, sadece “doğru yerde doğduğu” için ve güç sahiplerini istediği gibi manipüle ettiği için “günümüzün kazanını” olmak…
Günümüzün prens/prensesleri…
Kimseye, hiçbir şeye “hayallerini yaşatacak” emeği vermemek: sadece kendi hırsını yaşamak ve başkalarının hayallerini, ideallerini engellemek…
Yeter ki, o “prens(es) olmak.
Önce hayallerimizi faili meçhul kıldılar; sonra gerisi geldi.
Hayaller süper kahramanlar, gerçekler MBS…
Tepside sunulan gerçek hayal, yeşil dönüşüm.
Tokuşulan ne belli değil.