Türkiye'nin BRICS'e başvurduğu yönündeki haberlere değinen Toprak, şunları kaydetti:

*Türk halkı, iktidarın BRICS’e tam üyelik başvurusunu ABD haber ajansı Bloomberg’den ve Kremlin Sarayı’nın resmi açıklamasından öğrendi. Türkiye’nin ve halkın geleceğini derinden etkileyecek bu yön değişikliği tek kişinin kararıyla alınamaz. Halka sorularak referanduma gidilmelidir. Hepsinden önemlisi Türkiye’nin yönünü ciddi şekilde etkileyebilecek böyle bir adım atılırken, TBMM’nin dışlanması, kamuoyunun ve halkın tercihleri dikkate alınmaksızın oyları yüzde 30’un altına inmiş bir partinin ve toplumsal desteği hızla gerileyen tek kişinin kararıyla BRICS’e üyelik yoluna girilmesi kabul edilemez. Böylesine radikal bir yön değişikliği referandumla halka sorulmalıdır."

Boğaziçi Üniversitesi, fakültelerin kapatılıp bölünmesine karşı çıkan öğrencilere ceza verdi Boğaziçi Üniversitesi, fakültelerin kapatılıp bölünmesine karşı çıkan öğrencilere ceza verdi

"YouTube’da habercilik yapan bağımsız gazetecilerin etkin olması iktidarı panikletmiş görünüyor"

 *RTÜK Başkanı'nın 5 yıl sonra ‘lisans’ şartını gündeme getirmesi, iktidarın kontrol edemediği dijital medyaya sansür girişimidir. YouTube’da habercilik yapan bağımsız gazetecilerin etkin olması iktidarı panikletmiş görünüyor. Eleştirel yorumlardan rahatsızlık nedeniyle Instagram’ı kapatan iktidar, e-ticarette
ortaya çıkan milyarlarca liralık kaybın yanında kendi tabanından da çığ gibi yükselen tepkiler sonrası geri adım atmak zorunda kaldı. Şimdi de Youtube’daki haber yayınlarını lisans ve denetim baskısıyla sansürlemeye çalışan RTÜK başkanının girişimi, en başta iktidar yanlısı ya da muhafazakâr çizgide yayın yapan YouTuber’ların tepkisine neden olacaktır.

"Yargıtay Başkanı'nın ‘Yerli ve milli Hukuk’ söylemini sahiplenmesi, yüksek yargıdaki siyasallaşmayı işaret etmektedir"

*Yargıtay Başkanının ‘Yerli ve milli hukuk’ söylemini sahiplenmesi, yüksek yargıdaki siyasallaşmayı işaret etmektedir. Bu siyasallaşma İzmir ve Diyarbakır’daki benzer iki olayda yargının verdiği kararlarla açığa çıkmaktadır. Tüm bu tablodaki gerçek; demokrasi, hak ve özgürlüklerden, uygulamadığı Anayasa'dan bile rahatsız olan iktidar ve siyasallaştırdığı yargının ‘Yerli-Milli Hukuk’ adı altında evrensel hukuktan koparılıp, tek adam otokrasisine uyumlu şekilde tasarlanmış bir ‘yeni anayasa gömleğini’ Türkiye’ye ve millete giydirmek istemesidir.

"Dış politika yanlışlarının faturası Türkiye’ye itibarsızlaşma, güvenilmeme ve dışlanma olarak döndü"

*Dış politikayı iç politikaya alet etmenin yarattığı itibarsızlaşmanın sonuçları Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Ankara ziyaretiyle somutlaştı. 2019 yerel seçimlerinde ‘Oylar Sisi’ye mi, Binali’ye mi?’ diye seçmene seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtemelen önümüzdeki ilk seçimde ‘oylar Sisi’ye’ demek zorunda kalacaktır. Kişisel tercihlerle yönlendirilen, iç politikaya ve seçim meydanlarında oy malzemesi yapılan dış politika yanlışlarının faturası Türkiye’ye itibarsızlaşma, güvenilmeme ve dışlanma olarak döndü. Ne Suudiler 10 milyar dolar kredi vaadini ne BAE 50 milyar dolarlık yatırım sözünü ne de Katar Emiri 15 milyar dolarlık yatırım ve finansman sözünü tuttu.

"Bir yanda milyar dolarlar-eurolar uçuşurken çiftçiler traktörleriyle protesto eylemi yapıyor"

*Türkiye, en sorunsuz rüşvet yöntemi olan milyon dolarlık saat ithalinde İsviçre’nin en iyi müşterisi. Bir yanda milyar dolarlar-eurolar uçuşurken çiftçiler traktörleriyle protesto eylemi yapıyor. Türk-İş ve Hak-İş mitinglere hazırlanıyor. Kara para ve kayıt dışı servet sahiplerinin hesap ve vergi vermeden refah içinde yaşadığı Türkiye’de ülkenin gerçek sahipleri, üreten, çalışan, emek veren kesimleri eziliyor. İktidar, Fitch’in not artışıyla övünerek kitlelere üç yıl daha sabır ve şükür tavsiye ediyor. Dipten gelen dalgayla yükselen kitlesel tepkiler karşısında iktidarın erken seçimden kaçması olanaksız görünüyor.

"Büyüme aşağı çekilirken işsizlikte düşüş beklemek akla ve ekonomi bilimine aykırı derin bir çelişkidir"

*Geçen yılki OVP hedeflerinin tümü değiştirilirken enflasyonda yukarı, büyümede aşağı yönlü revizyona gidildi. Büyüme düşerken işsizlikte azalma öngörmek akıl dışı bir çelişkidir. Mehmet Şimşek’in Maliye Bakanı olduğu AKP hükümetinin 2011’de açıkladığı ‘2023 Vizyon Belgesi’nde KBMG’in 2023’te 25 bin dolar olacağı ilan edilmişti. Şimdi 2027’de bile bu hedefe ulaşılamayacağı yeni OVP ile itiraf ediliyor. 2023’te 500 milyar dolar ihracat vaat eden iktidarın yeni OVP’de ihracat hedefi 2027’de 319 milyar dolar. İşsizliğin azalacağı, istihdamın 2,3 milyon kişi artacağına yönelik hedef de yine aldatmacadan ibaret. TÜİK’in son temmuz verisinde istihdam 341 bin azalırken işsiz sayısı 234 bin arttı. Büyüme aşağı çekilirken işsizlikte düşüş beklemek akla ve ekonomi bilimine aykırı derin bir çelişkidir.

"Türkiye ekonomisi, işsizliğin patlama yaptığı derin bir kriz dönemine doğru hızla yaklaşıyor"

*Türkiye ekonomisinin baş aşağı gittiğini, karanlık bir döneme girildiğini gösteren rakamlar, 3’üncü ve 4’üncü çeyreklerde ekonomik durgunluk, daralma ve eksi büyüme sürecinin işaretini gösteriyor. Ticaret Bakanı'nın her ay ihracatta yeni aylık rekorlar kırmakla övünmesine karşın TÜİK verileri, tam aksine ihracatın yerinde saydığını, 2'nci çeyrekte yüzde 1’e bile ulaşamayan, yüzde 0,4’te kalan bir ihracat büyümesinin sözkonusu olduğunu gösteriyor. Türkiye ekonomisi; yeni yatırımların tümüyle durduğu, talep ve harcamaların bıçak gibi kesildiği, işsizliğin patlama yaptığı derin bir kriz dönemine doğru hızla yaklaşıyor."

"2025 başında maaşlara düşük zam için TÜİK’in aralık ayı enflasyonunu düşük hesaplamak dışında bir seçeneği kalmıyor"

*Yüzde 38 olarak açıklanan yıl sonu hedefinin tutması için kalan 4 ayda aylık enflasyonun yüzde 1,13 ve altında olması gerektiğini gösterdi. Yıllık yüzde 51,97’ye inen resmi enflasyona karşılık, hayat pahalılığı ve fiyat artışları hız kesmiyor. Ekim ve kasımda elektrik-doğalgazın yanı sıra turfanda kış sebze-meyvelerinin yüksek fiyatla piyasaya girmesiyle, yılın yüzde 40’ın oldukça aşan bir enflasyonla kapanması, OVP ve MB’nin enflasyon hedefinde sapma olması kaçınılmaz görünüyor. Bu durumda 2025 başında maaşlara ve asgari ücrete düşük zam için TÜİK’in aralık ayı enflasyonunu düşük hesaplamak dışında bir seçeneği kalmıyor."

"Yeni OVP ile ülke Tarım, hayvancılık ve gıda sektörlerinin tekellere teslim edilmesinin altyapısı hazırlanıyor"

*IMF’nin ‘taban fiyata hedef enflasyon oranında zam’ şartı OVP’de taahhüt ediliyor. Belediyelerimizin 2019’dan beri uyguladığı kent çeperlerinde tarımsal üretim destekleri, iktidarın reform vaadi olarak OVP’de kopyalanıyor. OVP, iktidarın 22 yıllık tarım politikalarının IMF koşullarıyla üreticiyi iyice dışlayan, üretimden kopuşu hızlandıran yönde ilerleyeceğini gösteriyor. Yeni OVP ile ülke tarım, hayvancılık ve gıda sektörlerinin küresel gıda zincirleri ve tekellere teslim edilmesinin altyapısı hazırlanıyor.

Editör: Haber Merkezi