Garip işlerimiz…
Çevremde AK Partili olup Tayyip Bey’e koşulsuz destek olanların düşüncelerini merak ettim. Yüzde 90’ı bir çocuğun bu şekilde konuşmasını doğru bulmadıklarını, yüzde 10’u ise abartılacak bir durum olmadığını ifade etti.
Tayyip Bey’in Trabzon mitinginde 10 yaşındaki erkek çocuğunun sahneye çıkarılmasının ardından, çocuğun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik pek de hoş olmayan sözleri çok konuşuldu, eleştirildi, tartışıldı…
Görüntüleri izleyince aklıma büyüklerimizin (Allah’tan yeni jenerasyonda pek fazla yok) küçük çocuklarına öğrettikleri küfür içerikli sözleri aile büyüklerine veya komşularına söyletmeleri geldi. Özellikle babalar, dedeler ve amcalar erkek çocuklarının küfür etmesinden hoşlanır ve çocuğu ödüllendirirdi. Ne garip işlerimiz var hakikaten…
Konumuza dönersek, sosyal medyada “AK Partililer bu konuyla ilgili yorum yapmıyor.” ifadelerini okuyunca çevremde AK Partili olup Tayyip Bey’e koşulsuz destek olanların düşüncelerini merak ettim. Ve kendilerine Trabzon’daki görüntüyle ilgili ne düşündüklerini sordum. Düşüncelerini paylaşanlara tekrar teşekkür etmek istiyorum.
Cevaplardan yola çıkarak bahsettiğimiz durumun, tabandaki yansımasını şöyle özetleyebilirim:
Yüzde 90’ı Kemal Bey’i sevmemelerine rağmen bir çocuğun bu şekilde konuşmasını doğru bulmadıklarını, yüzde 10’u ise abartılacak bir durum olmadığını ifade etti.
Genel olarak gelen cevaplarda “Bir çocuk, herhangi bir partinin genel başkanına sahneden hakaret etmemeli ve büyükleri de –hele ki devleti temsil eden büyükler- edilen bu hakareti alkışlamamalıydı.” ortak kanaati hâkimdi.
Evet; olmaması, yaşanmaması gereken bir tabloydu… “Oğlum amcalara küfür et bakalım” tarzında bir yaklaşım yakışmadı.
Dikkatimi çeken bir diğer nokta ise, doğruları ve yanlışları karşıtlık üzerinden değerlendiriyor olmamız oldu.“Her şeyden bağımsız olarak çocuğun sözlerini değerlendirmesini” istediğim kişilerin çoğunluğu “Çocuğun sözleri ve çevresindekilerin buna izin vermesi yanlıştı ama karşı taraf da şunu yaptı” gibi cevaplar ile soruma dönüş yaptı.
Bu arada psikolog olan bir arkadaşıma olayla ilgili düşüncelerini sordum… Kendisinin açıklaması şu şekilde: "Son yıllarda ebeveynlerin, özellikle ünlülerin, çocuklarını sosyal medyada kullanmasına çok sık tanık oluyoruz. Bu kesinlikle doğru bir şey değil.
Trabzon olayındaki çocuğun durumu ise ebeveynlerin rızası olsa dahi doğru değil. Dijital ortamda her şey kayıt altındadır… Yetişkin insanlar dahi zamanla yaşamlarının bir bölümünün silinmesi için mahkemeye başvurabiliyor. Bugünkü görüntüler hayatının bir bölümünde karşısına çıkabilir. O zaman ne hissedeceğini veya aynı düşüncede olup olmayacağını bilmiyoruz. Ebeveynlerinin rızası dahilinde olması bu gerçeği değiştirmez.
Bunun dışında; 10 yaşında bir çocuğun, siyasetin olumsuz tarafının bu kadar içinde olması ve 'hain' kavramı üzerinden konuşması endişe verici. Bu kadar düşmanca ve sert bir dil kullanması normal değil… Çocuklar bu kadar sert bir şekilde herhangi bir kavganın tarafı olmamalı."
Toplum olarak siyaset dilinin sertleştiğinden ve kutuplaştırdığından şikâyetçiyiz. Bunda birleşiyoruz ama sorumluluğun kimde olduğu konusunda ayrışıyoruz.
Her ne kadar olmasını istemesek de siyasette taraf olmayı tıpkı futbolda koyu taraftar olmak gibi aşırı sahiplenme ve nefret ikileminde yaşıyoruz, buna fikren yalnız kalmamak adına bir miktar için amenna; lakin bu ikilemin aşırı zorlanması sonucunda arkadaşlık, akrabalık gibi ikili ilişkilerin zarar gördüğü bir sürece giriyoruz.
Acil olarak yapmamız gereken; karşımızdakinin özgürlük alanını, kendi inançlarımız ve siyasi görüşlerimize göre değerlendirmekten vazgeçmek…