İBB ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sözü TV'de gazeteci Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı.
İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yaptığı 2015 yılında, şartları oluşmayan bir firmaya ihale verdiği iddiasıyla "ihaleye fesat karıştırma" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak talebiyle yargılandığı davanın sekizini duruşması bugün görülmüştü.
Mütalaanın verilmediği ve kararın çıkmadığı davanın duruşması 11 Nisan 2025 tarihine ertelendi.
Dava hakkında soruları yanıtlayan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
* Dava meselesinin artık trajikomik bir hale geldiğini söylemek lazım.
* Türkiye'de davanın bir süre ortalaması vardır. Şu sürede bu dava sonuçlanır, bazı hukuki terimleri de aklımda tutamıyor olabilirim. İşte; 400 günde dava sonuçlanır. Bizim bu davamız 733. gününden gidiyor, şaka gibi.
* 2015'te Beylikdüzü'nde 280 bin TL civarında bir bedeli olan ihaleden dolayı, ihaleye fesat karıştırmak gibi bir suçtan bize soruşturma süreci var. Bu konu Danıştay'dan bize ve kurumdaki diğer çalışanlara "Soruşturmaya gerek yoktur" kararı çıkmış olmasına rağmen 2021 yılında dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun adrese teslim yolladığı bir müfettişle gelip, hatta benim 30 yıllık şantiyelerime, 25 yıllık inşaatlarımın dosyalarını dahi isteyerek, acaba "Ne bulabilirim?" diye, bula bula bunu buldular.
Savcı üç defa süre istedi
* Buradan bir dava açtırdılar, zorlama bir davadır. Bir savcılık üzerinden dava açıldı. Bu da görülmeye başlandı. Ekim ayında ilk mütalaası beklenilen savcı orada mütalaa vermedi, süre istedi. 40 güne yakın uzatıldı süresi ama yine vermedi. Kasım ayında rapor aldı. Yine bir 40-45 gün uzatıldı.
* Ocak ayının başında yani bugün bu seferde "Hazır değilim" dedi. Ne hikmetse bu sefer 90 günün üzerinde 11 Nisan'a galiba süresi uzatıldı.
* Birinci diyorum ki bundan memnun olan siyasetçiler olabilir. Bu aslında bir siyasetçiye kötülük yapan, vicdanı işlediğinde vatandaşımızın haksızlık, kötülük yapılan insana sahip çıkma huyu vardır. Ben şimdi bu mağdur edebiyatını sevmiyorum. Bundan üzüntü duyuyorum, gerçekten üzüntü duyuyorum. Bazen yüzüme vuruyor. Bu cennet vatanda bu güzel ülkede, iyi yetişmiş insanlarının bolluğunun olduğu bir ülkede biz buna neden maruz kalıyoruz.
* Bir yargı kılıcı niye Ekrem İmamoğlu'nun başının üstünde sallansın isteniyor? Malum bir tanede istinafta bir mahkeme var. Artık bazen unutuyorum, orada öyle bir şey olduğunu. Zaten unutmazsam işimi yapamam. Bugünkü davayı bile bana avukatım dün hatırlattı. Yani benim gündemimim dışında sonuçta arkadaşlarımız takip ediyor. Ne yazık ki sonuçlanmadı. 733. günden giden bir davanın içindeyiz. Niye 90 gün uzatıldı? Üçüncü kez mütalaa vermeyen savcıya "Ya kardeşim 20 gün sonra getir" niye denmedi?
* Zihinde bunları sorguluyorum. Bilirkişi raporları bir tane ile yetinmediler, başka bilirkişi raporu da istediler. Bilirkişi raporlarının tamamı lehimize. Yani bu dosyada hiçbir şey yoktur İmamoğlu ve çalışanları aleyhine. Bilirkişi raporlarına rağmen savcı mütalaasını veremiyor. İlk başta 7 yıl hapis cezası ve siyasi yasak olarak gündeme gelen bir dosya.
'Kim alındıysa umurumda değil'
* Niyeti kötü olup da kim "Pışıktan" alındıysa umurumda değil ama orada verdiğim mesajı zaten konuşmayı dinlerlerse aslında hedefin ne kadar önemli olduğunu ve bizim mutlak başarılı olmamız gerektiğini, bununda elbirliği, omuz omuza olması gerektiğini, partili arkadaşlarımda mesaj vererek, belediye başkanı arkadaşlarıma da 7/24 çalışarak mücadele etmeleri gerektiğini ifade eden bir konuşma yaptım.
* Silivri'de bugün toplam toplam bedeli 1 milyar 700 milyon olan olağanüstü bir altyapı projesinin temel atmasını yaptık, İSKİ'nin ve bunun ilavesi olarak dedim ki arkadaşlar; Bakın bu arkadaşlarıma çelme takmak isteyenler ya da onların ayağını kaydırmak isteyenler olabilir.
- Bu niyette olanlara ne partililerimiz fırsat verir ne de vatandaşlarımız. Bu kötü niyetli insanlara diyorum ki durun bundan vazgeçin. Onlara "Pışık" diyorum.
'Yakında Şam'a gideceğim'
Suriye'deki gelişmelere de değinen İmamoğlu, "Yakın bir zamanda Şam'a gideceğim" dedi. İmamoğlu şunları söyledi:
* Türkiye Belediyeler Birliği olarak hem Dışişleri Bakanlığımıza yazı yazdık hem de Şehircilik ve İçişleri Bakanlığına bilgi vererek, ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak da yazı göndererek talebimizi açtık.
* Talebimize bugün, Şam Valiliğinden olumlu geri dönüş oldu. Şimdi, Lübnan üzerinden, teknik ve bürokratik heyetimizle geniş bir inceleme yapmak üzere oraya gideceğiz.
- Özellikle Suriye’nin yeniden inşasında Türkiye Belediyeler Birliği olarak bir başvuru yaptık.
- Suriye’de, ister Sünni, ister Şii, ister Alevi, Musevi, Hristiyan olsun, her inançtan ve her kökenden insanın kendini bulabildiği, hizmeti eşit alabildiği şehirlerin kurulmasına katkı sunmak istiyoruz.
- Demokratik bir hukuk devletinde, her kesimin temsil edilebildiği bir Suriye’nin var olması sürecine katkı sunma konusunda şehirler olarak inisiyatif almalıyız. Bu düşüncelerimi tekrar yazıyla bildirdim.