Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem üzerine
“İşte bu!” dediğim madde: “Görevini kötüye kullanmak suretiyle AYM veya AİHM’in hak ihlali kararına sebep olup devleti tazminat ödemeye mahkûm ettiren ve zarara uğratan hâkim ve savcılara söz konusu zararın rücu ettirilmesi”
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni”; Türkiye’nin, Rusya – Ukrayna savaşına odaklandığı bir zaman dilimine denk gelmesi sebebiyle yeterince konuşulmadı ve tartışılmadı ama altı siyasi parti liderlerinin bir araya gelerek, ülkenin geleceğine dair kapsamlı bir metin hazırlamasını değerli bulduğumu ifade etmek istiyorum.
Gönül isterdi ki, TV ekranlarında Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ve Başkanlık Sistemi’nin tarafları konuşsun, tartışsın. Vatandaş da var olan ve getirilmek istenen sistem hakkında bilgi sahibi olsun lâkin vatandaş-siyasetçi ilişkimizin aşırı nefret ve aşırı sevgi gibi hastalıklı bir şekilde gittiği bir hâl ve tavır içinde… Bir icraatın veya sözün doğruluğunu sorgulamıyor, icraatın veya sözün sahibine göre duruş alıyoruz.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi, yaşam tarzına saygı ve adaleti önceleyen bir vatandaş duyarlılığıyla okudum. Metin, Başkanlık Sistemi’nin aksayan ve iyi gitmeyen yönleri de göz önüne alınarak hazırlanmış. Bir anlamda iktidarın sistemin eksiklerini görmesi açısından da mühim…
Metinle ilgili detaylara giremeyeceğim lâkin birkaç hususu yazmadan da geçemeyeceğim. Öncelikle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle kadın ile ilgili maddeye yer vermek istiyorum.
“… Failler için caydırıcı cezalar öngörülecek, cezaların seçenek yaptırımlara çevrilmesi engellenerek infazının derhal uygulanması sağlanacak, uygulanan indirim sebepleri yeniden düzenlenecektir” maddesi kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından önemli olmakla birlikte “indirim sebeplerinin yeniden düzenlenmesi” şerhinin hayal kırıklığı yaşatmayacağını umut ediyorum. Zira kadınların şiddette indirime tahammülü kalmadı bilginiz olsun.
Bu arada her 8 Mart’ta kadınların yürüyüşünün mutlaka haklı (!) bir sebep bulunup engellenmesinden gına geldi. Hakikaten bu kadar katı yaklaşımı anlamlandıramıyorum.
Bir başka ele almak istediğim madde, temel hak ve özgürlüklerle ilgili. “…Dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlar için güvenceye kavuşturulacak ve iç hukukumuz uluslararası standartlarla uyumlu kılınacaktır. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalar ortadan kaldırılacaktır.” maddesindeki kişilerin hak ve özgürlükleriyle ilgili kıstasın “hissin ortadan kaldırılması”na indirgenecek hassasiyette dikkate alınması gerçekten takdire şayan.
Ayrıca STK’lerin, özellikle ülkeyi yönetenler tarafından iktidar yanlısı veya muhalif olarak tanımlanmaması açısından şu madde mühim: “Kanunların müzakeresinde ve metinlerin olgunlaşmasında komisyon aşamasının ağırlıklı bir yer tutması temin edilecek; bu konuda daha nitelikli kanun yapım sürecinin işletilmesi için teklif ve tasarıların komisyonlarda görüşülmesi esnasında ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşları ile uzmanların görüşlerine başvurulması sağlanacaktır.”
Yani adının hakkını verircesine “sivil” kuruluşlar olacaklar ve kendilerinin değil toplumunun mutlak yararı için bilimsellik çerçevesinde ve uzlaşı ile ortak çalışmalar yapacaklar.
Adalet duyguma tercüman olan ve “İşte bu!” dediğim madde ise: “Görevini kötüye kullanmak suretiyle Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararına sebep olup devleti tazminat ödemeye mahkûm ettiren ve zarara uğratan hâkim ve savcılara söz konusu zararın rücu ettirilmesi” maddesi... Osman Kavala başta olmak üzere KHK gerekçesiyle birçok mağduriyete sebep olan kararlar kişilerin hak ve özgürlüklerini ihlal etmekle birlikte önümüzdeki yıllarda ağır tazminatlarla karşı karşıya kalacağımız bir sorun…
Ve siyasi adalet için olmazsa olmaz, seçim hakkını güvenceye alma koşulunu sağlayacak “Seçimle gelenin seçimle gitmesi güvence altına alınacak, yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son verilecektir” maddesi… Açıkçası oyuna sahip çıkmaya çalışan bir vatandaş olarak kayyum atamaları ve milletvekilliği düşürülmesi gibi uygulamalara son verilmesini istiyorum. Zira bugün karşı tarafın seçtiği kişinin başına gelenler yarın bir gün benim seçtiğim kişinin başına gelebilir. Bunun olmaması için Anayasa’da da yer aldığı üzere seçilmiş kişilerin hakkının korunması gerekir.
Mutabakatı hazırlayanlara teşekkür ediyorum, fakat asıl mesele uygulamada… Umarım ülkemiz için her şey çok güzel olur.