Erkan Aktaş yazdı | Tarımda kendi kendine yeterlilik ve gıda fiyatları artışı

Abone Ol
Kendine Kendine Yeterli 7 Ülke Masalı Rahmetli Kenan Evren döneminde söylenen "Kendi Kendine Yetebilen 7 Ülke" arasında olduğumuz söylemi, yıllardır özellikle politikacılar tarafından dillendirilmektedir. İlk olarak bu söylemin akademik refaranslı bir söylem olmadığını belirtmek isterim. Bununla birlikte, "Kendi Kendine Yetebilen" diğer altı ülke ile ilgili her hangi bir bilgi de bulunmamaktadır. Kendi Kendine Yeterlilik Önemli mi? Merkantilist dönemde (1500-1800 yılları) ulus devlet düşüncesinin ortaya çıkışı, özellikle tarımdaki korumacı politika refleksinin ön plana çıkması ile birlikte "Kendi Kendine Yeterlilik" ön plana çıktığı söylenebilir. Merkantilist dönemden sonra ortaya çıkan Fizyokrasi döneminde ise liberal bir bakışla "Kendi Kendine Yeterlilik" popülerliğini yetirdiği görülmüştür. Fizyokratların asıl amacının serbest ticaretten çok daha çok ürün ihraç etmek olduğunun altını çizmek lazım. Klasik iktisadi dönemde David Ricardo'nun Mukayesi Üstünlükler Teorisi ile "Kendi Kendine Yeterlilik" sorunsalı önemli orandan kaltığı söyelenebilir. Bu durum 20. YY'da yaşanan savaşlar ve ekonomik krizler, ulus devletlerin yaygınlaşmasıyla birlikte tekrar "Kendi Kendine Yeterlilik" ön plana çıkmıştır. Gıda Güvencesi ve Güvenliği Son zamanlarda gıda güvenliği ve güvencesi konularıda bu bağlamda tartışılmaktadır. Özellikle ;tarımsal girdi (enerji, gübre, ürünlerin işlenmesi vb.) fiyatlarının artması, tarım arazilerinin azalması, refah artışı ve nüfus baskısı ile artan gıda talebi, biyoyakıt üretiminin artması, küçük çiftçilerin pazara girişinin sınırlanması, küresel iklim değişikliği ve ekolojik bozulma gibi faktörler sürdürülebilir gıda arzının önemini daha da arttırmaktadır. Türkiye Küresel Gıda Güvencesi İndeksi (GFSI) 2015 yılı sonucuna göre, 39. sırada yer almaktadır. Gıda güvenliği ise günümüzde daha da ön plana çıkan bir kavramdır. Gıda güvenliği, tarımsal üretimde verimlilikten çok üretilen ürünlerin kalite ve çevre konularını sürdürülebilir bir bakışla ortaya çıkmaktadır. Türkiye Tarımında Dış Ticaret: Türkiye'nin ihracatının yaklaşık %30'u tarımla ilişkili ürünlerden oluşurken, ithalatın yalnızca %12'si tarımla ilişkilidir. tarımsal ve işlenmiş gıdada ise yaklaşık 16 milyar dolar ihracat ve 10 milyar dolar ithalat yapılmaktadır. İşlemiş ve işlenmemiş gıda ürünleri ele alındığında, Türkiye tarımda net ihracatçı görülmektedir. İşlenmemiş bitkisel ve hayvansal ürünleri aldığımız ise net ithalatçıyız. İşlenmemiş tarımsal ürünlerin ihracatı yaklaşık 5.4 milyar dolar iken ithalatımız 7 milyar dolardır. Buradaki tabloya baktığımıza tablo o kadar kötü olmadığıdır. Türkiye'de işlenmemiş tarımsal ürünlerin ihracatı 2009 yılından sonra ithalatın altında kalmaktadır. Tarımsal Girdi de Dışa Bağımlılık: Türkiye tarımında kullanılan girdilere bakıldığında her yıl yaklaşık 2 milyar dolar ihracatımız var 5.7 milyar dolar ithalatımız olmaktadır. Bu değerlere tarımsal girdi olarak kullanılan mazot eklenmemiştir. Bu da eklendiğinde işlenmiş gıda ürünlerini de eklesek tarımda net dışa bağımlı bir ülke konumuna düşmekteyiz. Tarım makinaları hariç, gübre, ilaç, tohum, yem ve mazotta net dışa bağımlı bir ülkeyiz. Yüksek Gıda Fiyatları ve Kur Son günlerde artan gıda fiyatları çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Yukardaki verilere bakarak gıda enlasyonun nedeni hakkında daha rahat yorum yapabiliriz. Yüksek lisans öğrencilerimle yaptığımız diğer analizde ise Türkiye'deki gıda fiyatları ile kur arasında pozitif bir ilişki tahmin ettik. Tarımda hem hammade hem de girdilerde dışa bağımlı olduğunuzda kur artışları direk maliyet enflasyonuna yansımaktadır. Bu duruma Türkiye'deki pazarlama kanallarının yarattığı fiyat artışını da eklerseniz yüksek gıda fiyatlarının nedenselliği rahat bir şekilde ortaya çıkmaktadır.