Enerji Üretim Uzmanı Uğur Toptaş, Lübnan’da çağrı cihazlarına yapılan siber saldırıların ardından elektrikli araç piyasasında yaşanabilecek kırılmalara dikkati çekti.

Elektrikli araç şarj istasyonlarının ikinci nesle geçişe hazırlandığını hatırlatan Toptaş, “uzaktan kontrol edilebilirlik” durumunun gerçek bir tehdit olduğunu belirterek, “Elektrikli araçlarda bazı markalar karar alıp çalışmalarına ara verdiler” dedi. 

Elektrikli araçların şarj sistemlerinde dev kabloların temel içeriği olan bakırın Türkiye’deki en büyük tedarikçilerinden Enerji Üretim Uzmanı Uğur Toptaş, Lübnan'da kablosuz cihazların İsrail tarafından patlatılmasının ardından elektrikli araç piyasasında yaşanabilecek kırılmalara ilişkin değerlendirme yaptı.  

Uğur Toptaş, şunları kaydetti:

“Yani enerjinin kablosu ham madde olarak bizden geçiyor diyebiliriz. Elektrikli araçlar trend oldu şu anda bu elektrikli araçlarımızın bir de şarj istasyonları var. Bir süredir yeni nesil şarj istasyonu arayışları için Ar-Ge çalışmaları var. Biz firmalara zenginleştirilmiş özel tipte bir bakır tedariği yapıyoruz. Elektrikli araçlarda bazı markalar karar alıp çalışmalarına ara verdiler. Yaydığı manyetik alan yüzünden kullanıcılarına baş ağrısı şikayetiyle hastaneye başvurma yoğunluğu yaşatmasından dolayı, bu araştırmalarını ve geliştirmelerini durdurma kararı aldı birçok firma. Elektrikli araçlar bundan 2 ay öncesine kadar çok yüksek bir trend olduğundan dolayı şarj istasyonları yeni nesil yani ikinci nesle geçmeye çalışıyordu. Fakat çağrı cihazı olayından sonra olay nereye gidecek, açıkçası belirsiz.”  

Enerjinin lojistik kısmının bakırla çözüldüğünü, başka hiçbir metalin alternatif olamadığını belirten Toptaş, şöyle devam etti:

'Elektrikli araçlara ilgi ve tercih azalacak'

“Daha doğrusu optimal maliyet ve optimal enerji tasarrufu bakırda sağlanabiliyor. Ayrıca optimal iletkenlik de bakırda bulunduğu için bakır kullanılıyor. İki gün önce konuşuyor olsaydık eğer ben bununla ilgili daha pozitif düşüncelere sahip olurdum. Şu anda elektrikli araçlarla ve bu şarj istasyonlarının Ar-Ge’leriyle alakalı çalışmaların durdurulacağına inanıyorum. İki tane sebebi var. Ana sebep, kullanıcılarda ortaya çıkardığı baş ağrısı ve diğer sağlık problemleri. Sağlık da her şeyden önce geliyor burada. Ne aracın ekonomikliği ne aracın başka bir özelliğinden daha önemsiz değil. Öte yandan bir de elektrikli araçların başka bir şekilde kontrol edilebilme tehdidi söz konusu. Bundan dolayı ben ilginin ve tercihin azalacağına inanıyorum elektrikli araçlarda.”

2024 itibarıyla teknoloji savaşlarının bambaşka bir evreye taşındığına da değinen Uğur Toptaş, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) dünyadan manuel vitesli araç topladığını ve bunun teknoloji savaşlarının ne kadar yakıcı hale geleceğinin bir fragmanı olduğunu söyledi. Toptaş, “ABD’nin bu uygulaması özellikle de 2024 yılının Mart ayında yaşanan güneş patlamasının ardından hareketlendi. Hala da uygulama devam ediyor. Bunu okumak ve gelecekte yaşanacakları bu paralelde değerlendirmek önemli” ifadelerini kullandı. 

'Karanlık fabrika meselesinin çözülmesi gerekiyor'

Türkiye’nin bakır üretiminde de önemli gelişmeler yaşandığını belirten Uğur Toptaş, “Bakır üretim tesisleri yeni nesle evriliyor artık. Karanlık fabrikalar oluşturulmaya başlıyor. Hatta bir tane tesis var tahminen 6 ay sonra faaliyete girecek. Türkiye için teknolojik bir devrim diyebilirim. Endişe ediyoruz onlarda da ne kadar başarıya gidebilecekler, Türkiye’de bir ilk olacak çünkü. Bizim sektörün de, sanayinin de teknolojiyle entegre olup bir an önce karanlık fabrika meselesini çözmesi gerekiyor” diye konuştu. 

Uğur Toptaş, karanlık fabrikaların çalışma mantığını ise şöyle anlattı:

“Normalde içerde bulunan işçinin, personelin yapmış olduğu işleri yapan robotik ekipmanlar var. Yani örnek veriyorum, malzeme geldi bunu alıp işleyip bir noktaya getireceğiz, bunun geçeceği etaplar için malzemenin bir yerden alınıp bir yere indirilmesi otomatik ekipmanlarla yapılacak. Diğer tarafta, işlenirken çıkan ürünün kalıplarından ayrılması, atılması, diğer tarafa aktarılması... Eskiden 60-70 kişinin götürdüğü işi sadece operatör olarak 4-5 kişinin götüreceği bir durum bu. Elbette istihdam olarak bakıldığında bir dezavantaj ama birçok sektör var, birçok meslek var. Bu kalıcı bir problem olmaz. Maliyetlerin aşağıya düşmesi, perakendede halkı rahatlatacak bir operasyon olduğu için destekliyoruz.”

Sanayideki bu gelişmelerin konut fiyatlarına etkisinin olacağını savunan Toptaş, “Teknolojik olarak gelişmek her zaman, bence insanoğlu adına faydalı bir şeydir. Maliyet olarak da faydalıdır. Bu şekilde devam edilmesi gerekiyor” dedi.

Türkiye’nin bakır tüketim hacminin yıllık 500 bin ton olduğunu vurgulayan Toptaş, şunları dile getirdi:

Merkez Bankası, karar metnini değiştirdi: 'Sıkılaştırma' artık yok Merkez Bankası, karar metnini değiştirdi: 'Sıkılaştırma' artık yok

'Yatırım maliyetleri çok yüksek. Fakat üretim olarak dünyada şu anda iyi bir aktörüz'

“Cevherden elde ediyoruz biz bu bakırın bir kısmını ama küçük bir kısmını… Geri kalanını dünyadan ithal ediyoruz. Bu tekniklere yatırımlar bu senelere kadar çok zayıftı. Yapılmaya başlandı ama devletin teşviklerinin arttırılması gerekiyor. Ciddi bir potansiyelimiz var. Bununla alakalı yer altı madenlerimiz çok zengin. Sadece yatırım maliyetleri çok yüksek. Fakat üretim olarak dünyada şu anda iyi bir aktörüz.”

Dünyadaki bakırın yüzde 30'unu Rusya’nın ürettiğini ve buradan dünyaya dağıldığını belirten Toptaş değerlendirmesini, şu sözlerle tamamladı:

“Malumunuz Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan dolayı da Rusya'nın zaten bir partneri olduk. Onların bakırları genellikle Türkiye tarafında kullanılıyor. Burada işleniyor, buradan ihracat yapılıyor. Bundan dolayı Türkiye'nin önemi 3 ise 6'ya, 7'ye, 10'a yükselmiş diyebiliriz bu noktada. Tabii savaş üzücü bir olay. Tabii ki bu savaşın bir an önce bitmesini, bu problemlerin ortadan kalkmasını istiyoruz. Çünkü bu savaş orada bölgesel olarak gözükse de bu biraz da kontrollü bir bölgesel savaş olmaktan çıkıyor. Dünyadaki aktörler ortada, diğer ülkeler ortada konuya müdahil olan. Bunların çözülmesi ve dünyanın bir an önce barışa gitmesini temenni ediyoruz. Ancak bu savaş Türkiye’nin sanayi üretimindeki değerini de bize göstermiş oldu.”

Kaynak: anka