Kendine karşı işlendiği iddia edilen suçu affetmeyip, bana, size yani bireye karşı işlenen suçu affetme hakkını ve cüretini nereden buluyorlar? Cevap: Koyunlardan, kuzulardan…Devletimiz işini bilir. Kendine karşı suç işlediğini iddia ettiği kişileri hem adil yargılanma hakkına uygun şekilde yargılamaz, acayip cezalara mahkûm eder, sonra da onları asla affetmez; ama eşine, çocuklara, insanlara karşı şiddet kullanan, milletin malına mülküne, cinsel bütünlüğüne göz diken ne kadar tip varsa onlar affeder. Tam tersi olması gerekirken, devlete karşı suçları affetmeyip bireye karşı suçları affeden bir organizmadır bizim Devlet’imiz. Yine de soralım: kendine karşı işlendiği iddia edilen suçu affetmeyip, bana, size yani bireye karşı işlenen suçu affetme hakkını ve cüretini nereden buluyorlar? Cevap: Koyunlardan, kuzulardan…
Düpedüz af
Bakanın af değil demesine bakmayın, bu düpedüz af. Sayın bakanın gerekçeleri, tıpkı 2001 Rahşan Affı döneminde yapılan tartışmaları anımsatıyor, argümanlar aynı. O zamanki iktidar da Rahşan Affının bir af olmadığını söylemişti.
Hırsızlar, tecavüzcüler, katiller, ellerinden gelse şampanyalı kutlama yapacaklar. Af çıktı! Siyasi suçtan, özellikle de medeni bir ülkede bulunmaması gereken hale dönüşen Terörle Mücadele Kanunu çerçevesindeki suçlardan yargılanan ve ceza alanlar dışında neredeyse herkese uygulanacak bir af çıktı.
31 Temmuz 2023 itibariyle uygulaması başlayacak infaz düzenlemesiyle, amiyane tabirle “adi suçlardan” yatan çoğu kişi yararlanabilecek. Yeni seçilen meclisimizin ilk yaptığı işlerden biri, artık alışkanlık hale gelen, yine medeni ülkelerde örneği bulunmayan “torba yasa” modeliyle ipe sapa gelmez konuları aynı çuvalın içine doldurmak oldu. Ağız ve diş sağlığı mevzuatından KDV oranları düzenlemesine aklınıza gelemeyecek çeşitteki konuların arasında, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a geçici madde eklenmesi hükmü, aslında bir toplu özel af niteliğinde. Yalnızca adına af dememişler, “infaz düzenlemesi” demişler, çünkü af deseler çıkarma şekli zorlaşacak.
Örneğin sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a göre, bu bir af düzenlemesi değil, çünkü af olabilmesi için cezayı tüm sonuçları ile ortadan kaldıran bir düzenleme olması gerekiyormuş. Bakana göre, kabul edilen düzenleme ise Covid-19 izninde bulunan koşullu salıverilme tarihine belli bir süre kalmış olan iyi halli hükümlülerin kalan cezasının denetimli serbestlik altında çektirilmesiymiş. Aldığı ceza 10 yıldan fazlaysa üç ay, herhangi bir kısıtlaması olmayan açık cezaevinde kaldıktan sonra çıkıp dışarıda çekecekler. Açık cezaevine ayrılma süresi, aldığı ceza 10 yıldan az olanlar için 1 ay.
Bakanın af değil demesine bakmayın, bu düpedüz af. Sayın bakanın gerekçeleri, tıpkı 2001 Rahşan Affı döneminde yapılan tartışmaları anımsatıyor, argümanlar aynı. O zamanki iktidar da Rahşan Affının bir af olmadığını söylemişti; buna karşın cezaevleri boşaltıldıktan sonra karar açıklayan Anayasa Mahkemesi, o çıkarılanın toplu özel af niteliğinde olduğunu, kanunun adına af kanunu denmese bile niteliğin değişmeyeceğini, af kanunlarının ise Anayasa’da belirtilen nitelikli çoğunlukla çıkarılması, çok daha büyük bir toplumsal mutabakat içermesi gerektiği gerekçesiyle iptal ettiğini açıklamıştı da iş işten geçmişti.
Adına af demeyince af çıkarılmadığını zannetmemek gerekiyor yani. Kapalı cezaevinde bulunanlar, önce açık cezaevine alınacaklar, oradan da salıverilecekler. Mesela kasten insan öldürdünüz ve 20 yıl ceza aldınız, 3 yıl 5 ay kapalıda yatıyorsunuz, sonra 3 ay açık cezaevinde kalıp ver elini özgürlük. Gerçek anlamda iyi halli olup olmadığınızın da bir önemi yok, zira bununla ilgilenen de yok.
Bir başka potansiyel iptal gerekçesi daha söyleyeyim, cezası 31 Temmuz’a kadar kesinleşen kişi yararlanacak, ancak halen yargılaması devam eden, örneğin dosyası Yargıtay’da 4 yıldır bekleyen kişi yararlanamayacak, cezası 31 Temmuz’dan sonra kesinleşirse çok daha fazla bir süre cezaevinde kalacak. Anayasanın 10.maddesi veya eşitlik ilkesi mi dediniz, kimin umurunda?
Esasen cezaevinde hiç olmaması gereken kişilerin, mesela Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın, Selçuk Kozağaçlı’nın, milletvekili Can Atalay’ın, eski milletvekili Figen Yüksekdağ’ın, Diyarbakır Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ın yararlanamadığı, “fütücü” denerek cezaevi tezgahından geçirilen 250 bin insanın yararlanmayı aklından geçirmeyeceği bir af geldi.