Emek

DİSK'ten 1 Eylül mesajı: Barışı da, adaleti de, haklarımızı da kazanacak olan bizleriz

Abone Ol
DİKS Genel Başkanı Kani Beko, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle bir mesaj yayınladı. Beko, "Biz işçiler savaşın en büyük mağdurları olarak, kimseden adalet ve barış bekleyemeyiz" dedi. Kani Beko'nun açıklaması şöyle: "Barışı da, adaleti de, haklarımızı da kazanacak olan bizleriz.54 milyon insanın yaşamını kaybettiği, milyonlarca insanın açlık ve sefaletle yaşamak zorunda kaldığı 2. Dünya Savaşı 1 Eylül 1939'da Hitler'in Polonya'yı işgaliyle başladı. 6 yıl süren savaşın Hitler ordularının yenilmesiyle son buldu. İnsanlığa büyük acılar yaşatan savaşların bir daha yaşanmaması dileğiyle savaşın başladığı tarih olan 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak ilan edildi. 1 Eylül Dünya Barış günü o günden bugüne biz işçiler için, dünya halkları için bir mücadele günüdür. Çünkü dünyayı yöneten güçler savaştan, kan dökmekten hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Bugün de başta bölgemiz olmak üzere tüm dünyada silahlar konuşuyor! Hemen yanı başımızda, Suriye'den Irak'a; Libya'dan Filistin'e namluların gölgesinde bir hayat devam ederken; Avrupa'nın büyük kentlerinde düzenlenen terör saldırıları can almaya devam ediyor. Silahlar konuştukça kadınlar, gençler, çocuklar ve yoksullar başta olmak üzere bütün insanlık ağır bir sarsıntı yaşıyor. İşsizlik, yoksulluk, açlık, acı ve gözyaşı artıyor... Savaş adaletsizlik üretir. Savaşlarda birileri rant devşirir, birileri iktidarını güçlendirir. Biz işçilerin ise bombaya, silaha değil işe ve aşa ihtiyacımız vardır. Hepimiz bilmekteyiz ki, savaşlarda ölenler savaşları çıkaranlar değil, işçiler, emekçiler, yoksullardır. İnsanlığın refahı için kullanılmayıp savaşlarda harcanan kaynakları bizler üretiriz. Savaş adaletsizlik üretir çünkü savaşlarda biz ölürüz; siyasetçiler öldüğümüz çukurun üzerinde yeni savaş yeminleri eder. Savaşları zenginler başlatır, ancak yoksullar ölür; yoksulların çocukları ölür. Savaş adaletsizlik üretir çünkü savaş emeği etnik ve mezhepsel olarak böler. Bölünen işçiler tüm haklarını kaybeder. Savaşlarda biz öldükçe, bizi yönetenler ölü bedenlerimizi düşmanlık yaratmak için kullanılır. Bilirler ki biz etnik olarak, mezhepsel olarak bölünürsek, birbirimize düşersek bizi daha iyi sömürürler, daha kolay kandırırlar. Biz ölürüz; onlar kazanır. Savaş adaletsizlik üretir çünkü savaşlarda patronlar, tüccarlar kazanır. Onlar silah satar, onlar bomba satar, onlar can satar. Onların karları, onların rantları katlanır. Savaş adaletsizlik üretir çünkü emekçiler olarak hakkımızı istediğimizde, üzerimize panzerlerini sürmek, gaz bombalarını yağdırmak, demokratik hakları askıya almak için savaşı gerekçe gösterirler. Biz ölürüz; onlar kazanır. Savaş adaletsizlik üretir çünkü savaş demokrasiyi yok eder. En temel demokratik haklar askıya alınır. Savaşa karşı çıkanlar, muhalifler, haklarını savunanlar işten çıkarılır, hapishanelere atılır. Savaş adaletsizlik üretir çünkü emeğin hakları, emeğin talepleri savaşların gölgesinde kaybolur gider. Emek insanca yaşamak ve insanca çalışmak istediğinde "şimdi sırası değil” derler. Bu nedenle ülkede, bölgede ve dünyada tüm savaşları durduracak olan, durdurması gereken biziz. Biz işçiler savaşın en büyük mağdurları olarak, kimseden adalet ve barış bekleyemeyiz. Barışı da, adaleti de, haklarımızı da kazanacak olan bizleriz."