Uzun süredir beklenen adayın isminin açıklanmasından sonra, Millet İttifakı’nı seçim sonrası Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dönüş için uzun bir süreç bekliyor. Bu sürecin ana hatlarını ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Serap Yazıcı Özbudun yazdı. İlk belirtileri 2 Mart 2023 Perşembe günkü toplantıda ortaya çıkan, 3 Mart Cuma günü zirveye tırmanan kriz, Millet İttifakında yer alan siyasi partilerin liderlerinin yürüttüğü ince diplomasi ve yoğun çaba sayesinde atlatıldı. Böylece 6 Mart 2023’te Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde yapılan, ittifakın tüm üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda Cumhuriyet Halk Partisi lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ittifakın ortak Cumhurbaşkanı adayı olduğu kamuoyuna açıklandı. Bundan başka ittifakın Geçiş Süreci Yol Haritası da kamuoyuyla paylaşıldı. Bu yazıda Millet İttifakının 12 maddeden oluşan Geçiş Süreci Yol Haritasını değerlendireceğim. GEÇİŞ SÜRECİ NE ANLAMA GELİYOR VE HANGİ İLKELERE DAYANIYOR? Geçiş süreci, 28. dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve 13. Cumhurbaşkanının göreve gelmeleriyle başlayan, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metninin gerektirdiği anayasa değişiklikleri yürürlüğe girinceye kadar geçecek olan süreci kapsamaktadır. 6 Mart 2023’te kamuoyuna açıklanan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Sürecinin Yol Haritası” başlıklı metin ise bu süre içinde Millet İttifakının ortak Cumhurbaşkanı adayıyla ittifakta yer alan siyasi partilerin Genel Başkanlarının uymayı taahhüt ettikleri ilke ve kuralları düzenlemektedir. 1.Geçiş Sürecinde Türkiye’yi; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ilke ve hedefleri ile mutabakata vardığımız referans metinleri doğrultusunda anayasa, yasa, kuvvetler ayrılığı, denge ve denetleme esasları çerçevesinde, istişare ve uzlaşıyla yöneteceğiz. Bu maddeyle Millet İttifakı, Türkiye’yi hangi ilke ve kurallara uygun olarak yöneteceğini taahhüt ederek bir tür oto-limitasyon, yani kendini sınırlama beyanında bulunmaktadır. Buna göre ittifak, bugüne kadar kamuoyuna açıklamış olduğu mutabakat metinlerinin içerdiği kurallara, Anayasaya, kanunlara, kuvvetler ayrılığı ilkesine, denge ve denetleme esaslarına uygun olarak Türkiye’yi yöneteceğini açıklamıştır. Bu yönetim sürecinde esas alınacak diğer önemli kavramlar ise istişare ve uzlaşmadır. Bu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin hukuk tanımayan, hiçbir fren ve denge mekanizması içermeyen; mutlak anlamda keyfiliğe yönelen yönetim anlayışının tam tersi olacaktır. Böylece daha geçiş sürecinden itibaren vatandaşlar, öngörebildikleri, yarınlarını planlayabildikleri bir düzen içinde yaşamanın huzuruna ve güvenine kavuşabileceklerdir. Devlete ve hukuka güvenin artması, bireylerin geleceğe güvenle bakabilmesini sağlamak yanında Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ekonomik krizin aşılması bakımından da önem taşımaktadır. Nitekim ortak Cumhurbaşkanı adayı ile Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Süreci Yol Haritasının açıklanmasıyla birlikte Türkiye’nin risk puanında tedrici bir düşüş gerçekleşmiş; böylece 6 Mart 2023’te 544 olan puan, 7 Mart’ta 514’e gerilemiştir.[1] Kısacası, sadece Cumhurbaşkanı adayının açıklanması dahi risk puanında 40 birimlik gerilemeye yol açmıştır. Bu, ortak Cumhurbaşkanı adayı olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’yla Millet İttifakının seçimleri kazanarak göreve başlamasıyla birlikte Türkiye’nin yeniden uluslararası yatırımcılar için güven beslenen bir ülke haline geleceğini; böylece ekonomik büyümenin gerçekleşebileceğini, istihdamın artacağını göstermesi bakımından önemlidir. 2.Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişle ilgili Anayasa değişiklikleri, genel seçimde ortaya çıkan TBMM yapısının mümkün kıldığı en kısa sürede tamamlanacak ve yürürlüğe girecektir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni 28 Şubat 2022’de[2], buna uygun Anayasa Değişikliği Önerisi ise 28 Kasım 2022’de[3] açıklanmıştır. Böylece bu hedef doğrultusunda hangi anayasa değişikliklerinin yapılacağı, kamuoyu tarafından bilinmektedir. Metnin 2. maddesi, kamuoyunun bilgisinde olan bu anayasa değişikliğinin seçimleri takiben kurulacak TBMM’de ortaya çıkan meclis aritmetiğine paralel olarak en kısa zamanda yapılacağını taahhüt etmektedir. Burada hatırlanması gereken en önemli husus, bir anayasa değişikliğinin Mecliste kabul edilebilmesi için Anayasamızın 175. maddesinin gerektirdiği asgarî çoğunluğun 360 olduğu gerçeğidir. Bu nedenle Millet İttifakı, TBMM’de en az 360 sandalye kazanmayı sağlayacak bir seçim zaferi elde edecek şekilde çalışmalarını sürdürmek zorundadır. Bu gerçek, aynı zamanda, Millet İttifakının seçimlere nasıl bir yöntemle katılacağı konusunda titiz bir mühendislik hesabı yapmasını gerektirmektedir.
Burada hatırlanması gereken en önemli husus, bir anayasa değişikliğinin Mecliste kabul edilebilmesi için Anayasamızın 175. maddesinin gerektirdiği asgarî çoğunluğun 360 olduğu gerçeğidir.
3.Geçiş Sürecinde Millet İttifakına dahil partilerin genel başkanları Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaktır. Bu madde, Millet İttifakının ortak Cumhurbaşkanı adayı olan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi halinde ittifak üyesi olan diğer siyasi partilerin Genel Başkanlarını Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atayacağı yönündeki bir taahhüdü ifade etmektedir. Anayasanın 104. maddesinin 8. fıkrası, Cumhurbaşkanı yardımcılarını atama yetkisini Cumhurbaşkanına tanımıştır. Bu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini ABD başkanlık sisteminden ayıran önemli faktörlerden biridir. ABD’de başkan adayları, yardımcılarıyla birlikte aynı oy pusulasıyla seçime katılmakta; böylece başkanlık seçimleri sadece başkana değil, aynı zamanda yardımcısına da demokratik meşruiyet kazandırmaktadır. Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı yardımcılığı, seçim esasına dayanmayan, atamayla belirlenen bürokratik bir makamdır. Ne var ki Millet İttifakının Geçiş Sürecine İlişkin Yol Haritasının yukarıda aktardığımız 3. maddesi, ittifakta yer alan siyasi partilerin Genel Başkanlarının Cumhurbaşkanı yardımcısı olacaklarını hükme bağlamakla bu makama bir tür demokratik meşruiyet kazandıracaktır. Çünkü Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde bu maddede belirtildiği gibi beş siyasi partinin Genel Başkanlarını yardımcıları olarak atayacağını seçimler öncesinde beyan etmekte; bu suretle seçmenin onayını talep etmektedir. Burada vurgulanması gereken önemli bir husus, Cumhurbaşkanı yardımcılığına atanacakları taahhüt edilen Sayın Ali Babacan’ın, Sayın Gültekin Uysal’ın, Sayın Ahmet Davutoğlu’nun, Sayın Meral Akşener’in ve Sayın Temel Karamollaoğlu’nun milletvekili adayı olarak seçimlere katılamayacakları gerçeğidir. Çünkü Anayasanın 106. maddesinin 4. fıkrası, milletvekili seçilen bir kişinin Cumhurbaşkanı yardımcılığına atanması halinde milletvekili statüsünün sona ereceğini düzenlemektedir. Bu hüküm nedeniyle beş siyasi partinin Genel Başkanları, TBMM seçimlerinde milletvekili adayı olarak seçim yarışına katılmayacaklardır. Cumhurbaşkanı yardımcılığı yönünden açıklanması gereken diğer husus ise Anayasanın bu makama sunduğu yetkilerin neler olduğu meselesidir. Anayasanın 106. maddesi, 2. fıkrasında “Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.” hükmüne yer vermiştir.
Geçiş Süreci Yol Haritası metninin 4. maddesi ise Cumhurbaşkanının bakanları atama yetkisini, ittifakın mantığı çerçevesinde hakkaniyete uygun olarak sınırlamaktadır. Bu hüküm uyarınca ittifaka üye bütün siyasi partilerin asgarî birer bakanlığı olacaktır.
Bu hüküm de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini ABD modelinden ayırmaktadır. Çünkü ABD’de, başkanın ölümü, istifası veya impeachment yoluyla düşürülmesi halinde geri kalan süre, başkan yardımcısı tarafından tamamlanmaktadır. Kısacası ABD modelinde başkan yardımcısı, başkanın otomatik halefi durumundadır. ABD’de başkan yardımcısı ve başkanın aynı oy pusulasıyla seçmen tarafından oylanması, ona demokratik meşruiyet kazandırmakta; böylece başkanlık makamının boşalması halinde bu makama vekâlet değil, otomatik halef olma gerçekleşmektedir. Anayasanın 106. maddesinin 3. fıkrası ise “Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.” hükmüne yer vermektedir. Burada Anayasanın 106. maddesinin 2. ve 3. fıkraları yönünden sorgulanması gereken önemli bir husus, birden fazla Cumhurbaşkanı yardımcısının olması halinde vekâlet yetkisinin bunlardan hangisine ait olacağı meselesidir. Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 18. maddesi bu hususu düzenlemektedir. Buna göre, “(1) Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, yenisi seçilene kadar en yaşlı Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. (2) Cumhurbaşkanının hastalık ve yurtdışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanının görevlendirdiği yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.” Ancak bu hükmün bir başka Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle değiştirilebileceği belirtilmelidir. Bu kararnameleri kabul yetkisi, Anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrasıyla Cumhurbaşkanına tanınmıştır. Ne var ki incelemekte olduğumuz Geçiş Süreci Yol Haritasının 8. maddesi, aşağıda değineceğim gibi, geçiş süreci boyunca bu işlemlerin Millet İttifakına dâhil partilerin Genel Başkanlarının uzlaşmasıyla çıkarılacağını düzenlemiştir. Metnin 8. maddesinin bu hükmü karşısında ortak Cumhurbaşkanı adayı, seçimini takiben ittifak üyesi siyasi partilerin Genel Başkanlarını yardımcısı olarak atadıktan sonra yardımcılarıyla uzlaşmak suretiyle yukarıda aktardığımız kararnamenin 18. maddesinde değişiklik yapabilecektir. 4.Bakanlıkların dağılımı, Millet İttifakını oluşturan siyasi partilerin milletvekili genel seçiminde çıkardığı milletvekili sayısına göre belirlenecektir. İttifak partilerinin her biri kabinede en az bir bakan ile temsil edilecektir. Bakanlıklara paralel olarak kurulmuş Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Politika Kurulları ve ofisler lağvedilecektir. Anayasamızın 104. maddesinin 8. fıkrası, bakanları atama yetkisini Cumhurbaşkanına tanımıştır. Anayasanın 106. maddesinin 4. fıkrası ise bakanların milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından atanabileceğini düzenlemektedir. Böylece Cumhurbaşkanı, bu yeterlilik şartını karşılayan kişileri bakan olarak atayabilecektir.
7.maddede Cumhurbaşkanlığı kabinesindeki görev dağılımının Anayasa ve kanunlar çerçevesinde çıkarılacak Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle belirleneceğinin düzenlenmesi, hukuk devleti yönünden önemli bir taahhüdü içermektedir.
Geçiş Süreci Yol Haritası metninin 4. maddesi ise Cumhurbaşkanının bakanları atama yetkisini, ittifakın mantığı çerçevesinde hakkaniyete uygun olarak sınırlamaktadır. Bu hüküm uyarınca ittifaka üye bütün siyasi partilerin asgarî birer bakanlığı olacaktır. Bu gerçekleştikten sonra diğer bakanlıkların tahsisinde ittifaka üye siyasi partilerin Mecliste elde ettikleri sandalye sayısı dikkate alınacaktır. Bu da bakanlıkların dağılımında siyasi partilere hakkaniyetli bir temsil gücü sağlamaktadır. 4.madde, aynı zamanda, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulmuş olan politika kurullarıyla ofislerin lağvedileceğini hükme bağlamıştır. Demokratik meşruiyetten yoksun olan ve kamu bütçesine ağır bir külfet yükleyen bu kurulların lağvedilmesi, demokrasinin tekrar işletilmesinin ve israfın önlenmesinin bir gereğidir. 5.Bakanların atanma ve görevden alınmaları, mensup oldukları siyasi partinin genel başkanıyla uzlaşı içinde Cumhurbaşkanı tarafından yapılacaktır. Anayasanın 104. maddesinin 8. fıkrası, bakanların atanmasında ve azlinde tüm yetkiyi Cumhurbaşkanına tanımıştır. Metnin 5. maddesi ise ortak Cumhurbaşkanı adayının ittifaka üye tüm siyasi partilerin desteğiyle seçilmesine bağlı olarak bakanların atanmasında ve azlinde bu partilerin liderleriyle uzlaşı aranacağını düzenlemiştir. Böylece Cumhurbaşkanı, bakanlıklara atama yaparken veya bir bakanı görevden alırken o bakanın mensubu olduğu siyasi partinin Genel Başkanıyla uzlaşmaya varmadan bu yetkiyi kullanamayacaktır. 6.Geçiş sürecinde Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisini ve görevini katılımcılık anlayışı, istişare ve uzlaşı esaslarına göre kullanacaktır. Anayasamızın 8. maddesi, “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” hükmüne yer vermiştir. Bu hüküm, yürütme organının sadece Cumhurbaşkanından oluşan monist bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle Anayasanın yürütme organına tanıdığı tüm yetkiler, Cumhurbaşkanı tarafından kullanılacak; keza bu bağlamdaki tüm görevler, Cumhurbaşkanı tarafından yerine getirilecektir. Maddenin, yürütme yetkisi ve görevini, Anayasaya ve kanunlara uygunlukla sınırladığı görülmektedir. Ne var ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, fren ve denge mekanizmalarını ortadan kaldırdığından yürütme yetkisinin hukuka uygun sınırlar içinde kullanılmadığı bilinmektedir. Geçiş Süreci Yol Haritasının 6. maddesi ise Cumhurbaşkanının yürütme yetkisi ve görevini katılımcılık anlayışı, istişare ve uzlaşı esaslarına göre kullanacağını düzenlemektedir. Böylece geçiş sürecinde yürütme yetkisi ve görevi, hukuka uygunluk yanında katılımcılık, istişare ve uzlaşma gibi demokrasiyi teşvik eden ilkelerle de sınırlanmıştır. 7.Cumhurbaşkanlığı Kabinesine (Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanlar) yetki ve görev dağılımı, Anayasa ve yasalar çerçevesinde çıkarılacak Cumhurbaşkanı kararnamesi ile belirlenecektir. Bu madde, Cumhurbaşkanlığı Kabinesinin yetki ve görev dağılımının Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle belirleneceğini, ancak bu belirlemenin Anayasa ve kanunlar çerçevesinde gerçekleşeceğini hükme bağlamıştır. Bu, geçiş sürecinde hukukun üstünlüğünün titizlikle dikkate alınacağını gösteren önemli bir düzenlemedir. Anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrası, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin hangi sınırlar çerçevesinde düzenlenebileceğini hükme bağlamıştır. Ne var ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişi takiben kabul edilen ve sayıları bugün 133’e ulaşan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasal sınırlar içinde kabul edilmediği bilinmektedir. Bu nedenle 7. maddede Cumhurbaşkanlığı kabinesindeki görev dağılımının Anayasa ve kanunlar çerçevesinde çıkarılacak Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle belirleneceğinin düzenlenmesi, hukuk devleti yönünden önemli bir taahhüdü içermektedir. Bu taahhüt, devlete ve hukuka güven ilkesinin kamu yönetimine hâkim olacağı anlamına gelmektedir. Böylece vatandaşlar, geleceğe güvenle bakabilecekleri bir yönetim modeline kavuşacaklardır. 8.Cumhurbaşkanı; seçimlerin yenilenmesi, OHAL ilanı, milli güvenlik politikaları, Cumhurbaşkanlığı kararları, kararnameleri ve genel nitelikteki düzenleyici işlemler ile üst düzey atamalarda Millet İttifakına dahil partilerin genel başkanlarıyla uzlaşı içinde karar alacaktır. Bu hüküm, Millet İttifakının sadece seçimi kazanmak için kurulmadığının, aynı zamanda ülke yönetiminin ittifaka üye olan siyasi partilerin uzlaşmasıyla gerçekleşeceğinin açık bir ifadesidir. Bu hükümde yer alan bütün yetkiler, aslında Anayasayla Cumhurbaşkanına tanınmıştır. Cumhurbaşkanı, bu yetkilerin tamamını tek başına kullanmaktadır. Geçiş Süreci Yol Haritası ise bu yetkilerin Millet İttifakına üye olan siyasi partilerin Genel Başkanlarının uzlaşmasıyla kullanılacağını düzenlemiştir. Böylece devlet hayatına hâkim olan tek kişinin keyfî iradesi yerine ittifaka üye siyasi partilerin Genel Başkanlarının uzlaşması hâkim olacaktır. Bu maddeyi aslında ittifaka üye siyasi partilerin seçmen tabanlarının talep ve beklentilerinin devlet yönetimine yansıtılacağı şeklinde anlamak gerekir. Böylece yıllardan beri ülke yönetimine hâkim olan dışlayıcılığın yerini kapsayıcılık alacak; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm vatandaşları, kendilerini devlet yönetiminin eşit süjeleri olarak göreceklerdir. Bu, toplumsal barışın inşasına önemli bir katkı sağlayacaktır. 9.Geçiş Sürecinde yasama faaliyetlerinin iş birliği içinde gerçekleşmesini koordine edecek mekanizmalar oluşturulacaktır. Bu, ittifaka üye olan siyasi partilerin milletvekilleri aracılığıyla yürütülecek bir süreci ifade etmektedir. 10.Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, mevcut Cumhurbaşkanının -var ise- siyasi parti üyeliği sona erecektir. Bu hüküm, ortak Cumhurbaşkanı adayı olan Sayın Kılıçdaroğlu’nun partisiyle olan ilişkisinin ne zaman sona ereceğini açıklamaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişi sağlayan Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanının bir siyasi partiye üye olmasına olanak tanımış; böylece Cumhurbaşkanının tarafsızlığını ortadan kaldırmıştır. Buna karşılık Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metniyle bu metne uygun olarak hazırlanan ve 28 Kasım’da kamuoyuna sunulan Anayasa Değişikliği Önerisi, tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı makamını geri getirmeyi hedeflemektedir. Bu amaçla gerek Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metninde[4] gerekse bu metne uygun olarak hazırlanan Anayasa Değişikliği Önerisinde[5] evvelce olduğu gibi, Cumhurbaşkanının varsa partisiyle ilişiği kesilir, hükmüne yer verileceği beyan edilmiştir. Geçiş Süreci Yol Haritasının 10. maddesi ise Cumhurbaşkanının partisiyle ilişiğinin kesilmesini, geçiş sürecinin tamamlanmasından sonraki bir tarihe ertelemiştir. 11.Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçildikten sonra yeni bir seçime gerek olmaksızın 13. Cumhurbaşkanı ve TBMM görev süresini tamamlayacaktır. Bu, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişi sağlayan Anayasa Değişikliği yürürlüğe girse de 13. Cumhurbaşkanıyla 28. dönem TBMM’nin görev sürelerini tamamlayacaklarını göstermektedir. Bilindiği gibi Anayasamızın 77. maddesi, “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır.” hükmüne yer vermiştir. Anayasanın bu hükmüyle Geçiş Süreci Yol Haritasının 11. maddesini birlikte değerlendirdiğimizde, Cumhurbaşkanının ve TBMM’nin beş yıl süreyle hukukî varlıklarını koruyacakları anlaşılmaktadır. 12.İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaklardır. Bu hükmün içeriği, partiler arasında uzlaşmayı teşvik etmeye yöneliktir. Ancak bu hükmün uygulanmasının herhangi bir hukuka aykırılık tartışmasını yaratmaması için isabetli olarak itinalı bir dil seçilmiştir. Böylece zaten Millet İttifakının oylarıyla seçilen Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları, seçim sürecinde görevlerinden istifa etmeksizin kampanyalara katılabilecek; bu ittifakın gerek Cumhurbaşkanının gerekse TBMM’nin seçimlerinde zafer elde edebilmesi için aktif rol oynayabileceklerdir. 12.maddeyle Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmalarında Cumhurbaşkanına inisiyatif tanınmıştır. Böylece Cumhurbaşkanı, bir yıl sonra yapılacak olan yerel seçim takvimini dikkate alarak bu atamayı uygun gördüğü bir tarihte gerçekleştirebilecek; iki Büyükşehir Belediye Başkanına hangi görevlerin sunulacağı konusunda da takdir yetkisi kullanacaktır. SONUÇ Bir yılı aşkın bir süreden beri altı siyasi partinin Genel Başkanları ve kurmayları tarafından titizlikle sürdürülen yoğun çalışmalar, nihayet 6 Mart 2023’te en son aşamasına gelmiş; böylece ortak Cumhurbaşkanı adayı olarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun isminde mutabakat sağlandığı kamuoyuna açıklanmıştır. 6 Mart 2023 tarihi, aynı zamanda Millet İttifakının sürdürdüğü en önemli çalışmalardan biri olan Geçiş Süreci Yol Haritasının açıklanması bakımından da önem taşımaktadır. Bundan sonraki aşama, Millet İttifakının sahada yürütülecek olan propaganda faaliyetlerini hangi yöntemle ve hangi söylemle sürdüreceğinin tespiti ve buna bağlı olarak propaganda faaliyetlerine start verilmesi olacaktır. --- [1] Habertürk, “Türkiye’nin Risk Priminde Düşüş Sürüyor”, 8 Mart 2023, erişim tarihi: 9 Mart 2023, https://www.haberturk.com/turkiye-nin-risk-priminde-cds-dusus-suruyor-3571718-ekonomi [2] https://milletittifaki.biz/guclendirilmis-parlamenter-sistem-calisma-komisyonu/calismalar-raporlar [3] https://milletittifaki.biz/anayasal-ve-yasal-reformlar-komisyonu/calismalar-raporlar [4] https://milletittifaki.biz/media/523pxaib/28-subat-metin-konusma-sunum.pdf, s. 24. [5] https://milletittifaki.biz/media/1lyjen1h/anayasa_teklifi-web.pdf, s. 73.