Erdoğan sonrası dönemin kuruluş metni

Abone Ol
Tüm eksikliklere karşın, mutabakat metninin kamuoyuyla paylaşılmasıyla birlikte Türkiye siyasetinde yeni bir dönem başladı. Altı muhalefet partisinin aylardır üzerinde çalıştığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem (GPS) mutabakat metni pazartesi günü Bilkent Otel'de düzenlenen toplantıda kamuoyuna ilan edildi. Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde siyasi partilerin seçimlerde başarı kazanma hedefinin ötesine geçen ve kapsamlı bir rejim değişikliği öngören ortak siyasi program önerdiklerine tanık olmamıştık. Ne yazık ki, çok partili dönem boyunca demokrasiye geçiş süreçlerinin hiçbirisi siyasi partilerin kendi aralarında yürüttükleri geniş tabanlı müzakere ve uzlaşı sonucu gerçekleşmedi. Örneğin, 1950'lerin ikinci yarısında kamu kaynaklarını ve bürokrasiyi partizan şekilde kullanan ve basını büyük oranda kontrol eden Demokrat Parti'nin kurduğu seçimli otoriter rejim muhalefet partilerinin ortak mücadelesi sayesinde değil, askeri müdahale ile son bulmuştu. Öte yandan 1960, 1971 ve 1980 darbeleri sonrasında askeri yönetimler yeni rejimin sınırlarını ve kurumlarını inşa ettikten sonra kendi tercihleriyle iktidarı bıraktılar. Dolayısıyla farklı siyasi geleneklerden gelen altı muhalefet partisinin Türkiye'de yeniden demokrasiye geçişe öngören yeni bir hükümet sistem taslağı üzerinde anlaşmaları önemli bir siyasi aşamayı temsil ediyor. MUTABAKAT METNİNDE NE VAR? Pazartesi günü açıklanan mutabakat metni siyasi elitler arasında sağlanan uzlaşının sonucu olarak ortaya çıktı. Metne imza atan muhalefet partileri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS)’nin sıkıntılı yönlerini eleştirmekle kalmayıp, 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliklerinin OHAL koşullarında gidilen ve muhalefetin kampanya yapmasının kısıtlandığı bir referandumda kabul edilmesinin de anti-demokratik olduğunu vurgulamış oldular. Altı muhalefet partisi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden önce yürürlükte olan parlamenter sisteme dönmek yerine güçlü siyasi kurumlara dayanan, güçler ayrılığını önceleyen ve yasama ile yargının gücünü tesis eden yeni bir hükümet sistemi öneriyor. Birkaç ay önce İstanpol için Şule Boyunssuz Özsoy hocayla birlikte Türkiye'nin güçlendirilmiş parlamenter sisteme ihtiyacı olduğunu belirten ve bu doğrultuda çeşitli önerilerde bulunan bir rapor kaleme almıştık.[1] Bu rapor ışığında mutabakat metninde çok önemli bulduğum bazı noktalar var. Altı muhalefet partisinin ilan ettiği metinde yasama organı olarak TBMM yeniden bütçe hakkını kazanıyor; yeni bir içtüzük ile muhalefet partilerinin faaliyetlerini güçlendirecek çoğulcu bir yapı tasarlanıyor. Komisyonların eskiden daha güçlü hale getirilmesi öngörülüyor ve KHK ve torba yasa uygulamalarını çok kısıtlı hale getirecek adımların atılması düşünülüyor. Ayrıca, 2010 referandumundan sonra iktidarın partizan müdahalelerine açık hale gelen yargının bağımsızlığını temin edecek maddeler öneriliyor. Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun yapısının değiştirilerek Adalet Bakanı'nın Hakimler Kurulu'ndan çıkarılması, özel yetkili mahkemelerin sona erdirilmesi, AİHM kararlarının belirleyici olduğunun belirtilmesi bu maddelerin arasında sayılabilir. Ayrıca, YSK, Sayıştay, Danıştay ve Sayıştay gibi denge ve denetleme kurumlarını güçlendirmeye yönelik irade beyanında bulunulmuş. Muhalefet partileri Cumhurbaşkanlığı makamının yetkilerini ciddi oranda tırpanlanarak partiler üstü hale getirmeyi planlıyorlar. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanı’nın parti üyeliğinin sona ermesi ve devletin başı sıfatıyla temsili görev ve yetkilere sahip bir makama dönüşmesi düşünülüyor. Son olarak, AKP iktidarı altında çok önemli bir sorun olarak ortaya çıkan yolsuzlukların ve partizan bürokratik atamaların önünü kesmeyi hedefleyen Siyasi Etik Yasası çeçirilmesi ve kamuya alımlarda liyakat ilkesinin öne çıkarılması hedefleniyor. METINDE YER ALMAYAN NOKTALAR Bu temel ilkeler aracılığıyla muhalefet partileri önümüzdeki seçimden sonra demokratik bir hükümet sisteminin inşasını hedefliyor. Fakat mutabakat metninde bu değişikliklerin nasıl bir süreç sonunda ve ne şekilde gerçekleşeceğine dair somut ifadeler kullanılmasından kaçınılmış. Ayrıca sosyal güvencelerin teminat altına alınması, AKP döneminde gerileyen işçi haklarının güçlendirilmesi ve Kürt sorununa demokratik çözüm sağlanması konularına değinilmemiş. Altı partinin bu konularda sahip oldukları görüş farklılıkları düşünüldüğünde temel ilkelere odaklanan metin bizi şaşırtmamalı. Öte yandan metinde siyasi partilerin işleyişlerini demokratik hale getirmek için Siyasi Partiler Yasası’nın yeniden düzenlenmesi gerektiği de vurgulanmamış. Siyasi partiler içinde katılım kanallarını genişletecek, yerel örgütlerin ağırlığını arttıracak ve aday gösterme süreçlerini tabana yayacak mekanizmalar demokratik rejimin güçlü temellere dayanmasını sağlamak açısından büyük bir öneme sahip. Fakat siyasi partilerin genel merkezlerinin etkisinin azalmasına yol açacak adımları atmak parti yönetimleri açısından belki de rejim değişikliğinden bile daha zor bir mesele olabilir. Bu eksikliklere karşın, mutabakat metninin kamuoyuyla paylaşılmasıyla birlikte Türkiye siyasetinde yeni bir dönem başladı. Vatandaşların gündeminde ekonomik kriz ve artan enflasyon gibi aciliyeti daha yüksek konular olduğu için GPS önerisinin önem taşımadığı iddiasına katılmıyorum. GPS farklı görüşlerden gelen muhalefet partilerinin birlikte hareket etmelerini sağlayan ortak zemini kuruyor. Aynı zamanda muhalefet partilerinin yürüttüğü siyasi mücadelenin Erdoğan'ın koltuğunu ele geçirmenin çok ötesine geçtiğini ifade ediyor. Muhalefet partilerinin sadece seçime kadar değil, iktidara geldikten sonra da birarada kalabileceğini gösteriyor. MILLET İTTIFAKINI BEKLEYEN ZORLUKLAR Metnin yarattığı olumlu havaya karşın seçimlere kadar altı muhalefet partisini ciddi zorluklar bekliyor. Bu zorlukların başında GPS mutabakatını kamuoyunda heyecan yaratacak ve destek toplayacak şekilde toplumsallaştırılması geliyor. Seçmenlerin çoğu için 52 sayfalık metin çok teknik kalacaktır. Dolayısıyla önerilen yeni sistemin önemli noktalarının seçimlere kadar kamuoyunun rahat takip edeceği şekilde halka anlatılması gerekiyor. Sistem değişikliği önerisini toplumsallaştırma yönünde atılabilecek diğer bir adım bu metni STKların ve meslek odalarının imzasına açmak olabilir. Seçimlere yaklaşılan dönemde kamuoyunda tanınan isimlerin de katıldığı kampanyalarla bu konuda farkındalık yaratılabilir.
Vatandaşın gündeminde ekonomik kriz varken Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem (GPS) önerisinin önem taşımadığı iddiasına katılmıyorum. GPS farklı partilerin birlikte hareket etmelerini sağlayan ortak zemini kuruyor.
Sanırım şimdiki aşamada netleşmesi gereken konuların başında Deva Partisi ve Gelecek Partisi'nin Millet İttifakı içindeki yeri geliyor. İki parti de şu ana kadar ittifaka katılma konusunda tavırlarını netleştirmediler. Tabii ki, muhalefet partileri olarak Millet İttifakı'na katılmadan bu iki partinin siyasi bir metne imza atmaları mümkün. Fakat o zaman Millet İttifakı içinde yer almayan TİP, HDP veya Memleket Parti'nin neden müzakerelere çağrılmadığı sorusu akla geliyor. Ortak program oluşturma, ekonomik krize yönelik çözüm önerileri getirme ve aday belirleme konularında partiler arasında önümüzdeki dönemde müzakere yürütülürken, Millet İttifakı'na katılmadan Deva veya Gelecek Partisi'nin masada olması diğer partileri seçmenleri tarafından hoş karşılanmayabilir. Millet İttifakı’nın ne kadar genişleyeceğinin belli olmasından sonra bu yapıyı güçlendirecek bazı adımların atılması gündeme gelecektir.[2] Örneğin enerji krizi ve ekonomi konularında altı siyasi partinin temsilcilerinin ortak program geliştirmelerine yardımcı olacak komisyonların kurulması düşünülebilir. Ayrıca partiler arasında oluşabilecek anlaşmazlıkların kamuoyunun gündeme gelmeden çözülmesine katkı sağlayacak iç mekanizmaların kurulması faydalı olacak. Özellikle anketlerde beklediği çıkışı yapamayan ve sahip olduğu oy oranının çok üstünde temsil gücü ve siyasi etki sağlamaya çalışan parti yönetimlerinin Millet İttifakı’nın uyumlu şekilde işleyişine zarar vermelerini engelleyen bazı önlemler alınmalı. Örneğin altı liderin ayda bir defa görüşmesi ve iktidarın otoriter hamleleri karşısında ortak basın toplantısı düzenlemeleri maliyeti düşük ama partilerin seçmenleri arasında güveni arttıracak bazı adımlar olabilir. Partiler arasında ortaya çıkan en ufak anlaşmazlıkların bile iktidar sözcüleri ve medyası tarafından nasıl kullanıldığı düşünüldüğünde siyasi partiler arasında koordinasyonu arttıracak hamlelerin faydası ortaya çıkacaktır.
HDP’yle ilişkiler Millet İttifakı’nı bekleyen önemli bir soru. Mutabakat metni Kürt sorununun demokratik çözümüne dair bir taahhüt içermiyor. Ama demokratik rejime geçişi sağlayacak bu metne HDP'nin de karşı çıkmayacağını düşünüyorum.
Önümüzdeki dönemde HDP ile ilişkilerin nasıl yürütüleceği sorusu Millet İttifakı’nı bekleyen başka bir önemli sorudur. GPS mutabakat metni Kürt sorununun demokratik çözümüne dair herhangi bir taahhüt içermiyor. Ama demokratik rejime geçişi sağlayacak bu metne HDP'nin de karşı çıkmayacağını düşünüyorum. Ayrıca HDP seçmenlerinin vereceği destek muhalefetin adayının seçimleri kazanması açısından da kritik bir öneme sahip. Dolayısıyla Millet İttifakı’na girmeyecek olsa bile muhalefet partilerinin HDP'nin tamamen dışlanmasını engelleyecek adımlar atmaları gerekiyor. Seçimlere kadar hem HDP hem de İyi Parti içinden bu konuda çatlak sesler çıkacaktır. İki taraf arasında iplerin kopmasını engellemek için CHP Genel Merkezi'nin HDP ile iletişim kanallarını açık tutması ve HDP'nin karşı çıkmayacağı bir ismin ortak Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesini sağlaması gerekiyor. Mutabakat metni seçim sonrası süreçte imzacı partilerin nasıl hareket edecekleri konusunda seçmenlere teminat vermekle birlikte, seçimin kaybedilmesi durumunda bu birlikteliğin hiçbir önemi kalmayacak.  Dolayısıyla Millet İttifakını bekleyen en büyük zorluk seçimi kazanabilecek adayın tespiti ve bu aday etrafında geniş tabanlı birlikteliğin sağlanması hususlarında olacak. Geçen haftaki yazımda belirttiğim üzere, Cumhurbaşkanı adayının liderler arasında yapılan toplantılarda belirlenmesinin ciddi sakıncaları var.[3] Muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanlık seçimini kazanacak doğru ismi belirlemek için aday belirleme sürecini toplumsallaştırmaları gerekiyor. Etkisi giderek büyüyen bir ekonomik krizle karşı karşıya bir ülkede GPS mutabakat metni tek başına ne seçim kazanmak için yeterli olabilir, ne de ülkenin karşılaştığı sorunları kısa vadede çözebilir. Şimdi sıra bu dönüşüm gerçekleşene kadar ülkeyi idare edecek adayı belirlemeye geldi. --- [1]https://www.istanpol.org/post/t%C3%BCrkiye-i-%C3%A7in-yeni-bir-h%C3%BCk%C3%BCmet-sistemi-h%C3%BCk%C3%BCmet-sistemi-kaynakl%C4%B1-sorunlar-ve-%C3%A7%C3%B6z%C3%BCm-%C3%B6nerileri [2]https://www.politikyol.com/iktidar-karsisinda-millet-ittifaki-2-0a-ihtiyacimiz-var/ [3]https://www.politikyol.com/muhalefetin-cumhurbaskani-adayi-nasil-belirlenecek/