Hızla geçecek seçim geri sayımı döneminde şimdi Türkiye’deki seçmenin gerçek gündemine dönmek şart: Ekonomik darboğaza eklenen deprem finansman yükünden ezilmeden çıkışın meydanlarda ikna edici tarifi.
Loading...
Fırtınalı beş günün ardından muhalefet kanadında taşlar yerine oturdu. Seçmenin taşan değişim arzusu sayesinde mecburen oturtuldu. Seçmen tarafından oyunbozan olarak algılanan tarafa verilen tarihi nitelikteki ayar, değişim ihtiyacının nefes almayı istemek kadar güçlü olması da 14 Mayıs 2023 gecesinde olası faul adımlar karşısında da tepkinin ne derece şiddetli olacağını iktidar muktedirlerine anlatmıştır umalım. Şimdi yeniden ekonomi konuşmaya alan açıldı.
AKP-MHP iktidarının Türk tipi başkanlık sistemiyle yönetmeye çalıştığı Türkiye’de yok edilen kurumlar, devlet refleksi ve aklı 6 Şubat’ta yaşanan büyük deprem öncesinde hepimizi bir ekonomik çıkmazın içine zaten gömmüştü. Üzerine yaşanan deprem ve üzerinden bir ay geçtikten sonra dahi ortada duran çok boyutlu enkazdan anladığımız üzere devletin ne ölçekte yok edildiği gerçeği Millet İttifakı’nın ekonomi planlarında ince ayardan ötesinin yapılması gereğini gösteriyor.
Sadece rakamlar üzerinden gidersek, TCMB’nin eksi 45 milyar dolar tutarındaki rezervlerinin yerine konmasını, bu süreci başlatacak faiz artırımlarının ekonomiyi boğmayacak ve TL’yi aşırı değerlendirmeyecek seviyeyi yakalaması gereği deprem öncesinin önemli ekonomik gündem maddeleri arasındaydı. Rezerv artırma, bir ülke merkez bankasını politik araç olmaktan çıkararak Türkiye’nin yakıcı yüksek enflasyonunu düşürür hale getirmek, bu yapılırken de cari açıkta sürdürülebilir dengeyi ve kaliteli finansman kombinasyonunu yakalamak fırtınalı denizde suların sakinleşmesi için öncelikli kısa vadeli hedefler arasındaydı. Zaten.
Burada altının çizilmesi gereken ekonomide kalıcı istikrar sağlamayı düşünmek için dahi öncelikle TCMB’nin -45 milyar dolar civarında olan swap hariç net rezervlerini en az +30 milyar dolara taşıma gereği.
Büyük makroekonomik dengesizliklerin üzerine 6 Şubat depremleri yaşandı.
Resmi ve resmi olmayan sayılarla akıllara sığmayan bir can kaybı eşliğinde, şehirlerin dokusunun, üretiminin, kültürünün, emek gücünün ve her türlü birikiminin yok oluşunu izledik. İzlemeye devam ettiğimiz de, AKP-MHP eliyle bildiğimiz devlet kavramının ötesinde başka bir oluşum haline dönüştürülen Türkiye devletinin, geride kalan milyonların dertlerine çare olmakta büyük skandallar eşliğinde, büyük eksik kalışı.
Depremin oluşturduğu hasarla ilgili tespitler, nasıl bir finansman gücü eşliğinde bölgenin ve insanının yeniden ayağa kaldırılması gereği yavaş yavaş çeşitli kurumların çalışmalarında ortaya çıkıyor. İlk başta zikredilen 25-30 milyar dolarların ne derece “iyimser” kaldığı da Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi işin uzmanı kurumların raporlarıyla gün ışığına çıkmakta.
En son Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı (UNDP) yetkilisi, Türkiye'deki depremlerin yarattığı hasarın 100 milyar doları aşacağını açıkladı. Bu rakamın hesaplanmasında, hükümetin yansıttığı ve uluslararası ortakların onayladığı hasar seviyesi kullanılmakta açıklamadan anlaşılan. BM tarafından 16 Mart'ta Brüksel'de düzenlenecek bağış konferansı için 100 milyar dolar tahmini hesabı hasar büyüklüğünün temel alınacak. Bağışların 100 milyar doları tamamlaması ise doğal olarak beklenti dahilinde olmamalı.
Salı günü açıklanan 2023 nakit bütçe detaylarına ışınlanalım o zaman.
- 12 aylık ortalama tüketici fiyatları enflasyonunun %72’de olduğu,
- Cari açık GSMH seviyesinin %6 sınırında ve bunun yarısının kaynağı belirsiz girişlerle finanse edildiği,
- Merkez bankası net-net rezervlerinin eksi 45 milyar dolarda gezindiği ve
- Ekonomik büyümenin %2-3 aralığına gerilediği Türkiye ekonomisinde...
Depremin yıktıklarını yerine koymak için en az iki yıl boyunca GSMH’nin %4-5 aralığında bir finansman yaratılması gereği seçim kazanmak uğruna, sokakta kalan vatandaşın hayatı ikinci plana itilerek kamu maliyesinde bir ayarlama yaratmamış.
Acaba eklenen 100 milyar dolar acil finansman ihtiyacına AKP-MHP hükümeti nasıl bir kamu maliyesi ile cevap vermekte?
Tablo aşağıda. Hızlı ve şiddetli gelen yüksek enflasyonla üç haneli sayılarla yükselişini izlediğimiz gelirlerdeki artışlar yerini Ocak-Şubat 2023’te yerini %17 gibi zayıf ve enflasyonun çok altında bir artışa yerini bırakmış durumda. Başka bir ifadeyle gelirlerde reel ve büyük bir daralma var. AKP’li ekonomi politika yapıcılarının ekonomi külliyatındaki temel bilgileri Yeni Ekonomi Modeli ile Nobel Ödülü alacaklarını pazarlayarak kenara atmaları bir işe yaramamış görünen. Ekonomi kurallarına göre ilerlemekte. Yüksek enflasyonun yarattığı sürdürülemez gelir artışı kan kaybetmiş.
Depremin yıktıklarını yerine koymak için en az iki yıl boyunca GSMH’nin %4-5 aralığında bir finansman yaratılması gereği seçim kazanmak uğruna, sokakta kalan vatandaşın hayatı ikinci plana itilerek kamu maliyesinde bir ayarlama yaratmamış.
Toplam harcamalardaki artış %76 ile gelirlerdeki artış hızı %17’nin kat kat üzerinde. Bütçenin detayları açıklandığında muhtemelen tanık olacağımız şekilde cari harcamalardaki artışla körüklenen faiz dışı harcamalardaki genişleme hızı muazzam bir %90 seviyesinde. Her iki kalem de reel anlamda büyütülmüş.
Faiz harcamalarının %5 daralması ise yanıltıcı olmasın. TCMB-BDDK eliyle finans piyasaları üzerinde kurulan kıskaç sonucu bu daralma. Tahvil faizlerinin enflasyona göre olması gereken yere fırlaması, aylardır yerine mıhlanan TL’nin olması gereken değere doğru uzanması halinde faiz harcamaları da çift hanede artışa dönecek.
Gelir ve gider performansındaki ters yönde hareketler sonucunda daha yılın ilk iki ayında elde edilen Hazine nakit açığı 226 milyar TL ile geçen yılın aynı dönemindeki 17,5 milyar TL fazla ile kıyaslanamayacak ölçekte.
Bu mali performansın sürdürülmesi mümkün değil. Bu faiz politikasının, bu büyüme politikasının, bu TL politikasının sürdürülebilmesi mümkün değil. AKP iktidarının yerinde kalması halinde büyük bir ödemeler dengesi krizine büyük bir bütçe açığı eşlik edecek.
AKP iktidarının değişeceği artık elle tutulur hale gelmiş durumda Millet İttifakı’nın son adım ve açıklamaları ardından.
Fakat Millet İttifakı ekonomi kurmaylarının da Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” ekonomi kısmından daha fazlasını çalışarak sağlaması gerekiyor meydanlarda anlatabilmesi için.
- Depremde oluşan 100 milyar doları aşacağı BM tarafından ilan edilen hasarın nasıl finanse edileceği.
- Bu ekstra büyük yükün iktidar değişip de derin yoksullukla gerçek mücadele başladığında nasıl orta ve düşük gelirli kalabalıkların üzerine bindirilmeden yüklenileceği.
- Deprem öncesi AKP eliyle ödemeler dengesi krizi uçurumunun başına taşınan Türkiye ekonomisinin, şimdi deprem finansmanı yüküyle nasıl bu uçurumdan uzaklaştırılıp güvenli alanlara taşınacağı.
Millet İttifakı’nın sonunda aynı tondan çalmaya başlaması seçimi kazanmak için önemli bir eşikti, geçildi.
Hızla geçecek seçim geri sayımı döneminde şimdi Türkiye’deki seçmenin gerçek gündemine dönmek şart: Ekonomik darboğaza eklenen deprem finansman yükünden ezilmeden çıkışın meydanlarda ikna edici tarifi.