Geçiş dönemi-2: Seçim sonrası yönetmek ve anayasa değişikliği yapmak

Abone Ol
“Geçiş dönemi”nde Anayasa’nın, kurulması amaçlanan güçlendirilmiş parlamenter sistem (GPS) hedefinde yorumlanması ve uygulanması, Cumhurbaşkanı artık parti başkanı olmayacağı için kolaylaşacak.

Loading...

Yönetmek ve Anayasa değişikliği yapmak eşzamanlılığı, seçim sonrasına ilişkin ikili görev tanımıdır. Millet İttifakı ile paydaşlarının yasama çoğunluğunu elde etmesi ve Cumhurbaşkanlığını kazanması (TBMM+CB) ana hedef. Siyasal iktidarın el değiştirmesi (siyasal münavebe), Türkiye’nin demokrasi tarihi bakımından pek anlamlı. Yönetmek, yürütmenin; Anayasa değişikliği ise, yasamanın görevi. Bu çifte görevin kullanılması, TBMM’de elde edilecek çoğunluğa bağlı; üç olasılık var: Nitelikli Çoğunluk (2/3) Nitelikli çoğunluğun (400 ve üstü milletvekili) sağlanması sonucu, yasama faaliyetlerini rahatça yürütecek olan TBMM, türev kurucu iktidar yetkisini de kullanarak Anayasa değişikliğini doğrudan gerçekleştirebilecek. Bu çoğunluk, parlamenter sisteme geçişi en kolay ve hızlı biçimde sağlayabilecek. Nitelikli Çoğunluk (3/5) Beşte üç çoğunluk olarak 360 ve üstü ama 400’den az milletvekili elde edilmesi durumunda TBMM’nin oyladığı Anayasa değişikliğinin onaylanarak kesinleşmesi için halkoyuna sunulması gerekecek. Bu durumda da yasama, yasa yapım faaliyetlerine ivme kazandırabilecek; Cumhurbaşkanı, CB yardımcıları ve bakanlar ise, yürütme görevi üzerinde yoğunlaşabilecek. Salt Çoğunluk TBMM üye sayısının salt çoğunluğu olarak 300 ve üstü milletvekilliği elde edildiği halde bu sayının 360’ın altında kalması, Anayasa değişikliği için yeterli olmasa da salt çoğunluk, parlamenter sistem lehine bir psikolojik etki yaratacak. Seçime giden yolda kullanılacak en güçlü slogan, ‘demokratik parlamenter sistem’ olduğu için, TBMM’deki çoğunluk, -uzlaşmacı bir anlayışla- Anayasa değişikliği için muhalefet partilerinin de desteğini alabilecek. ORTAK YÖNETİM, ERKLER AYRILIĞI EKSENİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK Anayasal kurumların ana sorunsalı,  değiştirilecek olan yürürlükteki Anayasa’ya parlamenter sistem mantığı çerçevesinde saygı olduğundan,  askıdaki Anayasa hükümleri uygulamaya konulması öncelikli olmalıdır. Geçiş dönemi”nde Anayasa’nın, kurulması amaçlanan güçlendirilmiş parlamenter sistem (GPS) hedefinde yorumlanması ve uygulanması, Cumhurbaşkanı artık parti başkanı olmayacağı için kolaylaşacak. Cumhurbaşkanı kararnameleri (CBK) ile oluşturulan Saray’daki Anayasa dışı politika kurullarının yetkileri bakanlıklara aktarılarak; Bakanlar, Cumhurbaşkanı başkanlığında ve Cumhurbaşkanı Yardımcılarının da katılımıyla düzenli toplanmak suretiyle, danışma niteliğinde de olsa, dayanışma içinde kurul halinde çalışma (kabine) yapabilir. Bu çerçevede, Cumhurbaşkanı yardımcıları, Anayasal kurum ve kuralların işleyişinde eşgüdüm işleviyle geçiş döneminde özgül roller üstlenebilir.  Cumhurbaşkanı, “anayasayı uygulama yükümlülüğü” gereği, söylem, eylem ve işlemleriyle Anayasa’ya saygı yönünde somut adımlar atabilir: -CBK ile, üst kademe yöneticileri atama, görevlerine son verme ve bu konuda gerekli ilkeleri belirleyerek, kamu yönetiminde hukuka ve liyakat ilkesine dönmek, -Anayasa andı gerekleri doğrultusunda sistematik Anayasa ihlallerini en aza indirme ve/veya önleme kararlılığını ortaya koymak, -Tarafsızlığın gereklerini yerine getirmek, -Kaynağını Anayasadan almayan hiçbir devlet yetkisini kullanmamak, -Anayasaya saygı çerçevesinde parlamenter sistem doğrultusunda yönetim ilkelerini öne çıkarmak.
Cumhurbaşkanı, “anayasayı uygulama yükümlülüğü” gereği, söylem, eylem ve işlemleriyle Anayasa’ya saygı yönünde somut adımlar atabilir.
Bu somut vaatler, Millet Masası’nınsiyasal sözleşmehedefiyle örtüşmekte.  Birlikte çalışma yöntemi, aslında kurulması öngörülen anayasal düzen hedefiyle uyumlu bir süreç. Devleti temsil ve yürütme yetkisi, parti başkanının yönetimine indirgenemez: “Tek adam” yönetimi, bir kamu tüzel kişisi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bugününe ve gelecek kuşaklara bırakılacak mirasa saygısızlık olduğundan, GPS ile oluşturulması öngörülen kurumlar ve kurullar yoluyla devlet yönetimi, ancak farklı siyasal akımları temsil eden siyasal partilerin birlikte çalışmasına dayalı kolektif akıl ile kurulabilir. Tarafsız Cumhurbaşkanı, mahkemelerin bağımsızlığını öngören Anayasa madde 138’in saygı görmesinin de başlıca güvencesi olacaktır. Cumhurbaşkanı, CB yardımcıları ve bakanlar, madde 138’in emredici ve yasaklayıcı kurallarına –yargı süreci öncesi, esnası ve sonrasında-saygı ve bu konuda hukuk devletine saygılı iradelerini kamuoyu ile açıkça paylaşacakları için, hakimlerin, “Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermeleri” kolaylaşacak. Kuşkusuz asıl sorumluluk, Anayasayı doğrudan uygulama yükümlülüğünde olan yargı mensuplarında. Anayasa madde 138 vd. hükümlerin, “insan haklarına dayanan demokratik hukuk Devleti” gerekleri çerçevesinde yorumlanması ve uygulanması, siyasal ortam ve koşullara bağlı bulunmakla birlikte, hukukçuların yetişmesine ve mesleğe intisap etmelerine ilişkin yasal düzenlemelere ivedi biçimde başlanılması, geçiş dönemi yasama ve yürütme organlarının yükümlülüğünde olacak. Bu nedenle, yargı bağımsızlığı temelinde erkler ayrılığını tesis eden Anayasa değişikliği yapılıncaya kadar, yargı organlarının Anayasa’nın emredici hükümleri doğrultusunda karar vermelerini cesaretlendirmek için, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun görev ve yetkilerini, Anayasa’nın ilgili maddeleri çerçevesinde kullanmasına yönelik siyasal iradenin ortaya konulması da önemli. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ VE YASAL DÜZENLEMELER EŞZAMANLIĞI 28. Yasama Meclisi, siyasal iktidarın el değiştirmesi sonucu, seçim öncesi hazırlanan Anayasa değişikliği taslağını öneriye çevirip anayasalaştıracak: Güçlendirilmiş parlamenter sistem için, yasama, Yürütme ve yargı bölümleri öncelikle düzenlenecek. Buna eşzamanlı olarak kapsamlı anayasa değişikliği çalışmalarına katılımcı yöntemle ivme kazandırılacak. Anayasa değişikliğine koşut olarak nitelikli ve yoğun bir yasama faaliyeti yürütülmelidir. Gerek torba ve Anayasa’ya açıkça aykırı hükümler içeren yasalar ve AYM kararları gerekçe gösterilerek yapılan, ancak Anayasa’ya aykırılıkta ısrar eden düzenlemeler, gerekse OHAL KHK’leri ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri (CBK) yoluyla yapılan düzenlemeler, Türk hukuk düzenini adeta bir “mevzuat enkazı yığını” haline getirdiğinden, kapsamlı bir mevzuat çalışmasında öncelikli konular şunlar olmalı: - Geçiş döneminde yapılan ön hazırlıklar çerçevesinde, Anayasa’ya açıkça aykırı olan ve kamu yararını zedeleyen yasalarda ayıklamak. Bunların önemli bir kısmı, konu bakımından, hukuk ve liyakat gibi seçim öncesi dönemde başlatılması öngörülen yasa çalışmaları alanına girmekte. - OHAL düzenlemeleri çerçevesinde çıkarılan ve kamu görevlileri ile siyasiler açısından sorumsuzluk zırhı yaratan yasaları ivedi olarak yürürlükten kaldırmak. -İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilen pilot kararların gerektirdiği yasal düzenlemeleri, adil yargılanma hakkı gerekleri çerçevesinde yapmak. Adil yargılanma hakkı güvenceleri ereğinde hazırlanmış bulunan yasa önerileri güncellenerek hızlıca yasalaştırılabilir (CHP’nin Haziran 2021’de TBMM Başkanlığı’na sunduğu 12 yasa önerisi ilgili Komisyonlarda bekletilmekte).
Geçiş dönemi, yürütme/yasama/yargı ekseninde erkler ayrılığını tesis yolunda ciddi adımların atılmasını gerekli kılan bir demokratik bir süreç olacaktır.
- Yasama-yürütme ve yargı bölümlerinin normatif altyapısını oluşturacak şu üçlü düzenleme çalışmalarını da eş zamanlı olarak tamamlamak: Siyasal Partiler Kanunu, Seçim Kanunu (seçim finansmanı ve siyasal ahlak dahil) ve TBMM İçtüzüğü. -TBMM nezdinde CBK İzleme ve Değerlendirme Komisyonu kurularak, özellikle yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini ihlal eden CBK’leri ayıklamak ve yasal düzenlemeye dönüştürmek. Özet olarak, 2023 seçim sonuçlarına göre, erkler ayrılığı gerekleri gözetilerek yürütme ve yasama faaliyetlerinin eşgüdümlü ve eşzamanlı olarak, yargının bağımsızlığı yönünde sürdürülmesi, (GPS için yasama+yürütme+yargı öncelikli) Anayasa değişikliği dahil nitelikli yasama faaliyeti, geçiş döneminin ana halkasını oluşturacaktır. Kısaca geçiş dönemi, yürütme/yasama/yargı ekseninde erkler ayrılığını tesis yolunda ciddi adımların atılmasını gerekli kılan bir demokratik bir süreç olacaktır. Öte yandan, kapsamlı değişiklik için yapılacak somut önerilerin anayasalaşması, geniş bir siyasal ve toplumsal uzlaşmayı gerekli kıldığından, usul bakımından izlenecek yol ve yöntemlerin belirlenmesi de önem taşımaktadır.