Loading...
Bir Alevi dergahını ziyaret etmesi değildir mesele. Devletin bütün inançlar karşısında eşit mesafede durması gerekir. “Eşit mesafe”, ibadet yerleri arasında ayrım yapmamak; kamusal görevlere atama sırasında Alevileri dışlamamaktır.O halde Erdoğan’ın bu hamlesini nasıl okumak gerekiyor? Şöyle: Bugüne dek, “göğün kulakları sağır” iken Erdoğan’ın, durup dururken, Alevi dergahlarını ziyaret etmiş olması, Alevi çevrelerden tepki alacağı muhakkaktı. Bunun farkında olanların başında gelen Erdoğan, Hünkar’ı ziyaretinde, bilinçli bir biçimde, “Sevgi, saygı üzerine kurulmuştur yapımız, ta ezelde ebede açık durur kapımız” beyitine atıfta bulunurken, demek istiyor ki “kapıları herkese açık Aleviler, biz gidince tepki gösteriyor; hani bunların hoşgörüleri nerede?” İlgilendiği Alevilerin hoşgörüsü değil; Kılıçdaroğlu’nun, muhafazakar topluluklar dahil toplumun hemen tamamında yarattığı “neden olmasın?” algısını yerle yeksan etmek ve kendisinden hızla kopan çevreleri en azından kararsız hale getirmek… Hüseyin Gazi Dergahını ziyaret ettiğinde oluşan tepkileri gördük. Kılıçdaroğlu da, bu planı görmüş olacak ki Erdoğan’ın Hünkarın Dergahına gideceği açıklandığında, Hacı Bektaş Belediyesi başta olmak üzere il ve ilçe teşkilatlarına Erdoğan’ın protesto edilmemesi için gerekli önlemlerin alınması talimatını verdi. İMKANSIZ GÖRÜNENİ MÜMKÜN KILMAK Dönelim işin aslına… Alevilik denince kökü derinlerde olan bir sorunu konuşuyoruz demektir. “Bir parmak bal” çalınarak, çözülecek bir mevzu değildir bu. Yüzyılları bulan uzun bir zaman aralığı boyunca dışlanmış, ötekileştirilmiş ve görmezden gelinmiş bir topluluğa ait iki dergahı ziyaret ettiğiniz vakit, onlarda oluşan “bizi kullanmak istiyorlar” duygusunu bir anda söküp atamazsınız. Madem, mesele Hacı Bektaş Veli’nin dergahını ziyarettir ve bu ziyaretin bizdeki mealidir; o zaman aklımıza gelen ve Hünkarı anlatan en güzel şiire, İlhan Berk’in şiirine başvuralım: “Kucağına almış bir ceylanı, bir aslanı. Duruyorlar. Üç kişiler. Hayvanları mı severdi Hacı Bektaş Veli? Bilmiyoruz. Ama açıktı hep evinin kapısı.” Hacı Bektaş Veli’yi konu ettiğim kitabın önsözünde şunları yazmıştım: “Tam olarak şiirdeki gibidir Hacı Bektaş Veli; ayırmaz kendinden kurdu, kuşu; aslanı, ceylanı; dağı, taşı. İşte bu nedenledir bir kolu ceylanın üzerindedir, diğeri aslanın. Anlatmak ister ki imkansız görünen mümkün olandır; yeter ki isteyelim.” Anadolu, farklı inançların zemin bulduğu bir yurttur. Bu yurtta, Cumhurbaşkanının bir Alevi dergahını ziyaret etmesi değildir mesele; asıl mesele, devletin bütün inançlar karşısında takındığı tutumdur. Birini ötekileştirip, diğerini başa tutmak, inançlar arasında ayrımcılık yapmak, devleti, eşitlik ilkesinden uzaklaştırır. Bu nedenledir ki devletin bütün inançlar karşısında eşit mesafede durması gerekir. “Eşit mesafe”, ibadet yerleri arasında ayrım yapmamak; kamusal görevlere atama sırasında Alevileri dışlamamaktır. Laiklik, işte bu nedenle vazgeçilmezdir.