Erdoğan’ın adaylık çıkışı

Abone Ol
Kılıçdaroğlu'nun tuzağa düşmekten kaçınması ve doğrudan Erdoğan'ı hedef almak yerine onun yarattığı tek adam rejiminin ağır sıkıntılarını anlatması gerekiyor. Hatta bunun da ötesine geçerek somut önerilerin seçmene anlatılması lazım.

Loading...

Cumhurbaşkanı Erdoğan Perşembe günü AKP İzmir örgütünün düzenlediği Genişletilmiş Danışma Meclisi'nde yaptığı konuşmada önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olacağını söyleyerek, muhalefet partilerine de kendi adaylarını açıklama çağrısı yaptı. Bu açıklama bir süredir muhalif çevrelerde konuşulan Erdoğan'ın aday olmayacağı senaryoları ortadan kaldırdı. Artık kamuoyunun dikkati Altılı Masa'nın belirleyeceği adaya çevrilecek. ERDOĞAN NEDEN ADAYLIĞINI AÇIKLADI? Erdoğan'ın kamuoyunu hareketlendiren açıklaması aslında bir süredir iktidar çevrelerinden Kılıçdaroğlu'na yöneltilen aday ol çağrılarının devamı olarak düşünülebilir. Ağır ekonomik krizi çözmek konusunda yetersiz kalan iktidar, normal şartlarda girilecek bir seçimi artık kazanmasının çok düşük bir ihtimal haline geldiğinin farkında. Nitekim çok farklı kamuoyu şirketlerinin yaptığı anketlerde hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de Cumhur İttifakı destek kaybediyor. Bugün seçim olması durumunda muhalif kamuoyunda adı Cumhurbaşkanı aday adayı olarak geçen Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, Erdoğan'a açık ara fark atarak kazanacaklar. Anketlerde daha düşük sırada yer alan Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun bile Erdoğan karşısında seçimi kazanma ihtimalinin  yüksek olduğu gözüküyor. Dolayısıyla Erdoğan iktidarı seçmenleri ikna etmek ve kararsızları etkilemek için yeni politikalar önermek yerine muhalefet içindeki görüş ayrılıklarını büyüterek rakiplerini zayıflatmaya çalışıyor. Muhalefetin adayının kim olacağı sorusunu tartışmak iktidarın bu stratejiye kapsamında attığı adımlardan bir tanesi. İktidar elitleri Altılı Masa'nın ortak aday konusunda henüz anlaşma sağlayamamış olması nedeniyle bu konuyu gündemde tutarak muhalefet partileri arasındaki işbirliğini zayıflatmaya çalışıyorlar. Aslında uzun süredir iktidar medyası bu tartışmayı Ekrem İmamoğlu'nun adı üzerinden yürütüyordu. Fakat son dönemde İmamoğlu'nun Karadeniz gezisi nedeniyle muhalif çevrelerde eleştirilmesi ve CHP örgütünün Kılıçdaroğlu'nun adaylığına destek vermesi ibreyi CHP Genel Başkanı’na çevirdi. CUMHUR İTTIFAKI RAKİP ADAY OLARAK KILIÇDAROĞLU’NU MU İSTIYOR? Erdoğan ve Bahçeli bir süredir Kılıçdaroğlu'nu hedef alarak Altılı Masa'yı oluşturan diğer partileri gözardı etme stratejisi yürütüyorlar. İktidar açısından karşılarında altı farklı partinin oluşturduğu geniş bir bloktan ziyade Kılıçdaroğlu'nun temsil ettiği CHP'nin olduğu algısını yaratmak siyaseten çok daha kullanışlı. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’nın liderleri kendi yarattıkları gündem etrafında Kılıçdaroğlu'nu ringe çekmeye çalışıyorlar. Özellikle Erdoğan'ın gözünde Kılıçdaroğlu 12 senedir iktidar medyası tarafından yıpratılmış, kimi CHP seçmenlerinin bile kerhen destek verdiği ve kendisine karşın seçim kaybetmiş bir lider. Kılıçdaroğlu'nun muhafazakar seçmenlere yönelik çıkışları ve diğer muhalefet partilerini bir araya getiren bir strateji takip etmesi bu tabloyu biraz değiştirmişti. Fakat sanırım Erdoğan iktidar medyasını da kullanarak eski havayı tekrar yaratacağını düşünüyor.
Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu karşısında kazanması düşündüğü kadar kolay olmayacak. Fakat en azından Erdoğan nezdinde kazanma ihtimali en düşük aday Kılıçdaroğlu olduğu için onun adaylığı çok daha tercih edilebilir noktada.
Şu ekonomik tabloda Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu karşısında başarı kazanması düşündüğü kadar kolay olmayacak. Anketlerde son dönemde muhalefetin diğer üç aday adayının (İmamoğlu, Yavaş ve Akşener) yanında Kılıçdaroğlu'nun da Erdoğan'ı geçtiği gözüküyor. Fakat en azından Erdoğan nezdinde varolan adaylar içinde kazanma ihtimali en düşük aday Kılıçdaroğlu olduğu için onun adaylığı çok daha tercih edilebilir noktada. Ayrıca Erdoğan Kılıçdaroğlu'na çektiği bu rest sonucu ne olursa olsun avantaj sağlayacağını düşünüyor. Eğer Kılıçdaroğlu bu resti görürse, Erdoğan karşısına istediği adayı, hem de seçimlere daha bir sene varken çıkartmış olacak. Fakat eğer beklendiği gibi Altılı Masa adayını açıklamazsa, bu sefer Erdoğan Kılıçdaroğlu'nu kendisinin karşısına çıkmaktan korktuğu iddiasıyla zayıflatmaya ve muhalefeti eleştirmeye devam edecek. ERDOĞAN’IN KONUŞMASI YAPACAĞI KAMPANYANIN FRAGMANI OLDU Erdoğan'ın İzmir'de yaptığı konuşma Kılıçdaroğlu muhalefetin adayı olursa iktidarın yürüteceği kampanyanın içeriği hakkında ipucu veriyor. Yaklaşık 30 dakika süren konuşmanın neredeyse üçte ikilik bölümü sadece Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik itham, kişisel eleştiri ve ithamlar içeriyordu. Erdoğan Kılıçdaroğlu'nu doğrudan siyasi rakip olarak görmek yerine, ona yönelik 'Bay Kemal' ifadesinde vücut bulan kibirli ve nobran bir dil kullanmaya devam edecek. Otoriter popülist bir lider olarak Erdoğan karşısında bir muhalefet bloğu yerine kendi seçmenlerinin nezdinde düşmanlaştırabileceği tek bir siyasetçiyi görmek istiyor. 12 senedir CHP başında yer alan ve iktidar basını tarafından uzun süredir türlü iftiralarla yaftalanan Kılıçdaroğlu da bu profile çok iyi uyuyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın Altılı Masa veya genişletilmiş Millet İttifakı'nın kampanya dönemindeki söylemlerini göz ardı eden ve sadece belirledikleri adaya odaklanan bir çizgi takip edeceğini düşünmek yanlış olmayacaktır. AKP uzun süredir seçmenlere geleceğe dair umut verecek vaatler sunamıyor. Bu durum çok açık bir şekilde Erdoğan'ın İzmir'deki konuşmasına da yansıdı. Konuşmada ülkede yaşanan ağır ekonomik kriz ve özellikle artan enflasyon karşısında ezilen sabit gelirli vatandaşlara yönelik neredeyse tek bir somut ifade yoktu. Onun yerine Erdoğan şu ana kadar iktidarının İzmir'e yaptığı altyapı yatırımlarından ve otoyol projelerinden bahsetti. Nitekim konuşmanın bu kısımları salonu dolduran AKP'liler tarafından bile çok heyecanla karşılanmadı. Fakat konuşmanın en kaygı verici kısmı Kılıçdaroğlu'nun adaylığını mezhebi nedeniyle açıklamadığının ima edilmesi oldu. Erdoğan'ın kinayeli bir şekilde AKP iktidarı altında meezhep sorunlarının kalmadığını ve kökeni ve dolayısıyla Kılıçdaroğlu'nun kimliği nedeniyle adaylığını açıklamaktan çekinmemesi gerektiğini söylemesi onun bu konuyu bütün kampanya boyunca kullanacağını gösteriyor. ALTILI MASA NE YAPMALI? İktidar temsilcilerinin bu ısrarlı çıkışları karşısında Altılı Masa'nın kendi oyun planı doğrultusunda hareket etmeye devam etmesi gerekiyor. Yazın turizm gelirlerinin artması, hasat döneminin tarım ürünlerinin fiyatlarını düşürmesi ve Suriye'ye yapılacak olası bir operasyonun milliyetçi damarı kabartması sonrasında Cumhur İttifakı’nın ani bir kararla baskın seçime gitme ihtimali tamamen gözardı edilmemeli. Fakat son yapılan kabine toplantısında asgari ücretlere zam konusunda bir açıklama yapılmamış olması iktidarın en azından şimdilik erken seçime gitmeyi düşünmediğini gösteriyor. Dolayısıyla en azından sonbahar dönemine kadar adayın açıklanmasının aciliyeti olmayacak. Altılı Masa'nın şu ana kadar adayını açıklamaması nedeniyle iktidar tek bir hedefe odaklanmak yerine, aynı anda Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş'a yönelik farklı stratejiler yürütmek zorunda kalıyor. Örneğin adayın açıklanma takviminin uzaması Erdoğan karşısında güçlü rakip olarak görülen İmamoğlu'na yönelik dava sürecinde siyasi yasak kararı almayı zorlaştırıyor. Öte yandan adayın ilan edilmemesi muhalefet cephesinde farklı siyasetçilerin doğrudan adaylıklarını ilan etmelerini de zorlaştırıyor. Muhalefet partilerinin acilen önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminin Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında geçecek bir kapışma olmadığı mesajını seçmenlere iletmeleri gerekiyor. Erdoğan gibi seçmenler nezdinde popülaritesi azalan bir siyasetçiyle doğrudan polemiğe girmenin muhalefete bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Erdoğan kutuplaştırıcı söylem kullanarak uzun seneler boyunca seçmenlerini istediği gibi dönüştürmüş ve muhalif aktörleri kendi tabanı nezdinde düşmanlaştırmış bir lider. Dolayısıyla onunla yapılan polemikler Erdoğan'a tam da bu çizgide siyaset yaparak oy kaybını durdurma şansı verecek.
Eğer Erdoğan’la polemik yürütülecekse, bunu Kılıçdaroğlu yerine Altılı Masa'nın diğer üyelerinin yapması ve Cumhur İttifakı’nın karşısında sadece CHP değil, farklı ideolojik kökenlerden gelen partilerin olduğu mesajının verilmesi gerek.
Özellikle Kılıçdaroğlu'nun mümkün olduğunca bu tuzağa düşmekten kaçınması ve doğrudan Erdoğan'ı hedef almak yerine onun yarattığı tek adam rejiminin ve bu rejimin aldığı kararların yarattığı ağır sıkıntıları anlatması gerekiyor. Hatta bunun da ötesine geçerek ülkeyi bu girdaptan kurtaracak alternatif bir siyasi vizyon ve somut önerilerin seçmenlere anlatılması lazım. Eğer Erdoğan ile polemik yürütülecekse, bunu Kemal Kılıçdaroğlu yerine Altılı Masa'nın diğer üyelerinin yapması ve Cumhur İttifakı’nın karşısında sadece CHP değil, farklı ideolojik kökenlerden gelen sağ partilerin olduğu mesajının verilmesi gerekiyor. AKP'yi bu kadar uzun süre iktidarda tutan temel strateji sağ cenapta kendisine rakip olabilecek başka partilerin saf dışı bırakılmasını sağladıktan sonra siyaseti CHP ile karşıtlık üzerinden kurgulamasıydı. 2007 seçimleri öncesi DP-ANAP birleşmesinin engellenmesi, 2009 seçimlerinde çıkış yakalayan Süleyman Soylu ve Numan Kurtulmuş gibi isimlerin AKP'ye transfer edilerek partilerinin zayıflatılması hep bu amaçla atılan adımlardı. 2017 referandumundan başlayarak muhalefet partilerin iktidarın bu stratejisini boşa çıkarmaya başladılar. Nitekim AKP'ye alternatif sağ partilerin muhalefet saflarına geçmesi ve CHP ile birlikte hareket etmeye başlaması bu dönemde iktidarı zayıflatan önemli bir gelişme oldu. Muhalefetin önümüzdeki seçim sürecinde isimler yerine somut önerilerini öne çıkarması, AKP seçmenlerine hitap edebilecek diğer muhalefet partisi liderlerin de saahne alması ve hatta muhalefetin elinde birden çok aday adayı olduğunun altının çizilmesi gerekiyor.