Dünya Bankası'nın Türkiye'deki artan yoksulluk ve enflasyon üzerine notları

Abone Ol
“Geçtiğimiz yıl yaşanan hızlı kredi artışı, finansal sektördeki sıkıntılı varlık sorunlarını arttırdı. COVID-19 salgınının başlangıcından bu yana yürürlükte olan erteleme önlemleri, bankacılık sektörünün sıkıntılı varlıklarının gerçek durumunu şu anda gözlemlenemez hale getirmektedir. Ancak takibe düşen kredileri ve sermaye yeterlilik oranlarını tahmin etmeye yönelik simülasyonlar, bankaların uğraşmaları gereken önemli miktarda bir sıkıntılı varlık birikimine sahip olduğunu göstermektedir” Gerçekten de 2020 yılında reel sektör borçluluğu 2019 yılına göre yaklaşık %30 oranında artarken özellikle tam kapanma dönemlerinde önemli gelir kayıpları oluşmuştur. Bu durum kredi geri dönüşleri üzerinde çok önemli sorun yaratabilecektir. Diğer yandan bankacılık sektörü üzerinde oluşabilecek bir başka stres kaynağı da hane halkı borçluluğunun artmasıdır. 2020 yılında hane halkı borçluluğu yüzde 40 artarak yaklaşık 1 trilyon lira seviyesine odaklanmıştır. Her ne kadar milli gelire oranladığımızda, yüzde 18 olarak tahmin edilebilecek bu oranla Türkiye’nin hane halkı borçluluğu düşük görünse de, hane halkı borçluluğunu hane halkı gelirine oranladığımızda yüzde 70 gibi bir oran ile karşı karşıya kaldığımızı görebiliriz. Dolayısıyla artan işsizlik/azalan istihdam koşulları altında hane gelirlerinin artmaması ve giderek büyüyen yoksullaşma kredi geri dönüşleri içinde önemli bir sorun yaratabilecektir. İzleme raporunun bir diğer vurgusu kamu borçlanmasındaki artıştır. 2020 yılında kamu borçları yani genel yönetim borçluluğu yaklaşık yüzde 43 artarak 2 trilyon liranın üzerine çıkmış görünmektedir. Kamu borçları ile ilgili en önemli iki sorun, koşullu yükümlülükler ve kamunun yabancı para birimi cinsinden borçluluğudur. Haftaya bu konuyu ele alacağım ve ayrıca artan yoksulluğun neden ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiye neden olduğuna değineceğim. Esen kalın.