İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun iletişim ekibinden dün yapılan açıklamada, İBB Başkanı'nın 'yaşanan hukuksuzluklara ilişkin kamuoyunun ilk kez duyacağı önemli ve çarpıcı bilgileri paylaşacağı' belirtilmişti.
İmamoğlu, Saraçhane'de düzenlenen basın toplantısında konuşuyor. İmamoğlu, 'heybedeki turpun büyüğünü açıklıyorum' diyerek CHP’li belediyelerle ilgili soruşturmalarda sürekli olarak S.B. adlı kişinin, bilirkişi olarak atandığını ve bu ismin aleyhte raporlar hazırladığını açıkladı. İmamoğlu, sanık olarak yargılandığı Beylikdüzü Belediyesi davası, İBB şirketleri İETT ve İSFALT ile Esenyurt ve Beşiktaş Belediyesi soruşturmalarında aynı bilirkişinin görevlendirildiğini duyurdu.
İmamoğlu, “Olmayan raporlar savcı iddianamesine girdi. Avukatlarımız raporun olmadığını ispat etti ancak buna rağmen iddianameye girdi. Heybedeki turpun adı S.B.” dedi.
📌 Ekrem İmamoğlu: Savcı, Beylikdüzü'ndeki ihale ile ilgili olarak bana iç denetçi raporu sunulduğunu ama benim işlem yapmadığımı iddia ediyor. Böyle bir rapor yok. Tekrar ediyorum, böyle bir rapor yok. Olmayan bir rapor, bana sunulamayacağına göre sorumluluğum da yok… pic.twitter.com/JMnKlXVXQR
— PolitikYol (@politikyol) January 27, 2025
İmamoğlu, Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin öldüğü yangınla ilgili sorumluların tespit edilerek cezalandırılması çağrısı yaptı.
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın olan yaşandığı ilk andan itibaren olayın aydınlatılması için çaba gösterdiğini söyleyen İmamoğlu, iktidarın her felakette sorumluluğu başkalarına yıkmaya çalıştığını dile getirdi.
İmamoğlu Grand Kartal Otel yangınıyla ilgili ayrıca “Bolu’daki yangın faciası esnasında AK Parti Ankara İl Kongresi’nin devam edip kongre bitene kadar yani 6 saat ülkeye eksik bilgi verilmesi tam bir faciadır. Bunun adı büyük bir skandaldır. Kongrenin bitmesini saatlerce bekleyen dört bakan ancak saatler sonra kamuoyunu bilgilendirdi” dedi.
İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'turpun büyüğü heybede' sözlerine değinerek “Cumhurbaşkanı her detaya vakıf. Ama lafa gelince yargı bağımsız. Buradan sayın Adalet Bakanı’na sesleniyorum. Biz de Cumhurbaşkanı’ndan etkilenerek basın toplantımıza bu ismi koyduk. Basın toplantımızın adı ‘Turpun büyüğü’. Olmayan raporların nasıl iddianameye girdiğini, imzasız raporlar insanların nasıl suçlandığını sizlerle paylaşacağım, lafla da değil, belgeleriyle açıklayacağım” dedi.
İmamoğlu: Heybedeki turpun adı S.B.
Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemiyle ilgili açılan davaya değinen İmamoğlu, “7 yıl hapis cezası ile yargılanıyorum. Hâlâ devam ediyor. Mahkemenin davayı bitirme hedefi 409 gündü 826. gününde karar bağlanacak mı göreceğiz? Aslında bu dava hakkında Danıştay kararını verdi. Danıştay’ın benimle ilgili görüşünü yeterli bulmayan mahkeme davayı bilirkişiye emanet etti. Bilirkişi yazdığı raporla bu ihalede sorumluluğum olduğunu ifade etti. Olmayan raporlar savcı iddianamesine girdi. Olmayan rapor savcılık iddianamesine nasıl girdi? Avukatlarımız raporun olmadığını ispat etti ancak buna rağmen iddianameye girdi. Heybedeki turpun adı S.B.” dedi.
İmamoğlu, “Olmayan rapordan bahsedecek kadar gözü kara bir süreç yürütülüyor. S. Bey’e yeni sorumluluklar verildi ve ne tesadüf ki verilen görevler hep bizimle ilgili” ifadelerini kullandı.
'Bilirkişi raporu kısa sürede hazırlandı'
İmamoğlu, İSFALT dosyasında da aynı bilirkişinin görevlendirildiğini belirterek “Savunma avukatlarımız, bilirkişinin yeterliliği olmadığına dair dilekçe verdi ancak kabul edilmedi. S. Bey kısa sürede bilirkişi raporu hazırladı. İstanbul’da 8 bin 806 bilirkişi var, ancak bizim dosyalarımıza hep S. Bey atanıyor. Bu bir tesadüf mü?” diye sordu.
'2019 sonrası cengaver oldu'
Büyükcanayakın’ın geçmişte İBB lehine bir rapor verdiğini hatırlatan İmamoğlu, “2018 yılında İSPARK’ta yaşanan bir olayda lehimize rapor sunmuştu. Ancak 2019’dan sonra tam bir cengaver oldu. Hani siyasetin yargıya müdahalesi yoktu? Bunu iddia eden bakanın bu dosyalara bakmasını isterim” dedi.
İmamoğlu, sürekli aynı bilirkişinin atanmasının nedenini sorgulayarak “S. Bey’in geçmişini araştırdık. Kendisi Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’ndan emekli. Kooperatif davalarına bakıyor. Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi’nde sahte bilirkişi raporu hazırlamak suçlamasıyla yargılandığı bir dava oldu mu?” dedi.
İmamoğlu, Büyükcanayakın’ın Esenyurt’a da bilirkişi olarak atandığını söyledi “S.B.'nin hazırladığı bilirkişi raporunda Ahmet Özer’in ismi var, diğer bilirkişinin raporunda ise yok” dedi.
İmamoğlu, Adalet Bakanı’na seslendi, “Bunlara varsa iki kelamın, bu yargı mensuplarının incelenmesinin sorumluluğu, umarım sizin boyunuzu aşan bir sorumluluk değildir. Umarım hızla HSK’yı harekete geçirirsiniz. Sakın bana ‘bağımsız yargı’ diye başlayan tweet atmayın. Sizi göreve davet ediyorum. Ama gücünüz yetmez, sözünüz İstanbul’da geçmez” dedi.
'Turp zannettikleriniz bu milletin gönlünde yer etmez'
İmamoğlu son olarak Erdoğan’a seslendi:
* Sizde böyle maharetli bilirkişi S. Bey’ler oldukça, siz de binlerce bilirkişi arasından nokta atış S. Bey bilirkişisini bulan yargı mensupları oldukça, heybenizde büyük turplar taşıdığınızı düşünebilirsiniz. Ne var ki, sizin turp zannettikleriniz bu milletin gönlünde zerre yer etmez. Bağımsız yargıyı ve adalet sistemimizi ters yüz etmek, kumpaslarla siyasi istikballer için kullanmak, sizden öncekilerin nasıl ayağına dolaştıysa yarın da sizlerin ayağına dolaşacak.
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
* Kartalkaya'daki facia konusunda sorumluların cezalandırılmasını bekliyoruz. Yetkilerin sahibi olmak için yanıp tutuşanların sorumluluk almak konusunda aksi yönde davranması pes dedirtiyor. İnsanlar ailelerine ulaşma kaygısı yaşarken ve acıları derinden hissederken tüm Türkiye yastayken yine ne yazık ki ilk anlarda bir kısım nifakçılar ortaya çıktı.
* Yetkilerin sahibi olmak için yanıp tutuşanların iş sorumluluk almaya geldiğinde adeta adam asmaca oynamasını kınıyorum. Bolu Belediye Başkanımız Tanju Özcan'a medya üzerinden hakaret edenleri, suçlu ilan edenleri ve yine bildik oyunlarla sorumluluklardan kaçma girişimlerini en üst perdeden kınıyorum. Bu basın toplantısını yapacağımız günlerde bir yandan yangın faciasının acılarını yaşarken öte yandan siyasallaştırılmış yargı eliyle tüm günlerimizin bu tramvayla geçtiği sıkıntılı günlerde Türk siyasetine şekil verme çabasını da gördük.
📌 Ekrem İmamoğlu'ndan Erdoğan'a: Sayın Cumhurbaşkanı, turpun büyüğü senin heybende çıktı. Sırtında bu kadar heybe taşımaya gerek yok. Bu kadar yük taşıyacağına, kendini sadece milletin sandıktaki vicdanına emanet etsen rahatlayacaksınhttps://t.co/RZIq7uaxhq pic.twitter.com/ImrA1wcb6C
— PolitikYol (@politikyol) January 27, 2025
* Ne yazık ki Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla gözaltına alındı. Gözaltına alınma gerekçesinin dışında bir iddiayla da tutuklanarak cezaevine gönderildi. Siyasi parti genel başkanlarının tutuklanmasına Türkiye alışık bir ülke. Ne zaman? Darbe döneminde. Ta 1980 darbesinde bunları yaşadık. Darbeden bu yana Türkiye'de ilk kez iki genel başkan cezaevine konuldu.
* Sayın Selahattin Demirtaş 7 yılı aşkın bir süredir cezaevinde tutuluyor. Şimdi ise Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ tutuklandı. Bunlar ancak askeri darbe döneminde yaşanan olaylardı ve o günleri hiçbirimiz hatırlamak dahi istemiyoruz. Hem Sayın Ümit Özdağ hem Sayın Demirtaş'a sevgilerimi ve saygılarımı yolluyorum. Başlarına gelen hukuksuzluğun artık sona erdirilmesini de buradan talep ediyorum. Bu talebin adresi iktidardır, sayın cumhurbaşkanıdır. Bu çağrıları ne kadar anlar ondan endişeliyim.
* Tamamen bir akıl tutulmasının yaşandığını görüyorum. Bolu'daki yangın faciasından tekrar hatırlayarak, tekrar başsağlığı dileyerek cümlelerime başlamıştım ama tam facia esnasında AK Parti Ankara kongresinin devam edip 6 saat boyunca yani kongre bitene kadar Türkiye'de yangın faciası hakkında eksik bilgi verilmesi de çok büyük bir skandaldır. Çok büyük bir skandaldır. Milletimizin bu tutum ve tavırları iyi anlaması ve asla unutmaması gerekir. Dünyanın her yerinde, her yerinde statüsüne bakmaksızın bunun adı büyük bir skandaldır.
* Bunun adı vicdansızlıktır. Kongrenin bitmesini saatlerce bekleyen dört bakan ancak siyasi şov tamamlandıktan hemen sonra kamuoyunu facianın gerçek boyutuyla ilgili bilgilendirebilmiştir.
Şimdi bu akıldan ülkeyi rahatlatacak, insanların huzursuzluğunu dindirecek, milli birlik ve beraberlik sağlayacak bir adım beklenebilir mi diye herkesin kendisine sorması gerekiyor. Bu akıldan millet bir huzur bir birlik ortamı, bir beraberlik ortamı sağlayabilir mi? Sağlayamaz. Çünkü her ne olursa olsun bugünkü sürecin içerisindeki etkin aktörler tek kaygılarını siyasi ikballeri üzerine kurgulamış iktidar mensupları.
* Siyasi ikballar uğruna ülkemizde tek huzurlu bir gün dahi geçiremiyor. AK Partili vatandaşlarımız dahil bir avuç insan dışında ülkemizde tek kişinin yüzü gülmüyor. Milletimiz çok uzun zamandır sevgili yurttaşlarım büyük bir hayat pahalılığı içerisinde perişan durumdadır ve büyük oranda, çok büyük oranda toplumumuzun tamamı. Facialar, felaketler art arda geliyor. Gençlerimiz mülakatlarda eleniyor. Geleceklerini yurt dışında arıyor. Çeteler yeni doğan bebeklerimizin canına kıyıyor. Kadınlarımız sokaklarda korkuyla geziyor. Çeteler etrafta cirit atıyor. Türkiye mülteci merkezi olmaya devam ediyor.
* Ama tüm bunlarda sorsanız hükümetin hiçbir kabahati yok. Dünyada böyle bir örnek yok. Hükümetin hiçbir kabahati yok. Sorumlular yok. Hiçbir sorumluyu bulamıyorsunuz. Hele hele bir kriz olduğu zaman, bir facia olduğu zaman sorumlular yok. Yok, kayboluyorlar. Kendilerinde sorumluluk görmeyenler ise siyasi rakiplerini ayak oyunlarıyla, tezgahlarla saf dışı bırakmaya dönük bir strateji kurgulamışlar. Ona çalışıyorlar. Biz de bugün çok çarpıcı bir tezgahı ortaya sermek için sizleri davet ettik ve buluştuk.
* Çok değerli, çok önemli, çok hassas gerçekten utanç verici bir durum. Değerli konuklar 31 Mart seçimlerinden milletimizin 1. partisi olarak çıkan Cumhuriyet Halk Partisi'ne ve belediyelerine yönelik haksız, hukuksuz operasyonlar hız kesmeden devam ediyor. Siz bakmasın bakmayın ki hani her gün bir şey olduğunda biz bir tepki gösterdiğimizde hemen ilk çıkıp yetkililerin ağzından duyduğunuz cümle, yargı bağımsızdır cümlesi. Onlara inanmayın. Türkiye'de bağımsız özerk kurum kaldı mı diye gidin vatandaşlarımıza sorun.
* Emin olun ki vatandaşlarımızın büyük bir kısmı kalmadı diyecektir. Başkanı ve yardımcısı Cumhurbaşkanı tarafından atanan kurum hakimlerin savcıların geleceğine karar vermiyor mu? Hakları da orada atanma kararları da oradan çıkıyor. Hal böyle olunca belli amaçlar için atanan atananlar yüzünden kanundan gelen güç ne yazık ki kişiselleştiriliyor, hedef gözetiliyor. Yani siyaset bugün hepimizin yaşadığı gündelik haberler üzerinden ve ortaya çıkan atmosferden görüyoruz ki siyaset köküne kadar yargıya karışıyor, bu kadar net. Dökülen gerekçeleri, güldüren sebeplerle az önce ifade ettiğim genel başkanlar dahil hukuksuz operasyonlarına devam edecek, vazgeçmeyecekler. Bunu ben demiyorum. Bunu en yetkili ağız söylüyor. Kim söylüyor bunu?
* Cumhurbaşkanı Erdoğan diyor. Ne diyor? Turpun büyüğü heybede diyor. Dosyalar gizli denilerek şüphelilerin avukatlarına bilgi verilmiyor. Avukatlarına dahi o dosyalar açılmıyor ama Cumhurbaşkanı ne olacak, ne bitecek her detaya vakıf. Neredeyse sabahından akşamına bu işin içinde olan insanlarla irtibat kuracak kadar bu işin içinde mi diye insan düşünmeden edemiyor. Ama lafa gelince hemen yargı bağımsız. Buradan yargı bağımsız lafının söylendiği, söyleyen kişiye seslenmek istiyorum Sayın Adalet Bakanı'na.Yargı bağımsız öyle mi Sayın Adalet Bakanı?
* İşte bugün biz de Cumhurbaşkanından esinlenerek basın toplantımıza tam da bu ismi koyduk. Basın toplantımızın adı Turpun Büyüğü. Bugün heybeden turp niyetine çok enteresan bir kişilik çıkacak. Bu kişinin adeta bir infazcıya dönüştürüldüğünü hukuksuzlukların perdesi yapılmaya çalışıldığını, olmayan raporların nasıl iddianameye girdiğini raporların nasıl değişime uğradığını imzasız raporla insanların nasıl suçlandığını, hatta tutuklandığını sizlere ve kamuoyuyla birlikte buradan paylaşacağım.
Ekrem İmamoğlu, 'heybedeki turpun' adını açıkladı
* 3 Temmuz 2022 günü bu bilirkişi raporunu sundu. Bu sıra dışı bilirkişi Danıştay'ın 5 yüksek yargıcının kararını doğru bulmamıştı. Ve yeni yazdığı raporla bu bilirkişi bu ihalede sorumluluğum olduğunu iddia etti. Bu ifadeler iddianameye de girdi. Raporuna dayanan savcı iddianamenin 7. sayfasında ne diyor? "Bu bakımdan soruşturmaya konu ve suç teşkil eden eylemler olduğu tespit edilen ihale ile ilgili iç denetçi tarafından hazırlanan raporun üst yönetici olan şüpheli Ekrem İmamoğlu'na sunulmasına rağmen iç denetçi tarafından hazırlanan raporun üst yönetici olan şüpheli Ekrem İmamoğlu'na sunulmasına rağmen ihalenin iptali ve ilgililer hakkında suç duyurusu vesaire herhangi bir işlem yapmadığı yani ben herhangi bir işlem yapmadım tespit edilen şüphelinin cezai sorumluluğu doğacağı açıktır. "
* Savcıya göre Beylikdüzü Belediyesi'nin iç denetçisi bu ihale ile ilgili sorunlar tespit etmiş, rapor hazırlamış ve bana sunmuş ama ben gereğini yapmamışım. Bu iddia çok ciddi ve çok önemli. Yalnız ortada bir sorun var. Çok ciddi bir sorun var. Böyle bir rapor yok. Böyle bir rapor yok. Tekrar ediyorum, böyle bir rapor yok. Olmayan bir rapor bana sunulamayacağı için de sorumluluk ihmali yapmam söz konusu değil. Peki olmayan rapor savcı iddianamesine nasıl giriyor? Olmayan rapor. İnanır mısınız bunu önce bir mülkiye müfettişi yazdı. Bugün tek bir isme odaklanacağımız için başka isim vermeye gerek yok.
* Bu davanın bilir kişisi de o mülkiye müfettişi de yazıyor bunu. O meşhur mülkiye müfettişi. O da her yerden çıkan. Bu davanın bilir kişisi de tıpkı mülkiye müfettişi gibi iç denetçi raporu olduğunu belirtti. Avukatlarımız böyle bir rapor olmadığını mahkemede ispat etti. Buna rağmen yani olmayan bir rapora rağmen mahkeme iddianameyi kabul etti. Gördüğünüz gibi bu bilir kişi olmayan şeyleri yazacak atıf yapacak kadar rahat bir profesyonel. Başına bir şey gelmeyeceğinden emin. Belli ki arkasında çok güvendiği kişiler var. Özel seçilmiş birisi. Şimdi sizlere bu kişiyi takdim ediyorum.
'S. Bey ile ilgili suç duyurusunda bulunmasını mahkemeye ilettik'
* Evet heybedeki turpun adı belli oldu. S. Bey. Bu ismi aklınızda tutun. Gerçi akılda kalıcı bir yanı var zaten. S. Bey bilir kişisinin bu davayla beraber hayatımıza özel olarak nasıl görevlendirildiğini göreceksiniz. Olmayan bir raporu yazmış gibi göstererek adli makamları yanıltmaya yönelik girişimi nedeniyle bilir kişi S. Bey ile ilgili suç duyurusunda bulunmasını mahkemeye ilettik. Mahkeme bu talebe cevap bile vermedi. Cevap bile vermedi. Diyorum ya arkası sağlam, korunaklı bir yerde. Danıştay'ın 5 yüksek yargıcı yerine bilirkişi S. Bey'e itibar edilince mahkemeye doğal olarak itiraz ettik. Mahkeme yeni bir bilirkişi grubu oluşturdu.
* Sayıştay denetçisi olarak görev yapmış 3 kişilik uzman bilir kişi heyeti konuyu inceledi. Yeni rapor tümüyle benim ve arkadaşlarımın lehine çıktı. Yani bu kez muhasebe kökenli S. Bey değil 3 emekli Sayıştay denetçisinden oluşan devlet ciddiyetini bilen kişiler raporlar hazırladı. Bu raporun ardından mahkeme dedi ki iki rapor birbiriyle çelişiyor.
* O zaman bir üçüncü bilirkişi raporu isteyelim. Mahkeme yine bu kez başka üç emekli Sayıştay denetçisinden bilirkişi raporu istedi. Yeni bilirkişi raporu geldi. Rapor yine benim ve arkadaşlarımın lehine çıktı. Raporlarda ne diyor biliyor musunuz? Ekrem İmamoğlu'nun ihalede bir sorumluluğu olmadığı gibi ihalede yanlış bir işlem yapılmamış ve kamuyu kara geçiren uygulama yapılmıştır.
'İETT hakkında yürütülen bir soruşturmaya yine bilir kişi olarak S. Bey atandı'
* Sayıştay'dan emekli 6 denetçi bizi haklı buldu ama bir tek S. Bey haklı bulamadı. Sanırım buraya kadar anlattıklarımla S.B. isimli bilirkişi arkadaşın profili hakkında aklınızda bir şeyler şekillenmiştir. Düşünsenize adam mahkemeyi aldatacak kadar cesur. Olmayan rapordan bahsedecek kadar gözü kara. Normalde böyle bir şeyi bilirkişinin yapması halinde o bilirkişinin ehliyeti iptal edilir.
* Öyle değil mi? Ama öyle olmadı. S. Bey'e bu cengaverliği nedeniyle yeni vazifeler ve sorumluluklar verildi. Yani ödüllendirildi. Verilen görevler de ne tesadüf. Ne büyük tesadüf ki hep bizimle ilgili. Çok enteresan. Varan 1'i anlattık. Şimdi varan 2. Görüldüğü gibi bilirkişi S. Bey'in bize karşı bariz bir art niyeti var. Yani bilir kişilik makamını buradan tenzih ediyorum. Tenzih ediyorum.
* Sadece şahsıyla ilgili bu cümleyi kuruyorum. Kesinlikle art niyeti var. İspatlı belgeli. Peki ne oldu biliyor musunuz? 2 Şubat 2024'te İETT hakkında yürütülen bir soruşturmaya yine bilir kişi olarak S. Bey atandı. İETT avukatları kamu ihalelerinde yetkin olmadığı için S.B.'yi bilirkişi olarak atanmasına itiraz etti. Savcı yanıt vermeden tam 6 ay bekledi. 6 ay.
* Ağustos ayına geldiğimizde hayır bu soruşturmanın bilir kişisi S. Bey olacaktır dedi. Beklendiği ve istediği istendiği gibi bilirkişi S. Bey hiç şaşırtmayacaktır. İETT aleyhine bir rapor hazırladı. Asılsız tespitlerle dolu bir rapor. Savcı başka bir bilir kişi kabul etmeyince İETT emekli Sayıştay denetçilerinden oluşan bir gruptan bilimsel uzman görüşü talep etti. Bilirkişi S. Bey'in raporunun hukuken doğru olmadığını ispatlayan bir rapor gönderdi. Bitmedi. Sırada varan 3 var.
* Her raporunda bizi ve kurumlarımızı suçlayan bu art niyetliliği ispatlanmış bilirkişiye bir görev daha verildi. Resmen özel olarak sürekli Sayın Bilirkişi bizimle ilgili konunlara atanıyordu. Geçtiğimiz Eylül ayında asfalt firmamız isfalt ile ilgili yürütülen bir soruşturmada da bilirkişi olarak yine S. Bey tercih edildi. Savunma avukatlarımız mahkemeye dilekçe vererek bilirkişinin yeterliliği olmadığını belirtti. Pek tabii yine S. Bey'e görevi verdiler. Tahmin ettiğiniz gibi kısa sürede raporunu hazırlayan, çok pratik. S. Bey çok pratik. Kısa sürede raporunu hazırlayan bilirkişi S. Bey şirketimiz ve çalışanlara aleyhine rapor düzenledi. Tıpkı İETT'de olduğu gibi İsfalt'ta da arkadaşlarımız emekli Sayıştay denetçilerinden bilimsel uzman görüşü talep etti.
* Bilirkişi S. Bey'in raporunun hukuken doğru olmadığını ispatlayan bir rapor gönderdi. Bitmedi. Sırada varan 3 var. Her raporunda bizi ve kurumlarımızı suçlayan bu art niyetliliği ispatlanmış bilirkişiye bir görev daha verildi. Resmen özel olarak sürekli Sayın Bilirkişi bizimle ilgili konunlara atanıyordu. Geçtiğimiz Eylül ayında asfalt firmamız isfalt ile ilgili yürütülen bir soruşturmada da bilirkişi olarak yine S. Bey tercih edildi.
* Savunma avukatlarımız mahkemeye dilekçe vererek bilirkişinin yeterliliği olmadığını belirtti. Pek tabii yine S. Bey'e görevi verdiler. Tahmin ettiğiniz gibi kısa sürede raporunu hazırlayan, çok pratik. S. Bey çok pratik. Kısa sürede raporunu hazırlayan bilirkişi S. Bey şirketimiz ve çalışanlara aleyhine rapor düzenledi. Tıpkı İETT'de olduğu gibi İsfalt'ta da arkadaşlarımız emekli Sayıştay denetçilerinden bilimsel uzman görüşü talep etti.
'Endişeniz var mı' sorusuna yanıt
* Endişeniz var mı sorusu sıkça soruluyor. Bir iş insanıyken sorumluluk üstlenme adına yola çıktım. Bu kutsal yolculukta kararlı bir insanım. 2019 yolculuğu itibariyle başka bir evreye ulaştı bu yolculuk. Özellikle bir kamu yöneticisinin hukuksuzluklarıyla mücadele etme sebep ile başladığım siyaset yolculuğunda belediye başkanlığı koltuğuna geldim. Rubicon’u geçenler için kaygı ve korku yoktur.
Bakan Yılmaz Tunç'a çağrı
* HSK'yı hızla harekete geçirin. Bakanı olduğunuz HKS'nın görevi. Sakın bana bağımsız yargı tweete atmayın Sizi görevinizi acilen yapmaya davet ediyor. Ama gücünüz yetmez. Sözünüz İstanbul'da geçmez çünkü milletin bağlı olduğu hukuk kuralları değil, sistemli yürümesi gereken bir süreç değil başka bir bağlılık ve bağımlılık var.
* HSK'yı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı için mangal gibi adalet yüklü bir yürek lazım. Hukukun üstünlüğünü namus sayıp dert edinmek lazım. Keşke harekete geçseniz. Sayın Cumhurbaşkanı sizde böyle maharetli bilirkişi oldukça, S. Bey'i bulan yargı mensupları oldukça heybenizde büyük turplar taşıdığınızı düşünebilirsiniz.
* Sizin turp sandığınız milletin gönlünde yer etmez. Milletin verdiği yetkiyi yargı kumpaslarıyla hiç edemezsiniz haramdır. Sayın Cumhurbaşkanı turpun büyüğü senin heybenden çıktı. Bu kadar yük taşıyacağına kendini sadece milletin sandıktaki vicdanına emanet ettiğin an rahatlayacaksın.
Adaylık sorusuna yanıt
İmamoğlu, CHP'nin erkenden Cumhurbaşkanı adayını açıklayıp açıklamaması gerektiği ile ilgili soruya yanıt verdi.
İmamoğlu, "Şu an ülkede çok önemli bir yargı konusu var. Ben buna odaklanmayı doğru buluyorum, diğer konular hakkında konuşmayı şu an için doğru bulmuyorum" dedi.
'Bu hafta bir çağrı bekliyoruz'
* Cumhuriyet Halk Partisi bu konularda açıklamalarını yapacaktır. O yüzden ben bugün yargı konusunda kalmak istiyorum. Hakkımda bir soruşturma var. Bu hafta bir çağrı bekliyoruz. Ya da ona göre bir ortam olacak diye düşünüyoruz. Bugün bize haksızlık hukuksuzluk yapanların ihtiyaç duyduğu bağımsız yargı düzeni kuracağız. Bunu sizin çocuklarınız için yapacağız. Yargıyı bağımsızlaştıracak, bu ülkenin yargı mensuplarının hak ettikleri bir mesleği yürüteceği bir ortamı tesis edeceğiz.