TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Gezi Parkı direnişi nedeniyle aralarında Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da bulunduğu tutuklular için başlatılan adalet nöbetinin 1000. gününde gerçekleştirdikleri basın açıklamasında, iktidara Gezi tutuklularını serbest bırakılması için çağrı yaptı. 

Açıklamaya, Konak Beledi ye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, İzmir Barosu ve siyasi partiler de destek verdi.

Akdemir: Faşizm tarafından tutsak edilmişlerdir

TMMOB İzmir İKK Genel Sekreteri Aykut Akdemir, Gezi tutsakları cezaevinden çıkarılana kadar mücadeleye devam edeceklerini belirterek şunları söyledi:

* Bin gündür, dostlarımız için nöbet tutmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Ta ki özgürlüklerine kavuşana kadar. Bizler biliyoruz ki faşizmle müzakere olmaz, mücadele oluruz. Gezi de bunun en net örneğidir. Bu nöbetin bin gündür kararlılıkla sürdürülmesi de bu mücadelenin en şanlı örneğidir. Gezi’nin ruhu hala bu topraklarda sürüyor. Faşizme inat sizlerle beraber mücadele etmeye, sizleri oradan çıkarana kadar bir adım geriye düşmemeye kararlıyız. Gezi kazanmıştır.

* Bugün Gezi Parkında bir AVM yoksa ve hala halkın kullanımına açıksa Gezi kazanmıştır. Gezi bugün İzmir'dir. Gezi bugün İnciraltı’dır, Çeşme'deki turizm talan projesidir, Buca cezaevinin alanıdır. Bin gündür tuttuğumuz nöbetin herkes tarafından bilinmesi, bin gündür bütün kulakların sağır, gözlerin kör olduğu, iktidarın arkadaşlarımıza eziyet ettiğinin herkes tarafından bilinmesi için buradan bir kez daha sesleniyoruz. Gezi tutsakları onurumuzdur. Faşizm tarafından tutsak edilmişlerdir. Bu toprakların sahipleri, Anadolu halklarıdır. Anadolu halkının en büyük direnişi de Gezi'dir.

Yarış: Suç işledikleri için değil, siyasi iktidarın gerçeklerden kaçmanın aracı olarak tutsak edilmiştir

 TMMOB adına açıklamayı Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Sekreteri Ayşegül Yarış okudu. Yarış, Gezi tutuklularının gerekçesiz olarak cezaevinde tutulduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

* Arkadaşlarımız, dostlarımız, meslektaşlarımız bizden alınalı bin gün oldu. Bin gündür bizler arkadaşlarımıza kavuşacağımız günü bekliyoruz. Bitmeyen bir adalet utancına şahitlik ediyoruz. Aralarında Şehir Plancıları Odası Onur Kurulu üyesi Tayfun Kahraman, Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın da bulunduğu arkadaşlarımız bin gündür cezaevinde tutuluyor. Uydurma delillerle, kurgulanmış bir iddianameyle yürütülen yargı süreci, siyasal iktidarın hukuk ve adalet anlayışının çarpıklığının en somut göstergesi olarak tarihe geçmiştir.

* Arkadaşlarımız suç işledikleri için değil, siyasi iktidarın hesaplaşmaktan, yüzleşmekten korktuğu gerçeklerden kaçmanın aracı olarak tutsak edilmiştir. Gezi Direnişi ve bu direnişin parçası olmuş herkes, tarih karşısında ve toplum vicdanında tertemiz ve lekesizdir. Siyasi iktidarın asıl cezalandırmak istediği Gezi Direnişi olduğu kadar, parkına, şehrine, doğasına, tarihine sahip çıkan mühendis, mimar ve şehir plancılarıdır. Buradan bir kez daha iktidara sesleniyoruz: Hukuku ve yargı organlarını siyasal çıkarlarınız doğrultusunda kullanmaktan vazgeçin. Doğamıza, tarihimize, yaşamımıza sahip çıkmak suç değildir.

'Arkadaşlarımızın, tutuklu olmasının sebebi de bizleri sindirmek istemeleridir'

Siyasi iktidarın ‘gezi tavrının’ nedeninin mevcut kötü koşulları gölgelemek olduğunu ifade eden Yarış, şunları kaydetti:

* Siyasi iktidarın tüm bu saldırı politikalarının altında, üzerini örtmek istediği büyük bir toplumsal dram ve başarısızlık tablosu yatmaktadır. Arkadaşlarımızın, bin gündür tutuklu olmasının sebebi de bizleri sindirmek istemeleridir.  Bizler bu ülkenin aydınlık yarınları için direnen, emeğine, haklarına ve Gezi’ye sahip çıkan milyonlar olarak, bütün bu yıldırma politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Biliyoruz ki Gezi teslim alınamaz. Gezi Direnişinin sesleri, bugün hala ülkemizin sokaklarında yankılanmaktadır.

Özgür Özel'den Hrant Dink mesajı Özgür Özel'den Hrant Dink mesajı

'Gezi Parkı’nı korumak mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur'

* TMMOB ve bağlı odaların en temel amacı, bilimi ve tekniği halkın yararına kullanarak kamusal alanları savunmaktır. Siyasi iktidarın TMMOB’yi cezalandırmak istemesinin asıl nedeni TMMOB ve bağlı odalarının toplumcu çizgisidir. Mesleklerimizin gereği halka ait olanı korumak, kamu yararını savunmak bizim temel görevimizdir. Bu görev doğrultusunda, İstanbul kentinin en önemli kamusal alanlarından biri olan Gezi Parkı’nı korumak, Gezi Parkı park olarak kalsın diye mücadele etmek mesleğimizin en önemli toplumsal sorumluluğudur.

* İşte bu yüzden bilinmelidir ki hiçbir dava ve hiçbir karar, Gezi’nin demokratik kamuoyu ve yasalar önündeki meşruiyetini gölgeleyemez. İnatla ve ısrarla bir kez daha haykırıyoruz; Halkın vicdanını derinden yaralayan bu kararların hiçbir hükmü yoktur. Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın.

Kaynak: ANKA