Fotoğraflar yalan söylemez ama yalancılar da fotoğraf çeker..

Abone Ol
Yatırım belirsizliği sevmez. Yatırımın olmadığı yerde ise ne üretim ne istihdam ne de refah olur. Sonuçta Hine’nin vurguladığı fotoğraflar gibi Türkiye’den çekilen fotoğrafların da iç parçalayıcı olması kaçınılmazdır.

Loading...

Gerçek bir fotoğraf düşkünü olarak bu özlü söz beni pek çok şey düşünmeye itti. Çünkü fotoğraflar bazen on binlerce kelimenin anlatmak istediğinden çok daha fazlasını tek bir karede anlatabilir. Bu özlü sözün sahibi kendisi de bir fotoğrafçı olan Lewis Hine. 26 Eylül 1874'te Oshkosh, Wisconsin'de iç savaş gazisi Douglas Hull Hine ve eğitimci Sarah Hayes Hine'ın çocuğu olarak dünyaya gelen Hine'ın hayatı babasının 1892'de bir kazada ölümü ve ailesinin geçimini sağlamak zorunda olması nedeniyle çok zor geçmiş. Bir mobilya döşeme fabrikasında işçi olarak hayata atılan Hine, haftada 6 gün, günde 13 saat çalışıp haftalık 4 dolar kazanarak ailesinin geçimini sağlamaya çalıştı. Sonraki yıllarda bankada hademe olarak yaptığı görev, insanların ne kadar sömürüldüğü hakkında büyük fikir sahibi olmasına neden oldu. Bu tür bir yaşamdan kaçma konusundaki kararlılığı, eğitimini devam ettirerek öğretmen olmasına sebep oldu. Sonraları kendisine yön gösteren kişilerin de katkısıyla öğretmen olarak çalışmanın yanında fotoğrafçılığa başladı. Yaşadığı hayat ve tecrübeler kendisinde o kadar derin izler bıraktı ki çektiği fotoğraflar da ağırlıklı olarak işçi sınıfının ve çocuk işçilerin sömürüsünü konu aldı. TÜRKİYE’NİN FOTOĞRAFI Son dönemlerde Türkiye’nin çarşı pazar yerlerinden, çöp bidonlarının etrafından çekilen fotoğrafları hepimizin malumu... Özellikle pazar yerlerinin kalkışı sırasında satılamayan sebze meyvenin yoksul ve dar gelirli vatandaşlarımız tarafından toplanan görüntüleri yürekleri dağlıyor. Bu fotoğraflar 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçişimiz sonrasında uygulanan ekonomi politikalarının birer sonuçları maalesef. Bu fotoğrafların gelişini ekonomide ortaya çıkan büyüklüklerin fotoğrafı belirledi.
Son dönemlerde Türkiye’nin çarşı pazar yerlerinden, çöp bidonlarının etrafından çekilen fotoğrafları hepimizin malumu. Bu fotoğraflar 2018 Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçişimiz sonrasında uygulanan ekonomi politikalarının birer sonuçları maalesef.
Bu büyüklükler ortaya çıkarken ekonomi yönetimi ve iktidarın en üst makamları da kendilerine göre fotoğraf çektiler ama bu fotoğrafları hep kendi ideolojileri çerçevesinde değerlendirip bol bol bahaneler üreterek gerçeklikten sapmış açıklamalarda bulundular. EKONOMİDEN FOTOĞRAFLAR VE SÖYLEDİKLERİ Son dönemde açıklanan veriler Türkiye’nin döviz kaynakları ve rezervleri ile ilgili fotoğraflarının ileriye dönük ürkütücü bir tablo olduğunu gösteriyor. Dış Ticaret açığı yılbaşından Mayıs sonuna kadar toplamda 43.1 milyar dolar açık verirken yıllık bazda 71.1 milyar dolar düzeyine ulaşmış görünüyor. Bu rakamlar son dönemlerde görülen rekor seviyeler. Fotoğraf 1 Fotoğraf 2 Sadece dış ticaret açısından değil, cari denge açısından da bakıldığında fotoğraf iyi bir görüntü vermemektedir. Nisan 2022 itibarı ile yıllık cari açık 25.7 milyar ABD dolarına ulaşmış ve enerji dengesi -60.9 milyar dolara ulaşmıştır. Fotoğraf 3 Bu fotoğrafı yorumlarken enerji dolayısı ile yüksek cari açığımız olduğunu söyleyerek itiraz edenler olabilir. Türkiye’nin üretim yapabilmek için enerji bağımlısı olduğu akılda tutulduğunda bu konunun önemi daha da artmaktadır. Bunlar birer fotoğraftan ibarettir, tarihte kalmıştır ve tek başlarına bir şey ifade etmez denebilir mi? Hiç zannetmiyorum. Bu fotoğraflara bakarken tamamlayıcı fotoğraflar da ileride neler olabileceğine dair ışık tutuyor bizlere. Örneğin TCMB’nin rezervleri. Değerli Fuat beyin paylaştığı TCMB rezervlerinin durumu yatırımın sürdürülebilirliği konusunda büyük soru işaretlerine işaret etmektedir. Fotoğraf 4 Bununla da kalmamakta, sanayicinin ve üreticinin maruz kaldığı maliyet artışları ile ilgili fotoğraf da ileriye doğru bir ışık tutmaktadır. Fotoğraf 4 Şirketler bu fotoğraflarla boğuşurken, kendi konumunu korumak isteyen iktidarın ekonomi kurumları vasıtasıyla yaptığı düzenlemeler işi iyice içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Şirketlerin hali hazırda 114 milyar ABD dolar döviz açık pozisyonu varken, krediye erişimlerini döviz bozdurmalarına bağlamak gerçeklikten uzak bir duruş sergilemektir. Fotoğraf 5 Üstelik şirketlerin döviz varlıkları sistem içinde bulunurken, ve bu dövizler krediye dönüşmüş, dahası  TCMB’nin Fotoğraf 4’teki açık pozisyonunu fonlamak için kullanılırken yapılan bu düzenleme, döviz likiditesinin ekonomi yönetimi tarafından hiç anlaşılmamış olduğunun bariz bir göstergesidir. Fotoğraf okumak bilgi, göz, yürek, vizyon ve tecrübe ister. Çekilen tüm bu fotoğraflar, belirtilen özellikteki kişilerce okunduğunda, gelecek döneme dair ortaya çıkanın büyük bir belirsizlik olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yatırım belirsizliği hiç sevmez. Sürekli kaçar. Yatırımın olmadığı yerde ise ne üretim ne istihdam ne de refah olur. Sonuçta Hine’nin vurguladığı işçi ve çocuk sömürüsünden oluşan fotoğraflar gibi Türkiye’den çekilen fotoğrafların da yoksulluğa sürüklenmiş iç parçalayıcı kareler olması söz konusu olacaktır. Bu fotoğrafların değişimi, insanımızı ve gençlerimizi heyecanlandıran manzaralar içermesi aslında çok kolaydır. Yapılması gereken tek şey fotoğrafı doğru okumayı başarmak, doğruları söylemek ve işini doğru yapmaktır.