Loading...
En kötü karar bile
Şüphesiz ki büyük sorunları zamana yayarak çözme de bir stratejidir. Ama zaman kalmadı. İmamoğlu hapse girebilir. İstanbul el değiştirebilir. HDP de kapanmak üzere. O halde bir süredir uzaklaşılan sağduyuya geri dönmek gerekli. Çünkü en kötü karar kararsızlıktan daha iyidir.
6’lı masanın Türkiye’nin pek çok meselesi hakkında kendi içinde anlaşmış olduğu açık. Aksi taktirde CHP-İyi Parti seçim birlikteliği olarak başlayan süreç bu denli kurumsallaşmazdı. Ayrıca demokrasi ve hukuk devleti gibi temel meseleler bakımından da ortada bir fikir birliği var. Masanın parlamenter sistem için hazırladığı mutabakat ile anayasa metnini de tüm eksikliklerine rağmen önemsemek gerekir.
Bu bağlamda rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Millet İttifakının Türkiye tahayyülü belirgin biçimde Cumhur İttifakından farklı. Ancak son birkaç haftada artık iyice yoğunlaşan muhalefetin adayı kim olacak tartışmaları masadaki konsensüsün hiç de kamuoyuna yansıttıkları kadar sağlam olmadığını ortaya koydu.
İttifakta iki önemli fay hattı var: Bunlarda ilki Kılıçdaroğlu’nun adaylığı üzerine. CHP lideri ve onu destekleyen kesimler adaylık konusunda bastırıyor. İmamoğlu-Akşener cephesi başka bir alternatif üzerinde duruyor. Küçük sağ partiler ise bu çekişmenin fırtınaya dönüşme anına kadar sessizce beklemekte.
İkinci önemli mesele HDP ve Kürt siyasetin durumu. HDP 6’lı masanın parçası değil. Ancak HDP’li seçmenlerin desteği olmaksızın ne Cumhur ne de Millet İttifakı kendi adayını seçtirebilir. Adaylık tartışmaları HDP gölge gündemine paralel gitmekte. Aday isimleri konuşulurken üzerinde en sık durulan konulardan biri “Kürtler oy verir mi” kaygısı. Ayrıca HDP’nin kapatılma ihtimali var. İyi Parti HDP’yi yok sayıyor. Diğer 5 parti ise o kadar katı değil. Hatta DEVA ve Gelecek Kürt siyaseti noktasında cesur çıkışlar yapmaktan çekinmiyorlar.
Seçimlere sadece 6 ay kaldı. Bu iki sorunun masa dağılmadan çözülmesi gerek. Peki, mümkün mü bu? 6’lı masa başkanlık sistemini tasfiye etmeyi amaçlıyor. Ama yine de girecekleri seçim başkanlık koşullarında gerçekleşecek. Bu nedenle ittifak için en önemli sorun başkan adayının ismi.
Bu bağlamda önce prosedür ve programları konuşup sonra adaylığı belirleme stratejisinin son derece yanlış olduğunu kayıtlara geçirmek gerekiyor. Adaylık üzerinde ciddi bir toplumsal muhalefet baskısı var çünkü. Masanın aday tercihini belirleyip o aday üzerinde kamuoyu yaratması gerekirdi. Bu bağlamda 6’lı masa geçmeye çalıştıkları parlamenter sistem mantığıyla iş görüyor hâlâ.
Cumhur İttifakı karizmatik meşruluk ve tek adayın verdiği kesinlik ve kararlılığı seçmene vizyon olarak sunmakta. Millet İttifakına baktığımızda ise karşımıza çıkan şey müzakere, belirsizlik, dedikodu ve çekişme. İktidarı yıpratmak için kullanacakları siyasi enerjiyi birbirlerine karşı kullanıyor masa mensupları. Ayrıca aday çekişmesi iktidarın hamlelerine gerektiği ölçüde güçlü yanıtlar verilmesini de imkânsız hâle getiriyor. Mesela İmamoğlu’na ceza verilmesi sürecinde bu olayın kendisinden çok Kılıçdaroğlu’nun yanlış zamanda yanlış yerde olma tercihi konuşuldu.
Şüphesiz ki büyük sorunları zamana yayarak çözme de bir stratejidir. Ama zaman kalmadı. İmamoğlu hapse girebilir. İstanbul el değiştirebilir. HDP de kapanmak üzere. O halde bir süredir uzaklaşılan sağduyuya geri dönmek gerekli. Çünkü en kötü karar kararsızlıktan daha iyidir. Eylem insanlara iyimserlik ve cesaret verir. Muhalefetin bulaşıcı olan bu iki şeye, yani cesarete ve iyimserliğe çok ihtiyacı var.