Galatasaray böyle oynar!
Fatih hoca bugün de biri zorunlu olmak üzere bir kaç değişiklik yaptı. Yerinde ve zamanında olduğunu belirtmek isterim. Nazım’ın şiiriyle soralım: Fatih hoca yenilmekten korktu mu? Evet! Peki yenileceğine inanıyor muydu? Hayır! İşte bu nedenle kazandı Galatasaray!
Öylesine güçlü takımlarla eşleşti ki kuralar çekildiğinde, “Şampiyonlar Ligi kurası olmuş” denildi.
Nitekim grubun diğer maçının berabere bitmesi de göstermektedir ki, “Avrupa ligine yanlışlıkla düşmüş” bir grup denebilir.
Böyle bir grupta ne yapacağı merak ediliyordu ama Galatasaray, Avrupa serüvenine Lazio galibiyetiyle başladı.
Lazio’yu bilirsiniz; “Serie A’nın faşist çocuğu” denir; ancak o durum biraz karışık gibi.
Adınız “çıkarsa dokuza, artık inmez sekize!”
Hem zaten İtalyan faşizmi geride kalalı çok oldu; Avrupa, demokrasinin ve insan haklarının merkezi haline geldiyse faşizm ve Nazizm musibetinin etkisi küçümsenemez.
Malum, “bir musibet, bin nasihatten yeğdir!”
RAKİBİ CİDDİYE ALACAKSIN!
Nazım’ın şu dizelerini, hayatın her alanına teşmil ederim:
“Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, meselâ, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yani ağır bastığından.”
Galatasaray, hafta sonu, “beş” atacağı Trabzon maçını zar zor berabere bitirmiş; biz taraftarların tepkisini çekmişti.
Ben de Galeano’nun “Gölgede ve Güneşte Futbol” kitabından bir alıntı yapmış; sonra da Fatih hocanın değişikliklerine anlam veremediğimi yazmıştım.
Fatih hoca, bugün de, biri zorunlu olmak üzere bir kaç değişiklik yaptı.
Yerinde ve zamanında olduğunu belirtmek isterim.
Demek ki oynadığın ligi ciddiye alacaksın.
Nazım’ın şiiriyle soralım:
Fatih hoca yenilmekten korktu mu?
Evet!
Peki yenileceğine inanıyor muydu?
Hayır!
İşte bu nedenle kazandı Galatasaray!
Biz yeniden Galeano’ya dönelim.
Galeano der ki “Bir taraftarın, ‘Bugün benim takımım oynuyor,’ dediği pek görülmez. Çoğunlukla ‘Biz oynuyoruz,’ denir. On ikinci oyuncu, top durduğu zaman, onu harekete geçiren ateşli rüzgârın kendi nefesi olduğunu bilir. Öbür on bir oyuncu da aynı şekilde, taraftarsız bir maçın, müziksiz dans etmeye benzeyeceğini bilirler.”
Bugün de öyle oldu.
GENÇLİK MARŞININ ATEŞİ!
Galatasaray’ın 11’i, hem sahaya iyi yayılarak hem de rakibi kendi cezasına sokmamakta müthiş bir direnç göstererek, üzerine düşeni yaptı.
Sıra ateşli taraftarına gelmişti ve Lazio’nun bunaltıcı baskılarının arttığı ikinci yarının başlarında ‘bizimkiler’ Gençlik Marşı söyleyerek, takımı ateşledi.
Gençlik Marşı, Galatasaray seyircisinin geleneğidir. Bu geleneğin dile gelişinden yaklaşık 10 dakika sonra gol geldi.
Gol, biraz şans gibi olsa da şansa değil o şansı yaratan emeğe bakın siz!
Morutan’ın vuruşunun ardından sunucunun ses tonundaki düşüş ve o topun gidip ağlara takılması sonrasında kulakları sağır eden “goool” haykırışı, Galatasaray geleneğinin dile gelişidir.
“Bizimkiler böyle oynar” işte!
Biliyorum; futbol, yenilginin de yenginin de olduğu seyirlik bir oyun. Bugün yendiği takıma yarın yenilebilir ama kötü oynama hakkı yoktur. Çünkü Galatasaray’ın geleneği, kötü oynama hakkı tanımaz.
Üç gün önce 30’uncu ölüm yıldönümü nedeniyle andığımız “Bizim Kral” Metin Oktay’ın geleneğidir bu!