Dolar bir günde 0.25 TL artarsa…
Merkez Bankası başkanının son konuşması Dolar/TL yi bir günde 8.25’ten 8.50’ye taşıdı. Doların bir gecede 25 kuruş artması demek, bir Avrasya Tüneli’ni bir gecede yedik demektir.
İktidarın dövizi yukarıda tutmak gibi bir politikası olduğuna inanıyorum artık. Ne zaman döviz gevşemeye başlasa ya siyasi iktidar ya da onun bürokratları dövizi yukarı çekecek bir eylemde ya da söylemde bulunuyor mutlaka. Buradaki ana amacın ihracatı tırmandırmak olduğunu düşünüyorum. Kısmen haklılar. Ülkede döviz yok, bir cent bile gelse kâr kârdır. Ancak bu durum ihracatçıları mutlu etse de orta ve uzun vadede Türkiye’nin zararına çalışıyor sanki.
Gerçi ihracatta da havanda su dövüyoruz sanki. İhracat birim endeksi (değer/miktar) 2013 yılında, yani Dolar 2.00 TL iken 117 puandayken, 2021 haziran ayı itibariyle 103 puanda. Yani birim olarak daha çok ihracat olmuyor. Aynı miktarda malı, döviz yükseldiği için daha yüksek fiyatla satıyoruz. Biz daha yüksek fiyattan satarken alıcı aslında daha ucuza alıyor. 2013 yılında 100 liralık bir bardağı 50 dolara alanlar, bugün 11 dolara alıyor. Ona rağmen 1 yerine 4 tane almıyor,yine 1 tane alıyor. Borç batağından kurtulmak için daha çok üretmeli, daha çok ihracat yapmalıyız.
Merkez Bankası başkanının son konuşması Dolar/TL yi bir günde 8.25’ten 8.50’ye taşıdı. Bakın 2020 verilerine göre Türkiye’nin İthalatı 220 milyar dolar, ihracatı ise 170 milyar dolar. Yani 50 milyar dolar açığımız var. Buna dış ticaret açığı diyorlar. 8.25’ten 8.50’ye 0.25 TL’lik fark yıllık 12.5 milyar TL eder.
Avrasya Tüneli’nin maliyeti 1.2 milyar dolar (2016). Bugünkü değeri 10 milyar TL. Bir Avrasya Tüneli bir gecede gitti. Üstelik, 2016’da dolar 3 liraydı. Bugün yeni bir Avrasya Tüneli bize 10 milyar TL’ye mal olurken, 2016’da 3.5 milyar TL’ye mal oluyordu. Döviz artışının bize yükü çok ağır oluyor.
Hadi bir de dış borca göre bakalım. Türkiye nin dış borcu 2020 yılı sonuna göre 450 milyar dolar. 8.25 den 8.50’ye çıkması demek borcun 112.5 milyar TL artması demek. Bu da 11 adet Avrasya tüneli demek. Bir tane dış ticaretten, 11 tanede dış borçtan, 12 tane Avrasya tünelini yedik demek.
Ayrıca, 450 milyar dış borç dört yıl önce (dolar 3.00 lira) 1.35 trilyon TL iken bugün 8.50’den 3.82 trilyon TL demek. Faiz artışı, doğrudur, enflasyon etkisi yaratır ancak Türkiye gibi ülkelerde döviz artışının yanında gördüğünüz gibi devede kulak kalıyor. Bir de düşünün doların 10 lira, 12 lira filan olduğunu. Türkiye’de TL kazanıyoruz arkadaşlar. Eski bir bakanımızın dediği gibi, dolarla maaş almıyoruz. İhracat 170 milyar dolar, Türkiye’nin GSYH ise 760 milyar dolar. Gelirimizin 4,5’ta 1’i döviz geliri. Dış ticaret açığımız değil de 50 milyar dolar fazlamız olursa, döviz artsın ne kadar artacaksa o ayrı.
(Not: Yazıdaki yorumlar, kişisel düşüncelerimdir. Bu yüzden hiçbiri yatırım tavsiyesi değildir.)