Faruk Alpkaya: İran ya da Türkiye’nin müdahalesi kendi Kürtlerinin de kopuşuyla sonuçlanacak gibi
KHK ile ihraç edilen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Dr. Faruk Alpkaya ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki (IKBY) bağımsızlık referandumu ile birlikte çokça konuşulmaya başlayan "Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı"nı PolitikYol'a değerlendirdi.
Ulusların kendi kaderini tayin hakkı bugün ne anlama geliyor?
Ulusların kendi kaderini tayin hakkı (UKKTH), dünyanın İngiltere hegemonyası altında geçirdiği 19. yüzyılın sonucunda ortaya çıkmış bir kavram. O dönemin temel özelliği sömürgeler. UKKTH, İngiltere hegemonyasının sarsılmaya başladığı 20. yüzyılın başında, daha net bir saptamayla Birinci Dünya Savaşı arifesinde Lenin tarafından formüle ediliyor, savaşın sonunda da ABD başkanı Wilson ilkeleri içinde yer alıyor. Bu hakkın gerçek anlamına kavuşması ise İkinci Dünya Savaşı ertesinde, ABD hegemonyasının ve Birleşmiş Milletler sisteminin kurulmasıyla mümkün oluyor. 1945-1970 arası dönemde birkaç istisna dışında hemen hemen bütün sömürgeler tasfiye ediliyor. Bu istisnalardan biri de Birinci Dünya Savaşı sonucunda dört ülke arasında paylaşılan Kürdistan.
Kuzey Irak referandumu ve olası sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
UKKTH Bugün Birleşmiş Milletler sistemi içinde kullanılan bir hak. Hakkın kullanımında -bilebildiğim kadarıyla- referandum, yani ulusun iradesini dile getirmesi, önemli bir aşamayı oluşturuyor. Kürdistan’ın Irak sınırları içinde kalan kısmındaki referandumu bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Kürdistan’da 19. yüzyıl rejimini sürdürmek isteyen İran, Irak, Suriye ve Türkiye hemen her konuda çatışma içinde olsalar da, sorun Kürt halkının kendi kaderini tayin etme noktasına gelince birleşiyorlar.
Referandumun sonuçlarını bu noktada değerlendirmek gerekir. Bu ülkeler gene birleşecekler ve Kürdistan’ın uluslararası sömürge statüsünü sürdürmek isteyeceklerdir, ancak bu artık pek mümkün görünmüyor. Bu ülkelerden herhangi birinin, özellikle İran ya da Türkiye’nin Kürdistan’ın Irak sınırları içinde kalan kısmına fiili bir müdahalede bulunması ise bu ülke sınırları içinde yaşayan Kürt halkının da kopuşuyla sonuçlanacak gibi görünüyor.