Enflasyon, cari açık ve bütçe açığındaki genişleme Erdoğan’ı doğrulamıyor

Abone Ol
Finansal okur yazarlığı olmasa dahi herkesin ekonomi yönetiminin büyük hatalar yaptığını hissettiği alan enflasyon ve TL’nin değeri olabilir. Fakat artık sadece enflasyon değil sorunumuz. Kuyuda hızla düşmeye devam ediyoruz...

Loading...

Alice Harikalar Diyarı’ndaki tünellerden birinde bir süredir sağa sola çarpa çarpa düşmekteyiz ve varacağımız dip ne yazık ki alternatif masalsı güzellikte bir dünya olmayacak. Hafta sonu Artvin-Rize havaalanı açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri akıllara kazınacak nitelikteydi. Sanki Türkiye’de yaşayan ve ekmeğini hakkıyla çıkaran çoğunluk için yaşam şartlarını bu kadar ağırlaştıran Erdoğan yönetimi değilmiş ve tüm olan bitenden bihabermişçesine, Cumhurbaşkanı uçakların boş inip kalkması nedeniyle neredeyse vatandaşları azarladı. Halbuki Erdoğan’ın danışmanları uçak bileti fiyatları ile yüzde %50 zamlı haliyle asgari ücret seviyesini karşılaştırmaya dahi iki dakika ayırsaydı bu talihsiz suçlamayı herhalde konuşma metnine iliştirmekten vazgeçerlerdi. Erdoğan’ın açıklamaları içinde gerçeklikten kopuş derecesini yansıtan bir başka cümle daha vardı. Cumhurbaşkanı’na göre hükümetinin “hayat pahalılığıyla mücadelesinde” bir yandan gelirleri artırmaktaydılar, diğer yandan da enflasyonu dizginlemekteydiler. Mayıs başı itibarıyla TÜFE enflasyonu %70’le kasımdaki seviyesi %20’nin neredeyse dört katına ulaşmış durumda. TL değer kaybettiği, para politikasızlığıyla övünüldüğü ve maliyetler dizginlenemediği her gün enflasyon artmaya devam ediyor. Haziran’da %80’e varacak TÜFE enflasyonu 2022 sonunda hızla üç haneye doğru koşuyor. Asgari ücrete 2021 sonunda %50 olarak o zamanki %36 enflasyonun üzerinde yapıldığı davul zurna ile duyurulan artış, 2022’nin ilk iki ayında çoktan eridi. Şimdi enflasyon dizginlenmediği ve dizginlenemediği için temmuz ve aralık aylarında birer tur daha asgari ücret artışı, emekli maaşı düzeltmesi iktidarın planları arasında. Tabii ki vergi gelirlerimizi TL’yi durdurmak için zaten para sahibi kesime aktarmaktan vazgeçerek, enflasyonda ezilen dar gelirlilere kaynak ayırmayı hükümetin canı isterse. Erdoğan, her zamanki üslubuyla yarattıkları ekonomik sorunları yine kendilerinin çözeceklerini çünkü muhalefet kanadında bir çözüm aklı, planı olmadığını da iddia etti. Güncel ekonomik veriler ve muhalefet partilerinin iki ay önce açıkladıkları detaylı ekonomi programlarına bakınca Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını doğrulamak mümkün değil. Gerek de değil aslında keza Cumhurbaşkanı seçimi kaybetme olasılığı gerginliği içinde odağını enflasyona ezdirdiği yığınların hayat şartlarını düzeltmeye değil, iktidarını başka yöntemlerle korumaya yönlendirmiş durumda. Gezi ve Kaftancıoğlu kararı, HDP kapatma davası gibi ekonomi dışı gelişmelerden bunu anlıyoruz. Hâl böyle olunca bu seçim geri sayım sürecinde iktidarın zirvesinden dinleyeceğimiz hikâye de tüm yaşanan ekonomik olumsuzlukların Türkiye’nin “100 yılda bir yakaladığı sıçramanın katlanılması gereken maliyetleri” olduğu. Geçebiliriz. 100 yıl öncesine verilen referansa bakarsak, Cumhuriyet Devrimi ile yaşanan değişimin ehil ellerde ekonomik ve sosyal refah seviyesinde yaşattığı sıçrama ile AKP’nin Cumhuriyetin 100. yılı 2023’te bizleri taşıdığı ekonomik ve sosyal çöküş arasında uçurumlar bulunuyor. Bakın sadece pazartesi günü açıklanan iki önemli makroekonomik veri bizlere neler anlatmakta gerçekler hakkında. CARİ AÇIK DA BÜTÇE AÇIĞI DA YENİDEN KRİTİK SEVİYELERE YELKEN AÇTI Finansal okur yazarlığı olmasa dahi herkesin ekonomi yönetiminin büyük hatalar yaptığını hissettiği alan enflasyon ve TL’nin değeri olabilir. Fakat artık sadece enflasyon değil sorunumuz. Kuyuda hızla düşmeye devam ediyoruz... Cari açıktaki yükseliş ve finansman tarafının hikayesi yanında bütçe açığının seyri enflasyondaki artışı ve TL’de değer kaybını besleyecek bir sarmala dönüşmüş durumda. Bunun anlamı da dünyada hemen hiçbir yerde kalmamış şekliyle kronik yüksek, çok yüksek enflasyon yıllarına girdiğimiz.  Cumhur İttifakı’nın bu yolu bile isteye seçtiği ve görevde kalmaları halinde seçimden sonra dahi refah sağlayıp gidişatı terse çevirecek vizyon, kadro ve amaç eksikliği içinde olması. Mart atına ait ödemeler dengesi raporuna göre aylık cari açık 5,5 milyar dolar ve bu da 12 aylık seviyeyi 24,3 milyar dolara vardırmakta. Hükümetin neredeyse 2022’nin tümü için beklentisine ilk çeyrek sonunda ulaşılmış durumda.
Mızrak çuvala sığmıyor. Birkaç ay içinde, yaz sonundan itibaren de çuvalı patlatacak.  Biz ise o sırada hala derin ve karanlık bir kuyuda düşmeye devam ediyor olacağız.
Turizmde Ukrayna işgaline bağlı kayıplara rağmen geçen yıla kıyasla gidişat güçlü. Fakat yeni Ekonomi Modeli’ne geçerken hayal aleminde risksiz bir dünya tasarlayan AKP ekonomi ekibi, şimdi yüksek kalmaya devam edecek enerji fiyatlarının cari açıkta yarattığı açılmanın önüne geçmekten aciz bir atalet içinde. Sene sonu en iyi olasılıkla 40 milyar dolarla GSMH’nin %5,5-6’sı arasında oluşacak cari açık oranı tek sorun da değil ödemeler dengesi içinde. Önümüzdeki bir sene içinde yaklaşık 177 milyar dolar dış borç ödemesi olan finans ve finans dışı sektörler yoğun bir borç ödeme çabasında. Akılsızca atılan adımlarla ülkenin risk priminin 700 üzerinde seyretmekte oluşunun, göstere göstere gelen FED parasal sıklaştırma hamlesi ile birleşmesinden ortaya çıkan sonuç çok yüksek dış borçlanma maliyetleri. Bugün %10 sınırına dayanan dolar bazında borçlanma, sene bitmeden %11-12 sınırına dayanacak. Bir taraftan da TCMB’nin dolaylı döviz alım yasaklarıyla boğuşan özel sektör bu nedenle harıl harıl döviz alma gayretinde. Sonuç: Neredeyse sıfır doğrudan yatırım girişi, eksiye düşen portföy akımları ve merkez bankası rezervlerinde her ay 4-5 milyar dolarlık erime.  İki hafta içinde swaplar hariç net döviz rezervlerinin birkaç ay önce iyileştiği(!) eksi 43 milyar dolar seviyesinden yeniden eksi 50 milyar dolara yol aldığını göreceğiz haftalık TCMB verilerinden. Bu yazı yazılırken piyasadan geçen 15,66 dolar/TL kotasyonunu iyi günler olarak hatırlatacak gerçekler bunlar. Ocak-Nisan merkezi bütçe detayları ise başka bir berbat ekonomi hikayesi anlatmakta. 2021 sonunda GSMH’ye oranı %2,9 olan, pandemi yılı %3,5’e yükselen bütçe açığı oranı 2022 sonunda %5,5 seviyesine doğru ilerlemekle.
Ekonomide yaşanan kördüğüm bugün herkesin hayatında bir bomba gibi patlamış durumda.  Enflasyon, cari açık ve bütçe açığı eş zamanlı olarak hızla yükseliyor. Yeni Ekonomi Modeli çöktü fakat gerçeklik iktidar tarafından sindirilemiyor.
Nedeni ise çok basit. Enflasyonun ve zorlanarak canlı tutulan ekonomik aktivitenin yarattığı gelir artışının çok çok üzerinde bir harcama artışı var. Neredeyse hemen her cari harcama kaleminde.  Seçim öncesi musluklar mart ayında açılmıştı, nisanda sonuna kadar serbest bırakılmış anlaşılan. Kur Korumalı Mevduat için her vatandaşın cebinden toplanan vergilerden tasarruf sahiplerine sadece mart-nisanda aktarılan 16 milyar TL. Toplam dört aydaki tarım sektörü destekleri olan 15 milyar TL’nin üzerinde örneğin. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise son havaalanı açılış konuşmasında muhalefeti emperyalizme hizmet etmekle suçlamakta. KKM ile bizzat gerçekleştirdiği ve giderek şiddetlenecek haksız servet transferine hiç değinmeden. “Enflasyonu düşürücü politikalar izlerken, gelir seviyesini artırdığına” inanarak; ya da inandırmaya çalışarak. Halbuki ekonomide yaşanan kördüğüm bugün herkesin hayatında bir bomba gibi patlamış durumda.  Enflasyon, cari açık ve bütçe açığı eş zamanlı olarak hızla yükseliyor. Yeni Ekonomi Modeli çöktü fakat gerçeklik iktidar tarafından sindirilemiyor.  Alternatif, günü yakalayıp durumu düzeltecek politikalar üretilemiyor. Mızrak çuvala sığmıyor. Birkaç ay içinde, yaz sonundan itibaren de çuvalı patlatacak.  Biz ise o sırada hala derin ve karanlık bir kuyuda düşmeye devam ediyor olacağız.