Dünya durgunluğa giderken

Abone Ol
Gelişmiş ülke ekonomilerini pandemiden sonra durgunluk bekliyor. Bunun temel nedeni enflasyon önlemleri. Küresel ölçekte yükselen faiz ortamına girilirken büyüme beklentileri aşağı çekiliyor.

Loading...

Kovid-19 krizinden güçlü bir toparlanmayla çıkan gelişmiş ülke ekonomilerini şimdi de durgunluk bekliyor. Temel nedeni, tarihi yüksek seviyelere ulaşan enflasyona karşı önlem alma çabaları. Türkiye, bayram günlerini tatilde geçirirken, dünyadan önemli ekonomik veriler geldi. ABD’de enflasyon oranı Mayıs’ta yıllık %8.6 idi; Haziran’da %9.1 oldu. ABD’de enflasyon, Kasım 1981’den bu yana en yüksek noktada. Gıda ve enerji fiyatları hariç tutulduğunda, çekirdek enflasyonun %5.9 olduğu açıklandı. Aşağıdaki grafik, 1965’ten bu yana ABD’de enflasyonun yıllık seyrini gösteriyor. Kaynak: https://www.nytimes.com/live/2022/07/12/business/cpi-report-inflation Amerikan Merkez Bankası (Fed), 26-27 Temmuz tarihlerinde faiz kararı için toplanacak. Mart’tan bu yana 150 baz puanlık artış gerçekleşti. Temmuz toplantısından da en az 75 baz puanlık faiz artırımı kararı çıkması kuvvetle muhtemel. Hatta, 100 baz puanlık artış tahmini ağırlık kazanmış durumda. Avrupa Merkez Bankası (ECB) de faiz artırım kararı hazırlığında. 21 Temmuz’da, ECB’nin de faiz kararı toplantısı var. Euro Bölgesi’nde Haziran enflasyonu yıllık %8.6 olarak gerçekleşti. ECB’den beklenti, 25 baz puanlık bir artırımın gerçekleşmesi yönünde. ECB, Eylül, Ekim ve Aralık’ta faiz kararı almak üzere yeniden toplanacak. Mevcut faiz oranı -%0.50 düzeyinde. Fed’in parasal sıkılaştırma adımlarında ECB’ye göre önde ve daha kararlı bir tutum izlemesi Dolar’ın Euro karşısında güçleneceği beklentilerini doğruladı. Kasım 2002’den sonra ilk kez Dolar, Euro’dan güçlü olduğu bir fiyatlama düzeyine ulaştı. Yani, Euro/Dolar paritesi 1’in altına indi. 2022 başından bu yana Dolar’ın Euro karşısındaki değer kazancı hemen hemen %12 civarına ulaştı. Euro’nun kaydi olarak 1999’da doğduğunu, kağıt ve madeni para olarak 1 Ocak 2002’de dolanıma girdiğini gelişmeleri daha iyi anlamlandırmak için hatırlamakta fayda var. Aşağıdaki grafik, Euro/Dolar paritesinin 1999’dan bu yana seyrini göstermektedir. Kaynak: https://www.nytimes.com/2022/07/13/business/euro-dollar-parity.html Dolar, sadece Euro karşısında güçlenmiyor. Günde $6.6 trilyon tutarında işlem hacmine sahip olan yabancı para piyasasında Dolar’ın Euro, İsviçre Frangı, Japon Yeni, Kanada Doları, İngiliz Sterlini ve İsveç Kronu karşısındaki değerini ifade eden Dolar endeksi de istikrarlı bir çıkış trendinde. Aşağıdaki grafik, son 1 yılda endeksin yükseliş eğiliminde olduğunu, diğer bir ifadeyle Dolar’ın düzenli olarak güçlenmekte olduğunu gösteriyor. Kaynak: https://www.marketwatch.com/investing/index/dxy Euro’nun Dolar karşısındaki değer kaybının Euro Bölgesi enflasyonu açısından da bir anlamı var. ECB tarafından yapılan çalışmalara göre, Euro’nun Dolar karşısındaki %1’lik değer kaybı 1 yıllık bir süreçte Euro Bölgesi enflasyonunu %0.1 oranında artırıyor. 3 yıllık bir süreçte ise 0.25’lik bir artırıma sebep oluyor. Söz konusu oranlar, Türkiye gibi yüksek enflasyonlu ülkeler için göz ardı edilebilir nitelikte ama yıllık enflasyon hedefi %2 olan ülkeler için bunlar son derece önemli oranlar.
Enflasyondaki yükseliş nedeniyle bilgisayar, telefon gibi ürünlerde talep düşüşü ortaya çıktı. Bu nedenle, bazı çip üreticileri üretim miktarlarını düşürmeye dahi başladılar.
Yükselen enflasyona karşı küresel ölçekte yükselen faiz ortamına girilirken büyüme beklentileri aşağı çekiliyor. Çip arzında ortaya çıkan aksamalar, çiplerin girdi olarak katkı sunduğu çok sayıda endüstride üretim aksamalarına neden olmaktaydı. Şimdi ise, bazı endüstrilerde çip arzı fazlalığı baş gösterdi. Nedeni, nihai tüketicinin talebinde görülen düşüş. Enflasyondaki yükseliş nedeniyle bilgisayar, telefon gibi ürünlerde talep düşüşü ortaya çıktı. Çin’de, Kovid-19 varyantlarının yarattığı korkuyla görülen yeni kapanmalar ve Rusya-Ukrayna savaşı talep düşüşünün diğer ana nedenleri oldu. Bu nedenle, bazı çip üreticileri üretim miktarlarını düşürmeye dahi başladılar. ABD ve Avrupa’nın resesyona girmesi beklenirken, Çin’de yaşanan gelişmeler de resesyon işaretleri veriyor. Çin’in ihracatında önemli bir sıçrama görülüyor. Küresel durgunluk beklentileri altında bu gelişme nasıl ortaya çıkıyor? Buradaki temel nedenin tedarik zincirlerine ilişkin rahatlama ve limanlardaki sevkiyatların yavaşlaması olduğunun altını çizmek lazım. Yukarıda dile getirilen çip piyasası ile ilgili gelişmeler bu rahatlamanın bir örneği. Yani, konunun temelinde aslında beklenen durgunluk var. Diğer yandan, Çin’in ithalatında da önemli bir gerileme söz konusu. İthalatın üretim için önemli bir girdi kaynağı olduğu Çin’de ithalatın gerilemesi önümüzdeki dönemde ekonomik aktivitede tempo kaybı yaşanacağının bir göstergesi. 
Dünyadaki gelişmeler Türkiye için hiç iyi mesajlar vermiyor. İthalatını ağırlıklı olarak Dolar ile, ihracatını ise ağırlıklı olarak Euro ile yapan bir ülke için Dolar’daki güçlenme olumsuz etkiler yaratacaktır.
Çin, yeni Kovid-19 varyantlarının yayılması ile beraber 31 şehirde kısmi ya da tam kapanma uygulamalarına geçti. Söz konusu şehirler Çin’in nüfusunun %17.5’ini, yıllık milli gelirinin ise %25.5’ini temsil ediyor. Çin için Avrupa çok önemli ve Avrupa için resesyon beklentisi güçlü. Koşullar, Çin için yıl sonun hedefi olan %5.5’lik büyümeyi yakalamanın zor olacağını gösteriyor. Bugünün küresel ekonomik koşullarında enflasyonun nedenini anlamaya çalışmak son derece karmaşık denklemler ortaya koyuyor. Zira, hem talep, hem de arz yanlı nedenler söz konusu. Bu şartlarda, merkez bankalarının enflasyonu aşağı çekmekte atabilecekleri adımların sınırı var. Dünyadaki gelişmeler Türkiye için hiç iyi mesajlar vermiyor. İthalatını ağırlıklı olarak Dolar ile, ihracatını ise ağırlıklı olarak Euro ile yapan bir ülke için Dolar’daki güçlenme olumsuz etkiler yaratacaktır. Likiditesi düşen ve ulaşıldığında maliyeti artan Dolar, Türkiye ve tüm gelişmekte olan ülkeler için denge bozucu nitelikler taşıyor. Ancak, Türkiye için olumsuzlukların potansiyeli çok daha güçlü. Çünkü, Türkiye’nin bir ekonomi politikası bulunmuyor.