OECD üyesi 35 ülkenin de aralarında bulunduğu 72 ülkede uygulanan ve öğrencilerin okuma becerileri, matematik ile fen bilimleri alanlarındaki seviyelerinin ölçüldüğü sınavlarda, Türkiye’den katılan öğrenciler fen bilimlerinde 52., okuma becerilerinde 50., matematikte ise 49. sırada yer aldı. Türkiye, üç ders alanında da OECD ortalamasının çok gerisinde kalırken, 2003 yılındaki başarı seviyesinin bile gerisine düştü. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, PISA 2015 uygulamasına Türkiye’de İBBS Düzey 1’e göre 12 bölgeyi temsil eden 61 ilden 187 okul ve 5.895 öğrenci katıldı. ‘ÖĞRENCİLERİ STANDARTLAŞTIRAN EĞİTİM POLİTİKALARI ACİLEN DEĞİŞTİRİLMELİ’ Türkiye’den PISA sınavına katılan öğrencilerin yaratıcılık, akıl yürütme ve eleştirel analizin ölçüldüğü 5. ve 6. düzeyde başarı oranının çok düşük, hatta sıfıra yakın. İleri Haber'den Tuğba Özer'in haberine göre raporda bu oranla ilgili olarak “Çocuk ve gençlerimizin yaratıcılığı ve yetenekleri benimsenen eğitim politikaları nedeniyle eğitim süreci içinde köreltilmektedir. PISA 2015 sonuçları, öğrencilerimizi standartlaştıran, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim almalarını engelleyen eğitim politikalarının acilen değiştirilmesi gerektiğini açıkça göstermektedir” ifadeleri kullanılıyor. LAİK, BİLİMSEL EĞİTİM VURGUSU Raporun öneriler kısmında ise PISA sonucunun ardından Eğitim Sen’in neler yapılması gerektiği hakkında bir takım önerileri bulunuyor. Eğitim’in AKP iktidarı döneminde dinsel kural ve söylemlerle kuşatılmış olduğunun ve dinin eğitimde doğrudan belirleyici hale geldiğinin anlatıldığı raporda bilimsel ve laik eğitimin gerekliliğine vurgu yapıldı. Önerilerden bazıları şöyle: -Devlet eğitimi ve toplumsal yaşamı örgütlerken bunu dini kurallara, söylemlere ya da referanslara göre yapmamalı, özellikle eğitim sistemini dini kurallara göre değil, bilimsel gerçeklere ve toplumsal ihtiyaçlara göre düzenlemelidir. -Öğrencilerin mezuniyetlerinde ‘sorgulama’ becerisi mutlaka gözetilmeli ve nitelikli eğitimin olmazsa olmazı kabul edilmelidir -PISA Türkiye sonuçlarında okul türleri karşılaştırmasında fen liselerinin daha başarılı olduğu ortaya çıkmaktadır. PISA gibi sınavlarda başarılı olmak istiyorsak, tüm okullarımızı PISA sınavında başarılı olan fen liseleri seviyesine getirmeliyiz. -Öğretmenlerin toplumun gelişmesinde etkin rol üstlenmesi gerekir. Bunun eğitimsel temeli olan yetiştirme programı, hem alanda iyi yetişmeyi hem de öğrenciler için öğrenme ortamının düzenlenmesinde bütünleşmiş, etkin ve donanımlı bir toplumsal-kültürel ve eğitim bilimsel içeriği taşımalıdır. -Okullarda sanat ve spor derslerinin sayısının artırılması ve bu alanda yeterli sayıda öğretmenin istihdam edilmesi gerekmektedir. -MEB’in anne babaların eğitime desteğini en üst düzeye çıkarması, bunun için politika ve çözümler üretmesi gerekmektedir.  SONUÇ: SINAV MERKEZLİ EĞİTİM ANLAYIŞI TERK EDİLSİN Raporun sonuç bölümünde ise çocukların başarısız olması, ezberci ve sorgulamaya dayalı bir eğitim almamalarına bağlanarak şöyle deniyor: “PISA sorularından ve sonuçlarından Türkiye’deki öğrencilerin başarılı olamaması bilgiyi gerçek yaşama uygulayamadıkları, okullarımızda öğrencilerin bilgiyi ezber düzeyinde öğrendikleri, yani sorgulamaya dayalı bir eğitim anlayışının olmadığı, öğrenilen bilgilerin günlük yaşamla ilişkilendirilmediği, yine bilgilerin alt ve orta düzeyde öğrenildiği üst düzey olan değerlendirme ve üretme basamağında eğitim verilemediği sonuçlarına ulaşmak mümkündür.“ ‘EĞİTİM SİSTEMİ ÇOCUKLARI EĞİTMİYOR, SADECE SINAVA HAZIRLIYOR’ Sonuç bölümünde Eğitim sisteminin öncelikli sorunu “sınav merkezli eğitim” anlayışının terk edilmesi gerektiği anlatılıyor: -İlkokuldan başlayarak üniversiteye kadar, sürekli olarak yapılan sınavlara endekslenmiş bir eğitim sisteminin nitelikli olmasının mümkün Eğitim sistemimiz çocuklarımızı eğitmemekte, sadece yapılacak olan sınavlara hazırlamaktadır. Dolayısıyla öncelikli olarak yapılması gereken, öğrencilerimizi sınav cenderesinden kurtarmaktır. İlkokuldan üniversiteye kadar yapılan sınavlarda çocuklarımız ve gençlerimiz resmen yarıştırılmakta, birbirleriyle rekabet etmeleri istenmektedir. -Kapitalizmin dayattığı “piyasacı eğitim” anlayışının tipik bir örneği olan bu anlayış derhal terk edilmeli, öğrencileri birbiri ile rekabet eden değil, onları geliştiren, çok yönlü bilgi ve beceri kazandırıcı, nitelikli bir eğitim anlayışı benimsenmelidir.