Gül Ağacı Sokağı’nın bombacıları  

Abone Ol
9 Ağustos 1982Marais, Paris… Semtin en ünlü restoranlarından birisi olan Jo Goldenberg”in kapısından içeriye bir el bombası atılıyor, arkasından mekâna giren iki militan makineli tüfeklerle önüne gelene ateş açıyor.   9 Ağustos 1982…Marais, Paris…Semtin en ünlü restoranlarından birisi olan “Jo Goldenberg”in kapısından içeriye bir el bombası atılıyor, arkasından mekâna giren iki militan makineli tüfeklerle önüne gelene ateş açıyor.  İkisi Amerikalı altı kişi hayatını kaybediyor, yirmi iki kişi yaralanıyor. Sorumlular bir türlü bulunamıyor. Bu hafta Fransa tarihinin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Yahudilere yönelik yapılan en önemli eylemi olan Jo Goldenberg saldırısını ve ardındaki hukuk skandalını konuşalım isterim. HEMŞEHRİMİZ JOSEPH GOLDENBERG Joseph Goldenberg 10 çocuklu bir ailenin oğlu olarak Paris’te Marais semtindeki sinagogun yakınında bir evde dünyaya gözlerini açtı. Büyükbabası Nahum Goldenberg ve onun çocukları henüz Jo doğmadan kısa bir süre önce Türkiye’den Fransa’ya göç etmişlerdi.  Aslında bir kasap olan Nahum, Paris’e gelir gelmez bir şarküteri açtı ve bu dükkânı uzun yıllar ayakta tutmayı başardı. Fakat Nazilerin ülkeyi işgalinden sonra, Nahum ve dört çocuğu sınırdışı edildiler ve maalesef Auschwitz’te hayatlarını kaybettiler. Holokost’ta tüm ailesini yitiren Jo, hayata tutundu ve savaş sonrasında bir restoran açmaya karar verdi ve kısa sürede restoran ünlendi. Birçok ünlü siyasetçi, sanatçı ve iş adamının uğrak yeri hâline gelen restoranın yemekleri o kadar meşhur oldu ki, yazar ve fotoğrafçı Slyvie Jouffa Goldenberg’in yemek tarifleri üzerine bir kitap kaleme aldı. New York Post’ta restoranla ilgili olarak ünlü Marais semtinin turist çekim merkezi diye yazılmış. Hatta filmlerini TRT’nin bir zamanlar çokça yayınladığı ünlü Fransız aktör Louis de Funès’nin Haham Jacob’un Çılgın Maceraları filmi 1973’te burada çekildi. Ancak 1982 yılındaki terör saldırısından sonra Goldenberg’in restoranı el değiştirdi. Restoranın yeni sahiplerinin pek başarılı oldukları söylenemez. Nitekim 2006 yılında hijyen problemi ve borç sorunu yüzünden kapatılmasına karar verildi. Bir süre bir mağazaya kiralanan mekânın şimdilerde hâlâ boş olduğu söyleniyor. Bu seneye kadar yeni bir gelişme olmadığını okudum. Paris’in ikonik bir mekanını daha dünyadan silen Filistinli kardeşlerimizi tebrik ediyorum. İyi ve güzel hiçbir şey bırakmayın kardeşim. OLAY NASIL OLDU? Gelelim olayın detaylarına. Restoran Parisli Yahudilerin yüzlerce yıldır yaşadıkları tarihi bir mahallede bulunuyordu. Bu şehri biraz tanıyan herkesin bilebileceği bir bilgi. Saldırının yaşandığı yıllarda yine klasik “Filistin davası” hikayesi doludizgin sürüyordu. Özellikle o dönemde bu “mücadeleyi” sol örgütler üstlenmekteydi. Saldırıyı gerçekleştiren Ebu Nidal Örgütü’nü Filistin Kurtuluş Örgütünden ayrılanlar kurmuştur. 9 Ağustos günü mekânı basan iki militan restoranda yemek yiyenlere rastgele ateş açmış ve altı kişi hayatını kaybetmiş, yirmi iki kişi de yaralanmıştır. Ölenlerden ikisi Amerikalıdır. Chicago Tarih Derneği’nde küratör olarak çalışan Ann Van Zanten ve Grace Cutler. Van Zanten’in eşi Northwestern Üniversitesi’nde tarih profesörü olan David de olaydan ağır yaralı olarak kurtulmuştur. Saldırıda hayatını kaybeden diğer dört kişinin ismi ise şöyle: Muhammed Benemmau, André Hezkia Niego, Denise Guerche Rossignol ve Georges Demeter. Bugün olayın olduğu yerde hatıralarını yaşatmak için bir plakada isimleri yer almaktadır.
Saldırıdan çok kısa bir süre sonra polis olay yerine gelmiş fakat saldırganlar kaçmayı başarmıştır. Olaydan sonra İsrail karşıtı birçok eylemin faili olan sol örgüt Action Directe bu saldırıyla hiçbir bağlantısının olmadığını ilân etmiştir.
SKANDAL 1 Saldırıdan çok kısa bir süre sonra polis olay yerine gelmiş fakat saldırganlar kaçmayı başarmıştır. Olaydan sonra İsrail karşıtı birçok eylemin faili olan sol örgüt Action Directe bu saldırıyla hiçbir bağlantısının olmadığını ilân etmiştir. Bu tip terör eylemleri üzerine çalışan deneyimli savcı Jean Louis Bruguière olayın Filistinli grupları işaret ettiğine kanaat getirmiştir. Ancak bir türlü kanıtlayamamıştır. Görgü tanıklarının ifadelerinde verdikleri pek çok detay ve çizilen robot resimlere rağmen saldırganları teşhis etmek mümkün olmamıştır. Paris’in ortasında böyle bir eylem gerçekleştirmek düpedüz bir çılgınlık olmasına rağmen işin en skandal tarafı militanların elini kolunu sallayarak çıkıp gitmeyi başarmalarıdır. Burada polisin ve Fransız makamlarının beceriksizliği şaşırtmıştır. Savcı, işin içinden bir türlü çıkmayı başaramamıştır. Bu eylemi gerçekleştirmesi en mantıklı grup Filistinlilerdir. Fakat eldeki kanıtları Filistinli örgütlerle ilişkilendirmek mümkün olamamıştır. Bu arada işin içine siyasi hırslar girince ikinci bir skandal daha patlamıştır. VINCENNESLI İRLANDALILAR Joe Goldenberg restoranındaki saldırının ardından başlayan soruşturma esnasında, üç İrlandalı tutuklanmıştır. İrlanda Cumhuriyetçi Sosyalist Partisi (IRSP) üyesi ve bunun silahlı kanadı İrlanda Ulusal Kurtuluş Ordusu (INLA) ile de ilişkili olduğu bilinen Stephen King, Michael Plunkett ve kız arkadaşı Mary Reid yaşadıkları Vincennes semtinde göz altına alındı. Bunun üzerine dönemin Cumhurbaşkanı François Mitterand bir terör eyleminin daha aydınlatılmasından duyduğu sevinci yansıtır şekilde, “uluslararası terör karşısında büyük bir zafer kazanıldığı” açıklamasını yaptı. Ancak kısa bir süre sonra, basının olayın üzerine gitmesiyle müthiş bir siyasi skandal ortaya çıktı. Mitterand ülkede büyük tepki çeken bu saldırıdan siyaseten bir başarı hikayesi çıkarmak hırsıyla yanıp tutuşuyordu. Böylece soruşturmayla özel olarak ilgilenmeleri için terörle mücadele masasından bir grup gizli polis görevlendirildi. Fakat bu polislerin tutuklanan İrlandalıların evine silahları ve kanıtları bizzat yerleştirdikleri anlaşıldı. Aynı zamanda polisler savcıya yalan beyanda bulunduklarını da itiraf ettiler. Basında özellikle Le Monde’da çıkan haberlere göre, hükümet de İrlandalıların masum olduğunu kanıtlayan belgeleri örtbas etmeye çalışmıştır. Tüm bu kumpasın sonucunda eylem İrlandalılara yıkılmak istenmiş fakat gerçek çok geçmeden ortaya çıkmıştır. 1991 yılında açılan davada polisler Christian Prouteau, José Windels ve Jean Michel Beau adaleti yanıltmaktan suçlu bulundu ve 15 ay ceza aldı. Dört sene önce Times of Israel gazetesinin Fransız edisyonu eylemde hayatını kaybeden André Hezkia Niego’nun kızkardeşi Jacqueline Niego ile bir röportaj yaptı. Bunca yıldır hâlâ adaletin sağlanamamış olmasından dolayı kızgın ve üzgün olan Jacqueline, Fransız devletine isyan ediyor. SUÇLU KİM? Yıllar geçiyor ama soruşturmada bir arpa boyu yol alınamıyordu. Savcı eylemin mutlaka bir Filistinli gruplarla ilişkili olduğundan emindi ama elinde hâlâ yeterli kanıt yoktu. Geçen yıllar boyunca balistik inceleme tekniklerinde gerçekleşen yeni gelişmeler soruşturmayı da etkiledi. 2007 yılında davaya yeni bir savcı atandı: Marc Trévidic. Yeniden soruşturmaya başlayan Trévidic’in çabasıyla mermilerde yeni bir balistik inceleme yapıldı. Böylece bulunan yeni delillerle faillerin kimlikleri teşhis edilebildi. Olay yerindeki mermilerin Ebu Nidal Örgütü’nün başka eylemlerinde de kullanılanlarla birebir örtüştüğü kanıtlandı. Böylece önemli bir ipucu elde edilmiş oldu. Hemen bu örgüte yoğunlaşıldı ve eski iki üye 2008 yılında gizli tanık olarak konuşmayı kabul ettiler. Böylece olayın gerçek faillerinin isimleri ortaya çıkmış oldu. Muhammed Züheyr El Abassi eylemi planlayan, hedefi, mekânı ve silahları sağlayan isimdi. Eylemi gerçekleştiren iki kişi ise Mahmut Kadir Abid ve Velid Abdurrahman Ebu Zeyd’di. 32 sene sonra Fransız makamları bu Yahudi düşmanı saldırıyı gerçekleştiren isimleri ortaya çıkarabilmişti. Şüphesiz süreç bununla bitmiyordu. Şüphelilerden biri Ürdün’de, diğeri Ramallah’taydı. Üçüncü isim ise Norveç’te yaşıyordu ve vatandaşlığa geçmişti. 2015 yılında Trévidic bu üç isim hakkında uluslararası yakalama kararı çıkarttı. Ancak savcının, eylemi gerçekleştirdikten sonra Ortadoğu’ya kaçmayı başarmış isimleri bu saatten sonra Avrupa’ya geri getirebileceğine inanacak kadar naif olduğunu düşünmüyorum. Biraz dostlar alışverişte görsün gibi bir adım bu. Nitekim Ramallah’ta oturan Abid hâlen aranmaktadır. El Abassi ise, 2015 yılında Ürdün makamlarınca tutuklandı. Bu esnada Fransa onun iadesini istedi ama Ürdün yetkilileri bunu reddetti ve 17 Haziran’da kefaletle serbest bırakıldı. Ebu Zeyd ise Avrupa vatandaşı olmasından dolayı ele geçirilebildi. 2020 yılında Fransa’ya teslim edildi ve yaklaşık üç senedir hapiste. GELMEYEN ADALET Dört sene önce Times of Israel gazetesinin Fransız edisyonu eylemde hayatını kaybeden André Hezkia Niego’nun kızkardeşi Jacqueline Niego ile bir röportaj yaptı. Bunca yıldır hâlâ adaletin sağlanamamış olmasından dolayı kızgın ve üzgün olan Jacqueline, Fransız devletine isyan ediyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında ağabeyi André ve kardeşiyle bir yetimhaneye verildiklerinde, ağabeyinin onu hayatta tuttuğunu anlatırken sesi titriyor. Fransa cumhurbaşkanına seslenen Jacqueline, artık adaletin yerini bulmasını istiyor. 41 sene geçti ama o kurbanlar hâlâ Goldenberg restoranında bekliyor. --- [1] Jo Goldenberg’in restoranı Rue des Rosiers’de bulunuyor. Aslında Gül Ağaçları Sokağı ama tekil olarak kulağa daha hoş geldiği için bu şekilde çevirdim.