16 Ağustos'ta Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanı kararına göre 13 üniversiteye rektör atandı. Atanan isimlerin iktidara yakın veya doğrudan AK Partili olması dikkat çekti.
Eğitim-Sen Üniversiteler Şubeleri de atamalara yaptığı açıklamayla tepki gösterdi.
Atamaların, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği yetkiye dayanarak yapıldığı belirtilen açıklamada üniversite yönetimlerinin, üniversite bileşenlerinin ortak kararıyla belirlenmesi gerektiği dile getirildi. Atamaların hukuksuz ve keyfi olduğu kaydedilirken "Atamalar, üniversiteleri siyasi iktidarın memuru haline getirme çabasının bir parçasıdır" dendi.
Eğitim-Sen Üniversiteler Şubeleri'nin açıklamasında şunlar dendi:
*Türkiye’de üniversiteler, sistematik bir şekilde siyasi iktidarın baskıcı politikalarıyla yönetilmeye çalışılıyor. 12 Eylül Rejimi ve YÖK eliyle akademik özerklik büyük oranda örselenmiş ve bilimsel özgürlükler sınırlanmıştır. OHAL ve KHK rejimi altında, rektörlerin doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanması ve Barış Akademisyenleri'nin yanı sıra, sendikal faaliyetler başta olmak üzere hukuksuz bir şekilde binlerce akademik ve idari personelin ihraç edilmesi, üniversitelerin özerkliğini ve akademik özgürlükleri yok etmiştir. Kamu emekçisi olan birçok çalışan haksız yere üniversitelerden uzaklaştırılmış, bu da eğitimin niteliğini daha da tartışılır hale getirmiştir. Evrensel standartlarda bilim ve eğitim kurumu olmaktan hızla uzaklaşmamıza neden olan bu uygulamaların bedelini tüm toplum ağır bir şekilde ödemektedir.
'Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen...'
*Anayasa Mahkemesi, rektör atamalarıyla ilgili düzenlemeyi 04 Haziran 2024 tarihinde iptal etmişti. Anayasa Mahkemesi’nin ilgili iptal kararına rağmen Anayasa ve üniversite bileşenleri bir kez daha tümden hiçe sayılmış, birçok üniversiteye, Cumhurbaşkanınca, profesör olma dışında hemen hiçbir ölçüte dayanmayan, resmi olmasa da uygulamada iktidara yakın olmanın tek ölçüt olduğu kayyum rektör atamalarına devam edilmektedir. 26.07.2024 tarihinden 11 üniversiteye rektör atanmış, 16.08.2024 tarihinde ise, İstanbul Teknik Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Trakya Üniversitesi, İstanbul Esenyurt Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi'ne rektör atanmıştır.
'Keyfi ve hukuksuz uygulama'
*Üniversitelerimizin iradesi, akıl ve bilime dayalı işleyişi, siyasi otoritenin keyfi ve baskıcı müdahaleleriyle bozulmaktadır. Üniversite bileşenlerinin hiçbir görüşü, önerisi veya iradesi dikkate alınmamaktadır yani binlerce akademisyeni, çalışanı ve on binlerce öğrencisi ile üniversitelerin rektörlük atamasındaki yeri rolü kocaman bır sıfır değerinde sayılmaktadır.
*Bu ilkeye, ölçüye veya üniversite bileşenlerinin demokratik iradesine dayanmayan bu keyfi ve hukuksuz uygulama, sadece yasalara ve Anayasa’ya değil, aynı zamanda akademik özgürlüğe, bilimsel özerkliğe aykırıdır. Dahası toplumun bilgiye erişme hakkına, düşünme ve fikir hak ve özgürlüklerine aykırılık oluşturmaktadır. Yurttaşın temel hak ve hürriyetlerinin yok sayılması anlamında, yurttaşlık ilkesine bile aykırı bir durum oluşturmaktadır.
'Bu atamalar, üniversiteleri siyasi iktidarın memuru haline getirme çabasının bir parçasıdır'
*Otoriterliğin en belirgin göstergesi olan keyfiyet, üniversitelerimizi bilimin ve hakikatın izinden sapmaya zorlamaktadır. Bu atamalar, üniversiteleri siyasi iktidarın memuru haline getirme çabasının bir parçasıdır. Üniversitelerimizde "milli irade tecelli edecek" nidaları atanların alkışladığı bu düzen, rektörlerin üniversite bileşenlerine değil, sadece siyasi iktidara karşı sorumlu olmasına yol açmıştır. Bu, üniversitelerimizin niteliğini düşüren, hukuksuzluğu ve keyfiliği teşvik eden bir sistemin ta kendisidir!
*Kayyum rektör atamalarına karşı direnişin sembolü olan Boğaziçi Direnişi 2021 yılından beri devam etmekte, iktidarın anti-demokratik uygulamalarına karşı mücadelede hepimize ışık olmaktadır. Buna karşın iktidarın üniversitelerde kadrolaşma hamleleri, sendikal özgürlüğü hiçe sayan uygulamaları, öğrencilere ve akademisyenlere özgür bir üniversite ortamı sunmak yerine tekçi zihniyete dayalı baskı politikaları devam etmektedir.
'Üniversiteler, üniversite bileşenlerinin ortak iradesiyle seçilen demokratik kurullar eliyle yönetilmelidir'
*Eğitim Sen Üniversite Şubeleri olarak bir kez daha vurguluyoruz: Üniversiteler, Cumhurbaşkanı’nın keyfi atamalarıyla değil, üniversite bileşenlerinin ortak iradesiyle seçilen demokratik kurullar eliyle yönetilmelidir. Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen yapılan bu atamalar hukuksuzdur!
*Muhalefet partilerini, sendikaları ve üniversite bileşenlerini, bu hukuksuz atamalara karşı kararlı bir şekilde ses çıkarmaya ve üniversitelerimizin demokratikleşmesi için harekete geçmeye davet ediyoruz! Üniversitelerin demokratikleştirilmesi önündeki en büyük engellerden biri olan YÖK kapatılmalı, üniversite kurulları üniversite bileşenlerince belirlenmelidir. Üniversiteler arasında demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir işleyiş sağlanmalıdır. Üniversitelerimiz, siyasi iktidarın arka bahçesi değil, gerçeğin, hakikatin, fikir özgürlüklerinin, eleştirel düşüncenin, bilimin ve toplumun öncüsü olmalıdır!